- Sayın Hocam E.T'yi dinlediniz. Bir insanın zihnine binlerce kilometre öteden bir etki mümkün müdür?
H.N. : Ses frekansının insan beyni üzerine etkisi ve onun tekrar duyum şekline gelmesi üzerine çok araştırmalar yapılmıştır. Beyefendi aldığı sinyalleri lazer olarak biliyor ama lazer değil. Çünkü lazer titreşim değildir. Lazer bir ışındır. Titreşim olmayınca da duyuma dönüşmesi yada uzaktan alınabilmesi mümkün olmaz. Frekans gönderme aletle veya kişiyle mümkündür. Telepati dediğimiz olay , bir şahsın başka bir şahsa frekans göndermesidir. Mesela Ankara'dan telepatiyi bilen şahıs bir zihni frekans gönderiyor "Kitabı yerden al" diyor ve bin km ötedeki biri bu emri yerine getiriyor. Bu deney bilim adamlarını huzurunda yapılmıştır. Şimdi beyefendinin başına gelenler "bir telepatidir" demiyorum, sadece konuyu biraz açmak için anlatıyorum.
Frekansla herhangi bir kimsenin beynine bir duyum gönderme teknolojik olarak mümkündür. Bu konu üzerinde gizli haber alma teşkilatları uzun süreden beri çalışmaktadırlar.
Burada önemli olan beyine bir frekans gönderilebilinir mi ve bu frekans duyum şekline geçer mi ?
Bu çok önemli bilimsel bir hadisedir. Bu konuda böyle bir frekansın gönderilebileceğine inanan çok sayıda bilim adamı mevcut. Gerek beyefendinin başına gelenler ve gerekse gizli haber alma örgütlerinin çalışmaları "düşünceyi aktarma" olayıdır. Burada şahısların özelliği en ön plandadır. Yani böyle bir frekansı keşfetseniz bile bir istasyondan bütün dünya insanlarına bu frekansı gönderemezsiniz. Beyine ses dalgalarının gönderilebilmesi için önemli bazı hususiyetler vardır. Mesela İtalya'da bir radyo istasyonu, bilimsel bir araştırma sırasında yayın yaparken, belli bir frekanstan yayın yapmak koşuluyla o yayının sese çevrilmesi halinde sivrisineklerin o bölgeye gelmediğini tespit etti. Radyo daha sonra bunu kendisi için propaganda malzemesi yaptı ve 'Bizi dinlerseniz sivrisineklerden kurtulursunuz" dedi.
Bu örneği vermekteki amacım ,
böyle ses dalgaları veya frekanslar beyindeki algı merkezlerini etkileyebilir. Bu algı merkezleri de bu etkiyi söze dönüştürebilir. Fakat bu istisnai bir durum. Yani üzerine dalga gönderilen bir insan bu yayın nedeniyle rahatsız olabilir ama beyninin gelen dalgaları sese dönüştürmesi istisnai bir durumdur. Ancak insanların düşüncelerini etkileyecek bir takım dalgaların varlığı kesindir.-Peki gizli haber alma örgütleri ya da gerekli teknolojik donanıma sahip kişiler istedikleri kişinin zihnine girebilir mi ?
H.N. : Her istedikleri kişinin beynine giremezler. Çünkü zihinsel kanallar özel şifrelere sahiptir. Bu şifreleri bulmak çok zor. Ancak haber alma örgütleri grup halinde dalga gönderiyorlar. Hatta bu kanalla sinir bozucu savaş silahı çalışmaları mevcut. Mesela örgüt bir yere kurduğu istasyondan gönderdiği frekanslarla o mıntıkanın insanlarının sinir sistemini harap ediyor. Beyefendinin anlattıklarının olmasının teknolojik açıdan mümkün olduğunu söyledik ancak İsveç makamları beyefendinin ne özelliklerini aldılar bilmiyoruz. Belki beyefendiyi karakolda gözaltına almadan önce tetkik ettiler, bunlar bizim için meçhul. Ancak bu ve benzeri muamelelere maruz kalan insanların sayısının kabarık olduğunu biliyoruz. Bu, beyin düşüncesinin frekansına girme olayıdır.
İnsanların zihinlerine etki mikro hertz üzerinden bir dalga harekatıyla mümkündür. Bizim dinimiz İslam'ın temelindeki şeytan kavramı bununla çok paraleldir. Şeytan insana telkinde bulunmak için bir dalga harekatına nüfuz eder. Şeytan bu insanı nasıl etkiliyorsa dalga harekatı da böyle etkiliyor insanı. İnsanın herhangi bir dalga harekatıyla etkilenmesi kesinlikle mümkündür. Ancak yine tekrarlıyorum, normal olarak her beynin düşünce kanalları şifrelidir. Şifre bulunmadan beyine girilmesi mümkün değildir.-Peki bu arkadaşımızın beyin düşünce kanallarına nasıl girmiş olabilirler?
H.N. : Beyefendi farkında olmadan onu uzun bir süre takip etmişlerdir. Beyefendinin zihinsel dalgalarını tespit etmek için özel bir aletle yanına kadar gelmiş olabilirler. Bu aletin kurbanın vücuduna temas etmesine gerek yok. Çünkü dalga harekatına tabi olan hadiselerde direkt iletişim olmaz, dalga harekatı müstakil bir harekattır. Her insanın zihinsel dalgaları parmak izi gibi ayrı ayrıdır. Cep telefonu gibi dalga harekatına tabi olan hadiselerde kabloyla bağlantıya da gerek yoktur. Burada arkadaşımızın durumuna uygun bir örnek vermek gerekirse, geçmiş yıllarda Sovyetler Birliği'nde Komünist Partisi'ne muhalif bazı kişiler Rus Gizli Haberalma Servisi KGB'nin dalga harekatı yayınları sonucu ya intihar etmiş ya da delirmişlerdir. Bu konuda CIA ve KGB'nin yoğun çalışmaları var ve bunun genel adı "Düşünce Şifrelerine Girebilmek"tir.
Daha iyi kavranması için bir örnek vereyim. Düşünelim ki hali vakti yerinde, zengin, mutlu bir insan var. Ama bu insanı akşamları evine geldiği zaman bir huzursuzluk kaplıyor. Bunun sebebi, bu kişinin sahip olduğu imkanlara komşularının sahip olamaması üzerine komşularından gelen zihinsel dalgalardır. Daha önemli bir şey söyleyeyim, sevgisini kaybetmiş toplumlar içerisinde yaşayan insan orada bulunduğu müddetçe zihni frekansları sevgi yayınlarını kendiliğinden iptal eder. Toplumdan gelen kavga, huzursuzluk yayınları o kişinin de beynini işgal eder, onu da rahatsız eder. Dolayısıyla gerek bir alet vasıtasıyla gerek manevi etki ile dalga harekatlarından etkilenmek mümkündür.
- Peki düşüncenin tespiti mümkün müdür ?
H.N. : Her harf ayrı bir frekans yayar. Harfler düşünce haline geldikten sonra yayın başlar. Yani ben mesela "Akrep" dedikten, beş harfi bir araya getirdikten sonra yayın haline geçer. Ondan önce yayın yoktur. Mesela tek başına "A" harfi bir hiçtir. Herhangi bir şeyi sesli olarak düşünmeden yani sessiz olarak düşündüğünüzde de bir yayın söz konusudur. Bu kanalla düşüncenin tespiti mümkün ama imkansız denecek kadar çok zor bir hadise. Bunu genelleştirmemek lazım.
E.T'nin anlattıklarının yapılması teknolojik olarak mümkündür. Beyefendi disiplinli, inançlı karakteri sayesinde gönderilen dalga harekatlarından pek etkilenmeyerek davayı kazanmıştır. Arkadaşımıza
bu yolla hiçbir şey yapamazlar, yaptıramazlar. Bu, gizli servislerin içine girdiği uluslararası bir olaydır. Bu olay İsveç'e gidecek bilimsel ciddi bir heyetin duruma el koyması ile ancak ortaya çıkabilir. İnsanların zihinsel kanalları şifreli olmasaydı, yani açık olsaydı ne zorluklar çekerdik, düşünebiliyor musunuz ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİHİN KONTROLÜ
Non-Fiction"İnsanları değiştirmeye yarayan araçlar, her gün biraz daha çoğalarak elimizin altında toplanıyor. Bunlardan akıllıca da budalaca da yararlanabiliriz." Kaliforniya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı