Kitaba başladığınız tarihi yorum kısmına belirtmeyi unutmayın. İyi okumalar dilerim yengem!
Adımlarım bir sonraki sokağa saparken duyduğum tek şey nefes alışverişleriydi. Arkamdaki kişinin kim olduğunu bilmiyordum. Ki bunu pek de önemsediğim söylenemezdi. Beynimin içi yeterince doluydu. Bu gibi detaylara ayıracak vaktim yoktu. Diğer taraftan insanların isimlerini aklında tutabilen bir insan da olamadım şu zamana kadar. Zaten peşimdeki adımların sahibi de benim için bir piyondan ötesi değildi. Adımların gittikçe hızlandığını fark ettiğim an ise finale az kaldığını anladım. İşte şimdi atak vaktiydi. Bacaklarıma komut veren beynime uyarak son sürat koşmaya başladım. Benim bir şeylerden şüphelendiğimi anlamış olsa gerek arkamdaki adımların sahibi de benimle birlikte koşmaya başladı. Ondan kaçtığımı sanıyordu, sansındı. Dudaklarım yavaşca yukarı kıvrıldı. Biraz yavaşladım, biraz daha ve biraz daha... Finale saniyeler kalmıştı. 3,2,1... Ve bam! Aniden duran bedenime toslayan bedenin sahibine doğru çevirdim gözlerimi. Elimdeki namluyu kafasına dayar dayamaz -benden böyle bir atak beklemeyecek olsa gerek- şaşkın bir ördek yavrusuna dönmüştü. Bir anda!
-Kimsin diye sormayacağım. Kimin köpeğisin?
Karşımdaki beden sus pus olmuş sadece gözlerimin içine bakıyordu. Bir an yüzümün ortasında koca bir sivilce çıkmış olabilme ihtimalini düşündüm. Tabi bu kısa bir andı.
-Bak, sana son kez soruyorum. Papağan gibi bir şeyleri tekrar etmem, ettirmem! Ya konuşursun ya da susarsın. Şayet susarsan tek fark şimdiki gibi gözlerin açıkken değil kapalıyken susman olacak. Susuyorsun? Eh, peki madem. Sana iyi yolcu-
-Dur! Tamam, tamam. Dur. Konuşacağım.
-Ha şöyle. Konuş, çok vaktin yok.
Gözlerimin içine bir şeyleri teyit etmek istiyormuş gibi daha da dikkatli bakmaya başlayınca içimdeki sinir damarlarımın arşa yükselecek kıvama geldiğini hissettim. Evet, bunu cidden en derinden hissettim!
-Daha ne kadar beni incelemeyi düşünüyorsun? Sapık falan mısın?
-Ben, hayır. Şey sadece...
-Sadece ne?
-Dedikleri kadar varmışsın. O'na cidden çok benziyorsun.
Kafayı yeme noktasına geldiğimi hissediyordum. Karşıma çıkan herkesin "O'na çok benziyorsun." demesinden bıkmış, usanmıştım artık. Beni benzettikleri kadın her kimse yatacak yeri olmadığı kesindi. Zira her gün benden düzenli aralıklarla beddua alıyordu.
-Bana bak kardeşim, sen ve senin gibileri benim peşime kim takıyor bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var ki o kadın olmadığım. Sahibine bunu aynen ilet. Canını bağışladığımı da sanma. 2.kez de çıkma karşıma. Bıktım artık, yeter!Adımlarım park halindeki motosikletime ilerlerken arkamda şaşkın bir adam bıraktığımdan emindim, çünkü bu sahneyi defalarca yaşamıştım. Yine de anlamadığım birçok şey vardı. Bundan 1 yıl öncesine kadar çoğu insan gibi sıradan bir hayata sahiptim. Ne eksik ne fazla... Ama ne olduysa o gün oldu. Tam 1 yıl önce bugün...
1 yıl önce
Genç kız, yeni bir güne uyanmanın keyfiyle erkenden kalktı. Heyecanlıydı, mutluydu. Nasıl olmasındı? Babası bugün yurt dışından dönüyordu. Önce elini ve yüzünü yıkadı, ardından kıyafet dolabının karşısına dikildi. Ne giyeceğine akşamdan beri karar verememişti. Gözleri kıyafetlerinin üstünde gezmeye devam ederken bir anda birinin üstünde duruverdi. İçten bir tebessüm bahşetti dudaklarına ve daha önce fark edemediği, babasının geçen yaz O'na hediye etmiş olduğu elbiseyi yavaşça çıkardı askısından. Beyaz bir renge sahipti, kollarında kelebek detayları vardı. Beyaz rengi -ve pek tabii ki kelebekleri- fazlasıyla sevdiğini bilen babası O'nun için özel diktirmişti bu elbiseyi. Elbiseyi giydikten sonra makyaj masasına oturdu. Makyaj yapmayı pek sevmezdi. Ama yine de babasına güzel gözükmek istiyordu. Açık tonlarda pembe bir ruj sürdü önce, ardından ise rimel çekti kirpiklerine. Bu kadarı bile çoktu ya aslında, yine de bir defalığına kendinden ödün verdi ve saçlarına da hafif dalga verdikten sonra odasından çıkıverdi. Adımlarını merdivenlere yöneltti. Mutfaktan mis gibi kokular geliyordu. Biraz daha yaklaşınca bir melodi çalındı kulaklarına. Annesi Besime Hanım, şen şakrak şarkı söylüyordu. Genç kız o an fark etti ki babasının dönüşü sadece kendisine değil annesine de iyi gelecekti. Biraz şaka yapmanın fenalık getirmeyeceğini düşündü ve yavaş adımlarla mutfağa yaklaşıp bir anda bağırdı:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fındık Kurdu
Novela JuvenilSizin de hayatınız tek bir günde değişti mi? Sıradan sandığınız hayatınız bir anda yerle bir oldu mu? Gerçeklerle yaşadığınızı sanarken acının en saf halini tatmaya maruz bırakıldınız mı? Ya benliğiniz? O'nun tepkisi ne oldu olup bitenler karşısında...