2.5

732 55 12
                                    

Jimin heyecanla kafeye girdi ve SeokJin'ini göremeyince güneş alan cam kenarındaki bir masaya oturarak onu beklemeye başladı

Açık mavi olan takım elbisesini giyinmişti.

Çünkü açık mavi; huzurun, duygusallığın ve duyarlılığın rengiydi.

Saatine baktı Park Jimin. Erken de gelmemişti ama hâlâ ortalarda görünmüyordu sevdiği adam.
'İşten çıkamamıştır' diye düşünüp biraz daha bekledi

Aradan yarım saat geçtiğinde içeri telaşlı bir SeokJin girdi ve hızla etrafa bakındı.

Jiminle göz göze geldiklerinde soluklanarak onun karşısına oturdu.

"Üzgünüm, patron geri gelmiş bugün izni devam ettiği halde. Sinirliydi ve öğlen iznine geç çıkardı..."

"Sorun değil, ben de geç kalmıştım yani yeni geldim." dedi Jimin inandırıcı olması için mahçup bir şekilde de bakmıştı. Çünkü tam zamanında gelmişti ama sevdiği adam geç kaldığını düşünüp canını sıksın istemiyordu.

"Her neyse, hadi içeceklerimizi söyleyelim" diye de devam ettirdi Jimin neşeyle

Garsonu çağırıp kahveleri söyledikten sonra bir sessizlik oldu. İkisi de sessizlikten rahatsız olmuştu lakin Jimin utandığından, Jin ne diyeceğini bilemediğinden sessizlik devam etmişti.

Jimin cesaretini toplayıp sordu
"Ben olduğumu nasıl anladın? Kim bilir ne kadar müştrrin vardır sonuçta, sadece benim elim küçük değil ya"

"Soru cevap yapmıştık hatırlıyorsan ve sadece ellerin küçüklüğünden değil. Tatlı olduğunu söylemiştin, saçların sarıydı, ve sana iltifat etmişim..." biraz utanarak da olsa devam etti "İş dışında baktığımda çok daha tatlı görünüyorsun"

Jimin bu iltifatla kızarmıştı. Gülerken kısılan gözleriyle sevdiği adama baktı

"Teşekkürler, sen de her zamanki gibi çok... Erkeksisin"

Daha da çok kızarmıştı Jimin. Seokjin ise kızarmasını daha tatlı bulmuştu. Bu yüzden biraz daha utanmasını istedi.

"Mesajlaşırken bana sürekli prensim diyordun" sinsice gülümsedi. "Ağzından da duymak isterim"

Jimin ise utandığından konuyu değiştirmek için kahveleri getiren garsonu işaret ederek.

"Ah. Kahveler de geldi."

"Konuyu değiştirmeye çalıştığının farkındayım, bu seferlik görmezden geliyorum" diyerek çapkınca gülümserken göz kırptı SeokJin ve o sırada önüne koyulan kahvesine uzandı.

O gün kahveleri bitene kadar sohbet ettiler Jimin ile SeokJin. Jin'in mesai saati yaklaştığında daha sonra tekrar buluşmak için sözleşerek ayrıldılar.

Jimin, Seokjin bankaya giderken gümbür gümbür atan kalbine koydu elini ve derin bir nefes aldı. Bu olanları psikiyatristi Hoseok'a anlatmalıydı.

SeokJin ise mutluydu. İş yerinde yine onu zor durumda bırakacak olan patronunu unutacak kadar.

Bir hikaye yayınladım Sope göz atar mısınız?~

Banker [JinMin] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin