Final

739 51 10
                                    

(...) Uzun lafın kısası, seni seviyorum Park Jimin, sevgilim olur musun?"

"Seninle karşılaştığım için dünyanın en şanslı insanı olmalıyım." demişti Jimin mutluluktan gözleri dolmuşken.

Hızla uzun bedene sarıldı sımsıkı "Evet... Evet, evet!"

"Uzun bir süredir bu anı bekliyordum." dedi fısıltıyla.

* * *

"Hyung..." dedi Jungkook düşünceli bir sesle elini tutan sevgilisine.

"Efendim bebeğim?" TaeHyung aşkla baktı sevdiğinin gözlerine. Bazen inanası gelmiyordu bu durumda olduklarına. Hayal gibiydi... Onunla geçirdiği her saniye...

"Ne zamandan beri benden hoşlanıyordun? Ne zamandır sana karşı körüm merak ediyorum"

Derin bir nefes verdi Taehyung gözlerine merakla bakan gözlere karşılık olarak.

"Bunun ne önemi var sevgilim" dedi yüzünü diğerinin yüzüne yaklaştırdığında.

"Önemli olan şimdi değil mi?"

Ufak bir öpücük kondurdu küçüğünün dudaklarına.

"Şuan beraberiz ya, hiçbir şeyin önemi yok benim için"

Aldığı öpücüklerle huzura erdiğini hissetti Jungkook. Hafifçe gülümsedi

"Çok uzun süredir değil mi..."

Bu sefer tuttuğu ellerini öptü Taehyung. "Dediğim gibi, önemi yok meleğim"

"Seni seviyorum..."

* * *

Hoseok gülümseyerek Yoongi ile mesajlaşırken odasına giren bir adet mutlu Jimin'i fark edememişti bile.

Jimin farkedilmek için yalandan öksürdüğünde onu fark eden Hoseok şaşırmıştı.

"Ah Jimin. Hoşgeldin. Uzun zsmandır gelmiyordun" dedi sıcak gülümsemesini Jimin'e de sunarken.

Yine de gözleri telefonuna mesaj gelmiş mi diye kayıp duruyordu.

Aslında Jimin kendi güzel haberi için gelmişti ama anlaşılan arkadaşı için de aynı şey geçerliydi.

"Şanslı kişi kim?" diye sordu Jimin merakla

Hoseok kendi yüzündeki ifadeyi ve telefona olan kaçamak bakışlarını istemsizce yaptığı için şaşkınlıkla Jimin'e baktı.

"Nereden anladın?"

"Hadi ama geldiğimden beri mesaj için telefonuna bakıp duruyordun"

Anladığına dair bir mırıltı çıkardıktan sonra istemsiz bir heyecanla nasıl tanıştıklarını anlattı.

"... Ve şuan beraberiz" dedi mutlu bir sesle.

O sırada tıklanan kapıyla içeriye yüzünü büyük bir demet gülle kapatmış bir beden girdi ve dişlerinü göstererek gülümseyerek kafasını demetin arkasından uzatıp sevdiği çocuğa baktı.

İçeride birini gördüğünde ise mahçup bir ifadeyle toparlanmaya çalışsa da hâlâ sevdiği adamla yoğun bir ifadeyle bakışıyorlardı.

Yanakları kızaran Hoseok Yoongi'nin  hastasıyla konuşurken geldiğini sandığını fark edince açıkladı

"Ah merak etme aşkım, bu Jimin benim arkadaşım. Tam da ona seni anlatıyordum"

Son cümleyi utandığından daha kısık sesle söylese de tabii ki Yoongi onu duymuştu.

Diğer çocuktan çekinmemesi gerektiğini anlayarak sevgilisinin yanına gidip çiçeği eline verdikten sonra yanağına kocaman bir öpücük kondurdu.

"Demek beni anlatıyorsun öyle mi" dedi sırnaşarak.

"Sevdiğim insanı anlatmayayım da ne yapayım" dedi yanakları hâlâ kızarık olan Hoseok.

"Keşke geleceğini haber verseydin sevgilim" dedi ardından. Şimdi dışında boş zamanı yoktu.

"Programını biliyordum zaten" diyerek sırıttı Yoongi.

"Boş olursun diye ummuştum ama olmadı" 

Sevdiği adamın kulağına eğilip masum olmayab bir şekilde fısıldadı ve kıpkırmızı olmasına sebep oldu.

"Akşama kaldı artık..."

- Son -

Şu ana kadar gerek votelarıyla, gerek yorumlarıyla benimle olan herkese teşekkürler.

3.4K için vote atan-atmayan herkese teşekkür ederim (atsanız çok güzel olurdu)

Yeni bir JinMin yayınladığımda size haber edeceğim bebeklerim.

Banker [JinMin] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin