Sabah alarmın sesiyle adeta yerimden sıçradım. Annemin:
-"Kahvaltı hazır! "
demesiyle sofraya oturmam bir oldu. Çayımın son yudumunu da içtikten sonra bisikletime atlayıp okulun yolunu tuttum.
Okula girdiğimde ilk gördüğüm kişi Amy oldu. Daha günaydın bile demeden:
-"Oyuncak ne durumda?"
lafı beni biraz şaşırttı.
-"İyi, yapım aşamasında."
dedim. Amy ani bir cevapla:
-"Neredeyse iki aydır yapım aşamasında. Her sorduğumda bu cevabı alıyorum. Doğru söyle Jack, bir sorun mu var?"
-"Bak Amy, benim şuan yapmaya çalıştığım şeyi dünyada kimse yapamadı. Böyle bir şeyin olma olasılığını insanlara sorsak imkansız derler. Bunu sen de biliyorsun. Lütfen üstüme gelme. Akım kapasitörünü tamamlayıp, plütonyum bulabilirsek eğer bu iş tamamdır. Ondan sonrası kolay iş."
-"Biliyor musun Jack? Senin gibi bir arkadaşa sahip olduğum için çok şanslıyım. Bir çok kişinin hayâli olan bir şeyi henüz 17 yaşında bir genç gerçekleştirmek üzere ve o kişi benim en iyi arkadaşım."
-"Fazla abartma Amy."
-"Biraz olsun şımarmaz mısın sen benim zeki arkadaşım..?"
..............................................
Ertesi gün okul çıkışı Amy'le plütonyumu nerede bulabileceğimizi araştırdık ve İngiltere'de sadece bazı özel labaratuvarlarda olduğunu öğrendik. Anlaşılan plütonyum bulma hayalimiz şimdilik biraz duraksadı..
Eve geldiğimde altı saat odamdan dışarı çıkmadım. Akım kapasitörünü bitirdiğimde saate baktım ve "04.45" yazdığını görünce hemen yatağıma yattım. Yarın yine o aptal pazartesi günlerinden biriydi. Aylardır 'oyuncağımla' uğraştığımdan okulu artık fazla umursamıyordum. Gidip geliyordum sadece. Ben kafamda bunları düşünürken yavaş yavaş uykuya dalıyordum.. Sabah yine aynı alarmın sesiyle uyanıp monoton bir gün daha yaşamak için okulun yolunu tuttum..
Yine bir pazartesi günü okul çıkışı Amy'le birlikte her zaman gittiğimiz London Cafe'de oturup sohbet etmeye başladık. Konumuz her zamanki gibi ben ve 'oyuncağımdı'. Biz her zamanki gibi muhabbet ede dururken yanımıza siyah fötr şapkalı, bond çantasıyla uydurduğu siyah ceketli bir adam oturdu. Sadece üç kelime söyledi:
-"Size yardım edebilirim.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Karmaşası
Ficção CientíficaDüğmeye bastığımda yukarı havalandık ve ani bir şekilde hızlandık. Ama o kadar hızlıydık ki dışarısı görünmüyordu. Makinenin etrafında sarımsı renkte parlak ışıklar gözümüzü alıyordu. Biz tüm bunları yaşarken içimde bir şey çaldığımız için hem korku...