4. Bölüm ~ Zor Ve Büyük Oyunlar

1.9K 106 17
                                    

Herkese merhaba :D yeni bölüm ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Yeni bölüm vote&yorum yükselince gelecektir.

Bu bölümü @Sule1433 e ithaf ediyorum. Umarım beğenirsin tatlım. Sizde, size ithaf etmemi isterseniz özelden veya yoruma yazabilirsiniz. Merak ettiğiniz sorular varsa sorabilirsiniz :D

İyi okumalar!

4. Bölüm

K: "Ahh!"

Z: "Çok, çok özür dilerim!" Deyip tentürdiyotlu pamuğu kaşına daha yavaş bir şekilde bastırıyorum.

K: "Önemli değil, sonuçta seninde canın acıyor şuan!" Evet gözümün altı fena acıyor.

Merak ettiniz değil mi? Hemen söyleyeyim. Kerem ve ben Murat hocanın provalar ve yarın akşam yapılacak kutlama ile ilgili konuşmasından sonra salondan tam çıkacakken biri bize sesleniyor. Kim bilin bakalım? BORA!

|FlashBack|

Keremle kol kola kapıya gidiyoruz.

B: "Kendine dikkat et Kerem!"

Arkamızı döndüğümüzde gözlerinden öfke saçan bir Bora ile karşılaşıyoruz. Buna ne olmuş gene?

K: "Bora senin derdin ne?" Diyor sakin bir şekilde. Bora bize yaklaşırken salonda bizden başka kimsenin olmadığını fark ediyorum.

B: "Derdim ne biliyor musun?" Biz hala kol kolayız. Bora da ellerini birleştirmiş karşımızda dikiliyor.

K: "Neymiş derdin?" Ahh bu çocuk bu kadar sakin kalmayı nereden öğreniyor? Kerem böyle bakmayı nereden öğrendi? Ahh saçmaladım! Ben susayım en iyisi.

B: "Derdim sensin!" Ve Kereme yumruk atıyor. Ah gitti gül gibi adam. Gitti valla gitti! Ellerin kırılsın emi Bora! Tuttuğun altın olmasın emi Bora!

Z: "Bo- ayhh Bo-Bo yaa Bora!! Bora kes şunu! Kerem!"

En sonunda araya giriyorum ama bu sefer Kerem değil ben yumruk yiyorum. Bunu fark eden salak Bora ise geri çekilip özür dilemekle meşgul. Elimi gözümden çekip Boraya sinirle bakıyorum. Ve yess! O benim gözüme -yalnışlıklada olsa- yumruk atarsa, Keremi döverse bende ona okkalı bir osmanlı tokadı atarım.

Z: "Bir daha böyle bir şey yaşanırsa dekana gitmekten çekinmem bilesin."

B: "Zeynep ben öz-"

Z: "Kes! Bir daha bizimle konuşmayacaksın. Muhattap olmayacaksın! Duydun mu?" Cevap yok. Ne bekliyordum ki? Avazım çıktığı kadar bağırıyorum.

Z: "Duydun mu?" İrkiliyor birden. Oh iyi oldu. Hak etti ama!

B: "Du-duydum."

Z: "İyi. Keremcim hadi gidelim." Elini alıp omuzuma koymasını sağlıyorum.

Z: "Ağırlığını verebilirsin.."

|FlashBack Son|

Sonrada bizim eve geliyoruz. Gelir gelmez ağrıyan gözüme buzluktan buz çıkartıp bastırıyorum. Bir elimle buzu tutarken diğer elimle ecza dolabından pansuman için gerekli malzemeleri hallediyorum. Siz düşünün artık ne kadar zorlanıyorum. Neyse sonra Keremin yanına gidiyorum. Patlayan kaşı ve dudağına pansuman yapmaya başlıyorum. O gözümün altına buzu tutarken bende ona pansuman yapıyorum. Herşey karşılıklı sonuçta.

Mutlu YollaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin