22.09.2018
Meleğim bugün üzgünsün bir sorun mu var?Şuan ağacın altında oturmuş ufak tefek göz yaşları döküyorsun. Canım yanıyor birtanem.
Yanında olamamak canımı yakıyor. Ağlaman canımı yakıyor.
Ben senin gülüşün için ömrümü vermeye hazırken, seni ağlatan kişinin canına okumak istiyorum.
Ah. Dur bir dakika. Sen az önce bana mı baktın? Rüyada mıyım yoksa?
Hala bakıyorsun.Siktir. Ah özür dilerim. Bana her zaman baktığın şekilde bakmıyorsun. İğrenerek bakmıyorsun. Ya da bana öyle geliyor.
Ukala arkadaşların yanına gelince sahte gülüşünü yerleştirdin yüzüne.
Senin gülüşün özel Taehyung. Güldüğün insanlar nasıl bir hazineye sahip olduklarının farkında değil.
Benim hazinem olur musun?
Arkadaşların yanına gelince benden göz temasını kestin.
Fakat onlar nereye baktığını anladı.Bana bakıp alay edercesine sırıtmaya
başladılar.Shi Hyun yanıma geldi.
* * *
Shi Hyun kolunu Jimin'in omzuna attı ve sırıttı. "Böyle yapmam seni tahrik ediyor mu?"Jimin cevap vermedi. Sadece Taehyung'a baktı. Tae'nin bakışlarında çaresizlik vardı.
Shi Hyun bu küçük bakışmayı fark edecek olacak ki zaman kaybetmeden o koca çenesini açtı.
"Hey! Sen yoksa ondan mı hoşlanıyorsun?!' Taehyung'u işaret etti. Jimin cevap vermedi.
"Benimle konuşurken bana cevap vereceksin. Anladın mı?"
Jimin hiçbir şey demedi yine. Shi Hyun ayaklandı ve onu yakasından tutup yere fırlattı.
Jimin dirseğini yere sertçe vurunca yüzünü burusturdu.
Bakışlarını kaldırıp Taehyung'a baktığında diğerlerinin yanından kalkmış, onun tek olduğunu gördü.
Bakışlarında çaresizlik vardı.
Diğerleri de Shi Hyun'un yanına geldiler.İki tanesi Jimin'in koluna girip kaldırdı.
Shi Hyun yüzüne sağlam bir yumruk geçirdi. Jimin suratını tepkisiz tuttu.
Babasının dayaklarının yanında bu neydi ki?
Shi Hyun onun tepkisizliğine daha çok sinirlendi.
Dizlerine tekme geçirdi.Dizlerinin üzerine yıkıldı Jimin.
Acıdan dolayı bacakları titriyordu.
Tae ona bakmıyordu bile.Karnına, sırtına, her yerine hiç durmadan tekmeler atmıştı.
Canı yanıyordu. Ama bunu yüzüne asla yansıtmadı.Yarım saat sonra onu orada bırakıp gittiler.
Nefes almakta zorlanıyordu.
Kendini taşıyacak hali yoktu.
Minik bedeni acıdan titriyordu.Tae hala orada oturuyordu.
Zorlukla toparlandı.
Dizleri tutmuyordu.Yoongi Hyung'u aramak istedi.
Ama cebindeki telefonu darbelerden dolayı parçalanmıştı.Kendini çok çaresiz hissediyordu.
Kısa bir süre sonra bilinci kapandı.Tae onun bayılması ile yerinden kalktı ve etrafına bakındı. Sonra onu kucaklayıp arabasına bindi.
Lise son öğrencisinin arabayla ne işi olur diyeceksiniz.
Tae söz konusuysa bunu düşünmeyin.Jimin'in ev adresini biliyordu. Birkaç kez onu takip etmişti. Tamam tamam. Onu yalnız başınayken sürekli takip ediyor.
Nedenini Taehyung'da henüz bilmiyor.
Kısa süre sonra evin önüne geldiklerinde onu evin önündeki merdivenlere bıraktı.
Ardından arabasına bindi ve biraz uzaklaştı. Yoongi gelip onu eve sokana kadar bekledi.
Yaklaşık yarım saat sonra Yoongi geldiğinde o da oradan ayrıldı.
* * *
Sağlam bir dayak yedim. Sanırım bayılmışım. Eve nasıl geldiğimi bilmiyorum. Yoongi Hyung beni kapıda bulmuş.Kolumda çatlak varmış. Ben iyiyim.
Bedenim kalbim kadar ağrımıyor.Seni sevdiğim için özür dilerim.
Seni rahatsız etmek istemedim.Acaba biliyor musun seni sevdiğimi?
Ne kadar acınası biri olduğumu düşünüyorsundur muhtemelen.
Ben acınası biriyim. Umutsuz bir şekilde sana aşığım.
Lütfen bana kızma olur mu? Benim seçimim değildi bu.
Umarım birgün beni affedersin.
Beni affeder misin?