Dışarıdan yansıyan güneş ışığıyla gözlerini kırpıştırarak açtı küçük olan. Bir farklılık vardı. Bir eksiklik.Göğüsünde uyduğu beden yoktu. Mantıklı düşünme yetisini kenara bırakıp panikle ayaklandı. Savsak adımlarla odaları gezmeye başladı ağzında onun ismiyle.
Hiçbir yerde yoktu. Not da bırakmamıştı. Onun kendisini bırakıp gittiği düşüncesi tüm zihnini ele geçirmişti.
Yaşlar gözlerinden hırçınca dışarı çıkıyordu. Kendini yere bıraktı. Biraz kayıp sırtını duvarla buluşturdu.
Ne ara olduğunu fark etmemişti ama hıçkırarak ağlıyordu artık.Başını ellerinin arasına almış dizlerini kendine çekti. Hıçkırıkları o kadar şiddetliydi ki açılan kapının sesini duymadı.
Küçük bedeni büyük beden tarafından sarmalandığında burnuna doluşan hayran olduğu kokuyla başını kaldırıp baktığında endişeli gözlerle kendisine bakan aşık olduğu bedeni gördü.
Hiç tereddüt etmeden kollarını aşık olduğu bedenin boynuna doladı.
"G-gitt-iğini san-dım."
Bunun üzerine oğlan güven verici kollarını ona daha sıkı sarıp iç çekti.
"Seni asla bırakmam. Tamam mı? Asla."
Başını kaldırıp yaşlı büyük gözlerini ona dikti. Dolgun dudakları kıpkırmızıydı. Öpmek için davetiye çıkarmış gibiydi.
Elini gözyaşlarının üstüne koyup sildi.
Ardından yanaklarını okşamaya başladı."Seni benden kimse ayıramaz Chim."
Başparmağını alt dudağının üstünde gezdirdi. Bakışlarını oraya kenetlendi.
"Asla.." diye fısıldadı ve dudaklarını onun dolgun dudaklarıyla birleştirip gözlerini kapadı.
Dudakları onların mührü oldu. Kalpleri ayrılmamak üzere mühürlendi.
Ayrıldıklarında fısıldadı ona yine "Şimdi asla ayrılamam senden."
* * *
3 aydır ikisi de hiç olmadıkları mutluluğa sahipti. Tae ailesine birlikteliğini söylediğinde evden kovulmuştu.
Yoongi Hyung onu Jimin ve kendisiyle birlikte yaşaması için ikna etmişti.
O zamandan beri birliktelerdi.Şuan ise Yoongi Hyung onlara tüm ev işlerini yıkmış kendisi de dışarıda fingirdeşmeye gitmişti.
Tabi Tae sevgilisine çaktırmadan kanepede uzanmış televizyon izliyordu.
Minik olan o sırada tabakları boyu yetmediği için mücadele vererek yerleştirmekle meşgul olduğundan onu fark etmemişti.Mutfak, Amerikan mutfağı olduğundan dolayı sevgilisinin verdiği mücadeleyi rahatlıkla izleyip bu haline gülümsüyordu.
Küçük olan en sonunda isyan etti.
"Yah! Ne oturuyorsun sen orada!? İnsan bir yardım eder sevgilim olacaksın bir de!"
Tae küçük bir kahkaha bıraktı biçimli dudaklarından. Onun bu hallerini çok seviyordu. Sinirliyken aşırı tatlıydı.
"Bak gülüyor bir de! Otur sen orada öyle ben can çekişirim burada. "
Ardından bir sandalye kapıp üstüne çıkarak tabakları yerleştirmeye devam etti küçük olan.
Sevdiği onun bu halini çok komik bulduğundan dolayı o anı videoya almakla meşguldü.
Küçük olan altındaki sandalyenin kırılmasıyla dizinin üstüne düştü. Canı çok acıyordu. Dudağını dişledi.
Büyük olan sesle beraber yerinden kalkıp hemen sevgilisinin yanına gitti.
"İyi misin!? Neden bana söylemedin de o lanet olası sandalyeye çıktın ki?!"
Küçük olan ona öfke dolu bakışlar atmaya başladı. Bunun üzerine büyük olan onu kucaklayıp koltuğa götürdü.
"Ambulansı aramalıyım." Endişeyle telefonunu aramaya koyuldu.
"Saçmalama büyük birşey yok abartma Tae."
"Senin canın yandı nasıl büyük birşey olmaz?"
"Ben iyiyim tamam mı? Dinlenince geçer."
Büyük olan telefonunu bulunca taksi numarasını tuşladı. Ara tuşuna basıp kulağına götürdü. 2. Çalışta telefon açıldı. Adresi söyleyip sevgilisinin yanına oturdu ve anlamsız bir şekilde dizine üflemeye başladı.
Onun bu haline dudaklarından bir kahkaha kaçırdı minik olan.
* * *
Tae onu eve kucağında soktuğu için istemsizce yeni gelin gibi hissetti kendini Jimin.
"Bir de doktora gitmeyelim diyordun. Baksana ezik varmış."
Minik olanın bedenini koltuğa yaptırınca aldıkları ilaçları incelemeye koyuldu.
"Bir tane kremin var. Sabah akşam süreceğiz. Pantolonunu çıkar."
Minik olan pantalonunu çıkarma girişimine girdiği sırada dizini bükünce acıyla bir inleme kaçırdı dudaklarından.
Büyük olan hemen yanında bitiverdi.
"Geri yaslan ben çıkarırım."
Pantalonunun kemerini çıkarıp fermuarını indirdiğinde minik olan kipkirmizi olmuştu.
Pantalonu bacaklarından kurtulduğunda eline aldığı kremi minik dokunuşlarla onu incitmeyecek şekilde sürmeye koyuldu.
Park Jimin aşık olduğu adamın işini dikkatle yaptığı sırada yüzünde ki ifadeye bakıp yeninden aşık oldu ona.
Ona tüm dikkatini vererek ve canını acıtmayacak şekilde dokunuyordu.
Bir kez daha aşık oldu o adama..