OLIP 1 | Defter.

650 36 2
                                    

Uyarı: "Şirin" kelimesine alerjisi olanların okumadan önce 182342487 kere düşünmesi rica olunur.

Bu bölüm @yagmurkimkizaten'in. Bana gaz verebilen sayılı canlılardan biri. :D

Lütfen yorumlarınızı benden esirgemeyin.

Keyifli okumlar ^^

*

9 Aralık, 2013

Yemekhaneye inerken dudağımı ısırdım, bugün Jane mavi bir etek giymişti ve çok şirin görünüyordu. Onu tekrar görmek için sabırsızlanıyordum. Yemekhaneye girdiğimde hemen sıraya daldım ve beklemeye başladım. Gözlerim Jane'i arıyordu, bir süre kaşlarımı çattım. Sıra bana gelince dolu bir tabak alıp uzaklaştım. Jane'e göre konumlanmalıydım, neredeydi bu kız?

Yemekhaneye bir gürültü hakim olduğunda kapıya doğru baktım. Jane'nin kızarmış ve bir o kadar da şirin yüzünü gördüğümde istemsizce gülümsedim. Ama bir sorun vardı, Jane, Calvin'in üstüne tabağındaki yemeği dökmüştü. Bu görüntüye kıkırdadım, ta ki Calvin Jane'e "Ne yapıyorsun sen sersem!" diye bağırana dek. Kaşlarım anında çatıldı, ağır adımlarla Calvin'in yanına adımladım. Calvin, geldiğimi fark ettiğinde anında kıpkırmızı kesildi, Jane'e olan zaafımı herkes bilirdi. 

Yani erkekler arasında. 

Tam ağzımı açıp bağıracaktım ki, Jane'in sesini duydum. 

"Özür dilerim, gerçekten," daha sonra çantasından ne ara çıkardığı bilinmeyen peçeteyle Calvin'in üzerini silmeye başladı. Calvin bana, ben Jane'in ellerine, Jane ise kirli tişörte bakıyordu. Ortamda gergin bir bakışma seansı gerçekleşiyordu ve Jane hariç çoğu kişi bunun nedeninin farkındaydı. 

Takıntım. 

Jane sonunda bitirdiğine hala Calvin'in temizlediği tişörtüne bakıyordum. Jane önüne döndüğünde beni fark etti.  Çok tuhaf duruyordum ve buna Jane'in de şaşırdığına emindim. Ama bozuntuya vermeden yanımdan hızla geçti. Yeni bir dolu tabak alarak herhangi bir sandalyeye oturdu. Yavaş adımlarla Jane'in çarprazındaki yerimi aldım. Biraz uzak oturmuştum, Jane fark etmeden yemeğini yiyordu. Calvin, tişört ve Jane'in elleri olayını bir süre unuttum ve tabağımı kenara doğru iterek ellerimin arasına çenesimi aldım. Jane'i izlemeye başladım, sabah gördüğüm gibi, mavi eteği göbek deliğinin o kısımlarındaydı, tahmin edilene göre. Üstünde ise bembeyaz, yarım kol bir tişört vardı. Bazı desenler vardı ama fazla belirgin değildi. Ayaklarında beyaz konversler vardı, saçları örülmüştü. Düzensiz bir nefes almamla birinin sertçe masasına oturması bir oldu. Bu sesle Jane'de hafifçe ürkmüş ve oturduğum masaya doğru kaçamak bir bakış attı. Kelly, oturduğum masaya sert bir şekilde oturmuştu. Jane ağzına alacağını tahmin ettiği parça dolayısıyla açık kalan ağzıyla, bakışlarıma eşlik etti. İçimden gülmemek için kendimi kasarken, dışarıdan oldukça sert bir görünüme sahip olduğumu biliyordum. 

Sinirle Kelly'ye döndüm, Kelly ise sırıtarak bakıyordu. 

"Ne var?" Kelly gözlerini devirdi. 

"Bu aralar hep tek başına oturuyorsun, neler oluyor?" Bu sefer göz devirme sırası bendeydi.

"Hiçbir şey. İlla bir şey mi olması gerekiyor?" Kelly kafasını olumlu anlamda salladığında derin bir nefes saldım havaya. 

"Hadi ya," diye mırıldandım.

"Evet öyle. Şimdi en yakın arkadaşına her şeyi anlat," diyerek bacaklarını masanın altından bacaklarıma sürttü. Jane'e bakarken aniden bu etkiyle karşılaşmasını şokuyla irkildim ve ne olduğunu anladığımda sabır dilercesine bir süre gözlerimi kapalı tuttum. 

Our Love Is Platonic [h.s]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin