Yazar Notu: Bölümün yarısından sonrasını hep One Direction-Wonderwall+I'm Yours (Cover) ile yazdım, multiye koyamadım ama siz kendiniz açmalısinız bana kalırsa.
Keyifli okumalar!^^
-
"Ama ben limonlu sevmem."
"Ciddi misin?!" diye bir çığlık attım. Ne yani, Jane limonlu dondurma sevmiyor muydu? Kim sevmezdi ki? Ben bayılırım mesela.
"Tamam o zaman sana kakaolu alalım?" diye sordum. Başını olumsuz anlamda iki yana salladığında ofladım.
"Dondurma yemeyecek misin Jane?"
"Hayır hayır, kakao ve vanilyalı istiyorum. Ama vanilya biraz daha fazla olsun. Üstüne hindistan cevizi ve çikolatalı sos yapmayı unutmayın lütfen." Dondurmacı adam ağzını yamulttu ve insan üstü bir varlığa bakar gibi Jane'e bakmaya başladı. Ve bende buna kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. Dondurmaları mazı aldıktan sonra denizin kenarına yürürken aynı şey sayesinde güçlüce kahkaha attık. "Adamın tipini gördün değil mi?" diye seslice güldüğümde Jane daha fazla katlanarak güldü.
"Evet! Uzaylı görmüş gibiydi. Sanırım bugün uykusunu pek alamamış, oldukça huysuzdu." dedi ve son kahkahasını attı. Ben de külahtan damlayan dondurmayı yaladım.
"Limondan nefret ederim." Hönkürdüm. Limon sevmeyen bir insan. Vay canına.
"Ciddi misin?" Başını gülümseyerek onaylarcasına salladı.
"Çok farklıyız gerçekten."
Dondurmamı bitirdiğimder içime derin bir nefes çektim. Hava çok güzeldi, hafif bir serinlik vardı ve hava tenimle temasa her geçtiğinde yaşadığımı hissediyordum. Akşam ile gece arasında bir zaman dilimi olduğundan dolayı oldukça karanlık olsa da, tek tük dükkanlardan yayılan ışık ve sokak lambası yetiyordu. Loş bir ışık ve serin havdan ziyade, bana huzuru hissettiren tam yanımda duran şirin kızdı.
"Kardeşinin adını ne koymayı planlıyorsunuz?" Bir anlık aklıma gelen soruyu sordum, bunu merak etmiştim.
Jane gülümsedi ve külahta son kalan kısmıda ağzına atarak çiğnedi ve yuttu.
"Emily sanırım, annem öyle istiyor. Aslında bana da Emily ismini koyacaklarmış ama babam son anda Jane olsun istemiş. Şimdi de yıllar önceki hayalini gerçekleştirmek istiyor." Jane'e sorduğum her sorunun ardından onun hakkında bir şey öğrenmeye ve böyle detaylı cevaplar almaya bayılıyordum.
"Çok hoş." dedim sadece. Emily ismi ona çok yakışırdı, Jane nazik ve oturaklı bir kızdı ve ağır olan bu isim ona çok güzel uyum sağlayabilirdi.
"Emily ismi sana çok yakışırdı." dedim aklımdakileri su yüzüne çıkararak. O da şaşırmış bir yüz ifadesiyle bana döndü, neye şaşırdığını kavrayamamıştım.
"Gerçekten mi? Bunu söyleyen ilk insansın, yani annemden sonra. Şey, ben de senin gibi düşünüyorum da." dedi ve heyecanla gülümsedi. Bu Emily konusunda zaafı olduğu hemen anlaşılabilirdi, söylediklerimi duyunca oldukça heyecanlanmış ve sevinmişti.
Gülümsedim ve "Belki de yaşın ilerleyince adını değiştirirsin." diye bir fikir attım ortaya. Başını olumsuz anlamda iki yana saklarken üzüldüğünü yüz ifadeleriyle belirtti.
"Bunu yapmam. Yıllardır kullandığım ismi değiştirmek hem zor, hem saçma olur." Haklıydı. Hem değiştirmek için elle tutulut bir sebep gerekirdi. Tanıdığı kişiler açısından sorun olurdu, kendi alış ama ya bilirdi, ayrıca sırf zevkine isim değiştirilmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Love Is Platonic [h.s]
Fanfiction"Ben tek bir kere doğdum. O da gözlerimizin ilk defa birleştiği zamandı. Ve tek bir kere öleceğim, o da gözlerimizin son defa ayrıldığı zaman olacak." - Seni seviyorum ifadesi, karşılığında ben de seni almadığı sürece daha anlamlıdır. (Hikayenin ka...