"Tesadüfen tanışacaksın, ve tüm geleceğin o olacak."
2 Ağustos Cumartesi
"Beni bir kere bile aramadı! Bir kere bile Helion. İnanabiliyor musun?! Üç gündür! Tamı tamına üç gündür!"
Hırsla sarı saçlarını geri iteledi ve elindeki karton kahve bardağını içindeki taşacak şekilde sıktı. Ardından hiç beklemeden, konuşmama fırsat vermeden devam etti.
"On yıl. Ömrümden ve gençliğimden on yılımı bu aptal tek hücreliye verdim. Ama işe bak. Karısını aramak aklına bile gelmiyor. Bu davranışları beni delirtecek. Tanrım aklımı kaybedeceğim.!!"
Öfkeyle yükselen sesi birçok gözün bize dönmesine sebep olurken elimi yumruk haldeki sol eline doğru uzattım. Buz gibi soğuk tenim ve öfkeden ateş saçan elleri bir araya geldi.
"Ona yargısız infaz yapmadan önce olayları detaylıca düşünsen nasıl olur? Asla isteyerek olduğunu düşünmüyorum tüm bunların. Mutlaka mantıklı bir açıklaması vardır Melanie. Sabırlı olmalısın. Ona biraz zaman tanı. İşinde yükselmek isteyen genç bir adam o. Dişini tırnağına takıyor ve sizin için çabalıyor."
Derin bir nefes aldı ve birkaç saniye sonra yavaşça verdi.
"Belki de haklısındır. Paranoyak olmaya başladım. Bu iyi değil, değil mi?"
Onaylarcasına kafamı aşağı yukarı salladım ve elimi yavaşça ondan çekip masadaki pet şişeye uzandım. Fazla konuşmuş olmalıyım ki ciğerlerime kadar susadığımı hissettim.
Havanın boğuk ve nemden uzak bu kuru sıcağı tenimin kavrulmasına, vücudumdaki tüm suyun buharlaşmasına sebep oluyordu. Tam tepemizde açılmış şemsiyenin kanatlarından sızan güneş ışığı masadaki suda dahil herşeyi kaynatmıştı. Mantık bizde ki bu yakıcı havada soğuk şeyler içmek yerine sıcak kahveyi tercih etmiştik.
Biraz kendimi sorguladım. Ardından da daha fazla erimeden burdan bir an önce kalkmayı istedim. Mağazadan apar topar gelmiştim ve yapmam gereken işlerim vardı.
Yarım saat kırk beş dakikadır ayaklarıyla hızlı hızlı ritim tutup tırnaklarını yiyen çocukluk arkadaşım Melanie'nin on yıldır sevgili olup üç ay önce evlendiği biricik aşkıyla ilgili problemlerini dinliyordum.
Biraz sıkılmıştım açıkçası.
"Kalkalım mı ne dersin? Mağazaya gitmem gerekiyor biliyorsun sponsorluk gönderdiğim kişilerden cevap bekliyorum ve birde incelemem gereken tonlarca fatura var. E Magito da zaten bensiz hiçbir şey yapamıyor." Anlık atmosferden kurtulabilmek için son şansımı denedim ve cevap beklemeden masadaki adisyonu kapıp kasaya ilerledim.
Nasıl olurda iki bardak, -bakın bardak dediğim şey tamamen kartondandı- kahve ve bir pet şişe su kırk iki dolar tutabilirdi? Bunun mantıksal bir yanı bile yoktu. Şehir merkezlerinden işte sırf bu yüzden nefret ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When I Saw You
ChickLitSarhoşsun." diye mırıldandım. Gözlerini kapadı ve yamukça gülümsedi. "Öyleyim." "Peki neden bana geldin?" "Çünkü beni deli ediyorsun." "Seni istememe sebep oluyorsun." "Hem de başkasıyla beraberken." Kulaklarımda fısıltısı yankılandı ve geride deri...