15 Ağustos
"Tanrı şahidim olsun Stan belki de yüzelli kişi vardı. Bense sadece elimde bir komando bıçağıylaydım ve öfkeden delirmiştim."
Elimdeki Amsterdam'dan* bir yudum daha aldım ve göz devirmemek için kendimi zor tuttum.
Atma Ziyaa!
"Ee Bay Acheron sonra ne oldu anlatın lütfen." Sebastian bütün masumiyetiyle yüzde doksanaltısı büyük ihtimalle yalan yüzde dördü ise şüpheli olan bu hikayeyi heyecanla dinliyordu. Büyükbabam devam etti.
"Tabi bu zamanlar Almanya'nın Polonya'yı işgal ettiği zamanlardı."
"Yani 1938'ler filan mı?" Robert şokla sorusunu yöneltti ve kırmızı tişörtünün yakasını sağa sola genişletti.
"Elbette genç adam."
"Tanrım size kıyasla sahiden gençmişim. Ölümsüzlük iksirini buldunuz da haberim mi yok?"
Hep beraber gülüştük. Büyükbabam askerlik ve savaş anılarını anlatmaya bayılırdı ve şimdi hazır kendine yeni kurbanlar bulmuşken, vaktimiz de bolken durmadan yeni şeyler anlatıyordu.
Neler olduğuna gelirsek, sanırım şöyle bir kısa özet geçmeliyim.
İzlediğimiz güvenlik kameralarına göre temizlikçi sandığımız bir personel içinde yeni ürünlerin bilgilerinin bulunduğu ve bizim patent almak için oluşturduğumuz usb'yi çalmış. Hazır gelmişken E-postalarımızı ve mağazaya ait birtakım bilgileri iş birliği yaptığı tanrının cezalarına aktararak mükemmel ve kusursuz şekilde hacklenmemizi sağlamış.
Sonra bilin bakalım ne olmuş?
Bu usb çok ünlü bir mağazanın eline ulaşmış ve tüm ürünleri kendisinin gibi göstererek bizim onlardan çaldığımızı iddia edip şikayette bulunmuş.
Her şehirdeki mağazalarımız üç gündür kapalı ve belkide yüzlerce çalışan, ki buna bende dahilim, her an işsiz kalabilir.
Mağazayı tamamen kapatabilirler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When I Saw You
ChickLitSarhoşsun." diye mırıldandım. Gözlerini kapadı ve yamukça gülümsedi. "Öyleyim." "Peki neden bana geldin?" "Çünkü beni deli ediyorsun." "Seni istememe sebep oluyorsun." "Hem de başkasıyla beraberken." Kulaklarımda fısıltısı yankılandı ve geride deri...