6. "Garden"

2.1K 147 216
                                    

Beni yoruma boğun.🖤

"Sarılmak; mutluluğu ikiye katlamak, acıyı ikiye bölmektir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sarılmak; mutluluğu ikiye katlamak, acıyı ikiye bölmektir."

6 Ağustos Salı

"Hepinize Günaydın!" diye neşeyle şakıdım. Bütün oğlanlar ön bahçeye masayı kurmuş kahvaltıya başlamadan beni beklemişlerdi. Evine habersiz misafir gelen ve ortalığı toparlayamayan anne gibi hissettim kendimi bir an.

Bahçe ikinci dünya savaşını tek başına atlatmış gibiydi. Linda da olmasa TLC'deki istifçilere bir de ben konuk olacaktım. Utanmamaya çalışaraktan yanlarına dek ilerledim.

Hepsinden günaydın sesleri yükseldi karmakarışık. Bana ayrılan yere -ki bu Tom ve Mark'ın arasındaki sandalye oluyordu- neşeyle oturdum.

Biliyordum. Buradan gidene değin evli dahi olsa onunla aramızı yapmaya çalışmaya devam edeceklerdi.

Kalabalık bi aile olmanın hissi böyle olsa gerek diye düşünmeden edememiştim o an.

"Çok erken uyanmışsın Helion. Biraz daha dinlenseydin ya. Nasıl hissediyorsun kendini?"

"Doktor Alexis'i yeniden çağırayım mı? İster misin hayatım?"

Sırasıyla konuşan Chris'e ve büyükbabama kocaman kocaman gülümsedim. Kendimi öyle enerjik ve mutlu hissediyordum ki acaba haftada bir ölmeye çalışsam nasıl olurdu?

Ya da belki bu on senedir ilk kez bu kadar uzun ve kesintisiz uyuduğum için de olabilirdi.

"Tanrım büyükbaba Alexis geldi ve beni uyandırmadın mı? Sana fena küseceğim he."

"Hayatım seslenince uyanacak bir halde olsaydın zaten onun buraya gelmesine gerek kalmazdı. Sen uyumuyordun, baygındın. Ve sorun şu ki büyükbaban yaşlandı." Güldüm. Herşeye verecek bir cevabı, bir bahanesi vardı bu adamın. Ve sanırsam ki haklıydı.

"Ve sevgili Chris, daha önce hiç bu kadar iyi olmamıştım. Teşekkür ederim."

"Eminsin değil mi? Bizi teselli etmek için söylemiyorsun." Kafamı hayır anlamında sağa sola hıphızlı salladım. Hala göğsüm ağrıyordu. Dün gece uyandıktan sonra heyecandan bir türlü yeniden uyku tutmamıştı zaten. Ya da öncesinde çok fazla uyudum diyeydi bilmiyordum. Dolayısıyla bunun verdiği hafif bir yorgunluk da hala omuzlarımdaydı. Fakat haricinde oldukça iyiydim.

"Helion tatlım işe giderken kahvaltı etmiyormuşsun diye duyduk. Biz burada olduğumuz sürece her sabah et tamam mı?"

Espiritüel karakterinin yanı sıra oldukça da nazik olan bay Robert'a gülümsedim ve kafamı yeniden aşağı yukarı salladım. İçimde onlara karşı dalga dalga sevgi tomurcukları filizlenip duruyordu.

Sizi düşünceli şeyler sizi.

"Evet Helion. Kahvaltı günün en önemli öğünü. Mesela ben hep ederim." Mark cümlesiyle beraber elindeki çatalı havalı havalı salladı.

When I Saw YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin