"Boran dur!"
"Gerçekten durayım mı?"
Kocasının kollarında çırpınan Miray bu imalı bakışlara eşlik eden soruyla çırpınmayı bıraktı. Sahiden istiyor muydu acaba durmasını? Mantıklı yanı bu soruya olumlu cevap verirken içindeki tanrıça şeytani bir gülümsemeyle kendisine bakıyordu. Bu sırada sırtı yumuşak zeminle buluşunca mantıklı yanın boynu bükük kalıvermişti artık. Sadece Boran'a odaklandı. Üstüne eğilen adam onu bakışlarıyla soymakla meşguldü. "Demek Mavinin Elli Tonu?" Çocuğunu azarlayan bir baba edası vardı. Aklına gelen bu benzetmeyle Miray'ın kıkırdaması Boran'ın sabrını zorluyordu. "Anlaşılan senin pek hoşuna gitmiş bu fikir..." Kadının hafif çıkık dolgun üst dudağını emmeye başladı. Şimdiden altında hareketlenmeye başlayan karısının üstünden, üst dudağını dişledikten sonra kalktı. "İyi bir koca olarak karımın isteklerini yerine getirmek benim vazifem. Söylesene Miray! Ne istiyorsun?"
Gözlerindeki denizlerde derine dalmaya, mavinin daha koyu tonlarına ulaşmaya başlayınca sözlü bir cevap almasına gerek kalmadı. Eğildi ve kadının dudaklarına yapıştı. Öpüşleri gittikçe sertleşiyordu. Kendisi de öyle... Dudakları ağır ağır yol çizdi kadının göğüslerine doğru. Elleri ise kalçalarına doğru. Harita mı? Haritası kesinlikle kadının eşsiz inlemeleriydi. Miray da bu sırada boş durmamıştı. Bir eli aşağılara kayarken diğer eliyle adamın saçlarını çekiştiriyordu. Öpücükler omuzlarına kaydı ve elbisesinin askılarından kurtuluverdi. Elbiseden tamamen kurtulmak için doğrulacağı sırada sırtı tekrar yatakla buluştu. Boran bacaklarının arasında yerini alıp doğrulduktan sonra önce üstündeki tişört odanın bir köşesinde yerini aldı. Dünyanın en güzel manzarasını zevkle izleyen kadın hem rahat bir pozisyona geçmek hem de kocasını delirtmek amacıyla kıpırdanmaya başladı tekrar.
"Şşt! Uslu dur!"
Arsız denizler ve arsız bir kahkaha... Boran gözlerinin önünde bağımsızlığını ilan etmiş dolgun dağlara kafasını gömdü. Uzun uzun emdi onları. Bir eliyle kadının sağ göğsünü okşarken diğer eli aşağılara inmişti. Kalçalarını okşadı. Miray hala rahat durmuyordu ve elleri adamın her yerinde geziniyordu. En sonunda bileklerini, Boran tarafından yatağa sabitlenmiş bir halde buldu. Şehvet tüm bedenlerini ele geçirirken hissizleşmek, sadece ve sadece adamın dudaklarını ve şahlanmış erkekliğini hissetmek istedi. Bilekleri yatağın başlığıyla buluşunca afalladı ve neler olduğunu anlamak için gözlerini açtığında şaşkınlıktan dilini yutacaktı. "Boran! Ciddi ciddi ellerimi kemerinle bağladın mı?!" Kızmaktan çok şaşkındı. Böyle bir şeyi kesinlikle beklemiyordu. Anlaşılan kocası kendisini fazla kaptırmıştı. Ne yaptığını anlamasını ümit ederek adamın tam gözlerinin içine baktı ama o gözlerin derinliğinde tutkudan doğan bir ciddiyet vardı.
"Bir daha bana böyle şakalar yapmaman gerektiğini anlarsın umarım."
"Fandom bile senin içinden bu kadarının çıkacağını tahmin etmemiştir!" Tanışma ve birbirlerini tamamlama sebebi olan HiLeon'dan bahsetmek, günlük rutin olmuştu ama Boran şu an bunu umursayacak durumda bile değildi. Miray'ı kıvrandırmak isterken daha şimdiden kendisi kıvranmaya başlamıştı.
"Hilal'i bu kadar iyi canlandırmana şaşmamalı." Bulundukları pozisyonda konuşacakları en son konu bu olsa bile gecenin erken bitmemesi adına buna sığınmıştı Boran.
"Neden?"
"İstemezken bile isteyen... Leon'u iten ama bir o kadar da davetkar... Sayın Miray Daner Kuzum, siz kesinlikle Cevdet Kızı Hilal'in torunusunuz."
Neredeyse her taraftan açılmış olsa da bu elbise Boran'ı rahatsız etti. Biraz geriledi ve elbiseyi çekip çıkardı. O da odanın farklı bir köşesinde yerini almıştı. Bir tek iç çamaşırıyla kalan kadını bir tabloyu izlermişçesine seyretti çok kısa bir süre. Yataktan kalktı ve dolaba yöneldi. Miray'ın ne yaptığını anlamak isteyen bakışlarının üzerinde olduğunun farkındaydı. Çekmeceden Miray'ın mavi bir fularını çıkardı. Yatağa yaklaştığı anda, Miray bacaklarını karnına çekti. "Ayaklarımı da bağlamayacaksın değil mi? Boran abartmasan mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİNİN ELLİ TONU
FanfictieVatanım Sensin'in finalinden 2-3 yıl sonra... Evli miran getirdim sizlere...