Berçin, o gece toyun düzenlendiği obada kaldı. Obanın içinde yanan ateşin etrafında oturmuş, ateşi izliyordu. Obanın girişinden yorgun atın üstünde, baygın halde yatan, zayıf, üstünde ki alp kıyafetlerinden dolayı, alp olduğu anlaşılan bir erkek obaya girdi. Berçin ayağa kalktı. Diğer alpler, bu alp attan indirdiler ve bir hekim hemen kurumuş ağzı olan alpe, su verdi. Zayıf suratından ilk kim olduğunu anlamadılar ama içlerinden bir alp, bağırarak:
"Bu kaçırılan, alp!"
Berçin, devin izini artık bulacağını düşündü. Bu düşünce doğruydu. Devden kaçıp kurtulan alp, obasına geri gelmişti.
Ertesi gün, alp gözlerini yavaş yavaş açtı. Hemen beye haber ettiler. Bey ve Berçin içeri girdi. Sağlığına kavuştuğu için mutlu olan bey, hemen:
"Dev nerede?" diye sordu.
Alp cevap verdi:
"Kara ormanın derinliklerinde, kacaman mağara var. Diğer alpler, koyunlar ve dev oradadır."
Berçin ve bey hemen dışarı çıktılar. Berçin sabırsız bir tavırla obanın beyine:
"Hemen yola çıkacağım."
Obanın beyi:
"Alplerim ve ben peşinden geliyoruz." Solundaki alpe bakarak devam etti. "Şahin, hemen diğer oba beylerine haber götürün, dev kara ormanda." Dedi ve otağına savaş aletlerini almak ve savaş kıyafetlerini giymek için gitti.
Berçin, atının yanına gitti. Ardından obanın beyi ve alplerde yanına gitti. Planları kara ormana gidip, mağarayı bulup, devi yok etmekti. Zaman kaybetmeden yola koyuldular. Atları çok hızlı koşturuyorlardı. Berçin sabırsız gibi en önden atını koşturuyor, oba beyi ise sanki onunla yarışıyor gibi Berçin'e yetiştirmeye çalışıyordu ama alplerin önündeydi. Mavi gök yukarılarında, yeşil bozkırlar ayakları altında, hızla at sürüyorlardı. Sağ taraflarından ortalama 50 atlı onlara doğru koşarak, sol taraftanda yine ortalama 50 atlı koşarak, Berçin ve diğer alplere katıldılar. Oba beyleri obalarında kalmış, sadece alp başı ve alplerini göndermişlerdi.
Yol yarım gün sürmüştü neredeyse. Mavi gökyüzü karanlık olmuş, güneşin yerini ay almıştı. Karanlık ormanın girişine geldiler. Berçin ve oba beyi birbirlerine baktılar, Berçin atıyla ormana atıldı, oba beyi:
"İleri!" Diye bağırdı.
Berçin'in peşinden kendisi ve arkasından alpler, korkusuz bir biçimde ormana girdiler. Ağaçlardan dolayı ay ışığı çevreyi pek aydınlatamıyordu. Berçin ve yanındakiler hiç karanlığı aldırış etmeden ilerlediler. Oba beyi düşünceli bir şekilde:
"Ne tarafa gideceğiz?" Diye sordu.
Birden iğrenç, kalın bir ses duyuldu. Bu ses gittikleri yoldan geliyordu. Oba beyi gülerek:
"Devin sesi olmalı."
İlerlemeye devam ederken çevrelerinde ağaçlardan, dalların oynama sesi geliyordu. Çevrelerinde karanlık bir hareketlilik vardı. Birileri ağaçtan ağaca zıplıyor, uzaktan onları takip ediyorlardı. Aniden gürültülü bir şekilde, karanlık kişiler her taraftan Berçin ve yanındakilere saldırdılar. Berçin ani bir hareketle atın üzerinde ayağa kalktı, baltasını sırtından aldı ve sağ tarafa doğru yan takla atarak aynı anda sağındaki karanlık düşmanın üzerinden zıplarken, baltanın sivri olmayan kısmıyla düşmanın kafasına vurdu ve taklasını tamamlayarak ayaklarını yere bastı. Hemen başındaki pelerini geriye doğru itti ve sol tarafında, ona doğru gelen düşmana, sol bacağıyla tekme attı. Karanlık ormanın içinde, karanlık düşmana karşı bir çarpışma oluyordu. Alpler seçmekte zorlanıyordu. Tek tek iki karaftanda yere düşen oluyordu. Berçin, kendisine saldıran kim varsa onu çevik ve estetik bir şekilde, baltasıyla uyum içinde karşılık verip çarpışıyordu. Bir alp 2 düşmanı düşürürken, Berçin 10 düşmanı düşürüyordu. 10 düşman birden, karanlığında vermiş olduğu bir fırsatla, oba beyinin üzerine atladılar. Bey yere düştü, çok kan kaybetti. Berçin, beye saldıran karanlık yaratıkların üzerine atladı ve çevresinde dönerek baltasıyla onları püskürttü. Yaratıklardan kurtulmuştular. Hemen yerde yatan beyin yanına gittiler. Ölmüş olan oba beyini gören Berçin üzgün bir şekilde:
"Ölmüş olan bütün alpler ve beyi, obaya geri götürün. Hepiniz geri dönün!"
Kalan alpler Berçin'in sözünü dinleyerek obalarına geri döndüler. Karanlıkta, karanlık düşmanla çarpışmak oldukça zordu. Berçin, atına atladı ve sessizce yola devam etti. Ormanın derinliklerinden sesler gelirken, o tek başına dişi bir kurt gibi sessiz ilerliyordu. Peleriniyle karanlık ormanda sanki görünmez gibi ilerliyordu. Rüzgar kara ağaçları hafif sallıyordu. İlerledi ilerledi... Bir sağa gitti, bir sola gitti. Düşünceli bir şekilde:
"Kayboldum galiba!" Dedi sesli bir şekilde ve yoluna devam etti.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baltalı Kadın
FantasyTanrı, Kainatı yarattığında bir kapı yarattı. Bu kapıyı koruması için Erlik han'a görev verdi ama Erlik han Tanrı'ya ihanet etti. Tanrı kızdı ve bu kapıyı koruması için başkalarını görevlendirdi. Kapıyı koruma sırası Berçin'e geldi. Berçin bu kapıyı...