Yaratılış (Son Kısım)

20 3 0
                                    

Yağmur, fırtınayla birleşerek şiddetle yağıyordu. Berçin bozkırda, vücudunu ve suratını pelerinini kullanarak kapamış, yağmurun şiddetinden kendini koruyarak yürüyordu. Nereye gideceğini biliyor gibi yürüdü... Karşısına bir orman çıktı. Ormanın içine girdi ve yürümeye devam etti. Ağaçların yoğunluğundan fırtınanın ve yağmurun şiddeti azaldı ama yağmur ormanın içine yağmaya devam ediyordu. Aniden karşısına gri bir kurt çıktı. Berçin her zaman savunma için hazırlıklıydı ama gri kurt ona sadece bakıyordu. Bakıştılar, ikiside sadece duruyordu. Gri kurt aniden, kendine özgü olan bir ses çıkardı. Konuşabilse, "Beni, takip et!" Der gibi ses çıkardı ve arkasını dönüp, dört ayağıyla yürümeye başladı. Berçin takip etti... Karşısına bir girişi olan, kapısında dokuz tane gri kurt olan mağara çıktı. Buraya çok eskiden gelmişti. Babası onu çok eskiden getirmişti ama içerisi tam hatırlamıyordu. Ona eşlik eden gri kurt, diğer dokuz gri kurtların arasına girdi. Sanki Berçin'e yol açmışlar gibi beş tanesi sağda, diğer beş tanesi solda duruyordu. Berçin aralarından yavaş adımlarla içeri girdi, arkasını döndü ve kurtların sanki mağarayı koruyorlarmış gibi kapının önünde durduklarını gördü. Suratına kadar örttüğü, ıslak pelerinin baş kısmını çıkardı ve İlerledi...

Aşağılara doğru ilerlediğinde, karşısına Kainat üzerinde daha önce görmediği bulanık, taş bir duvar çıktı. Öyle bir parlıyordu ki bulunduğu yer aydınlıktı. Islak pelerine sardığı kollarını açtı. Sağ elinde baltası duruyordu. Çevresine baktı, bulunduğu yerin taştan duvarlarında yazılar ve çizimler gördü. Çizimlere tek tek baktı. Daha çok bulanık duvarın sağ tarafında olan kadın, balta ve kapı figürleri dikkatini çekti.

İlk önce, kadın figürünü inceledi. "Sen seçilmiş olansın." Geldi aklına. Ellerine ve baltasına baktı. İncelemeye ikinci figürle devam etti. Balta figürüne dikkatle baktı ve sonra elindeki baltayı inceledi. Duvara tekrar baktı. Baltanın gücünü, sadece seçilmiş kişinin meydana çıkaracağını ve bu seçilmiş olanın kadın figüründe olmasını gördü. Yazılar yazıyordu ama pek anlaşılmıyordu. Belki tam güce nasıl ulaşılacağı yazıyordu? Kapı figürünü inceledi. Bu kapıya dikkatle bakınca bulanık bir kapı olduğunu gördü. Bu, sol yanında bulunan bulanık, parlayan duvardı. Figürün çevresine baktı. Aynısından bir adet daha vardı, başka bir tane daha ve bir tane daha... Sanki bir yerden diğer yere gitmeyi anlatıyordu? İlk bunu düşündü ve doğruydu. Aklına bunun bir geçiş olduğu fikri takıldı. Bu düşüncesini doğru çıkardı. Bu geçiş figürünün ona anlattığı, kapının çok uzaklarada açılmasıydı. Solunda duran, parlak ve bulanık duvar bir kapıydı ama nereye gidiyordu? Hiç bir fikri yoktu ve yazılarda anlaşılmıyordu. Son olarak bu üç figürün arasındaki ortak noktayı fark etti. Bu ortak nokta kapının, baltalı kadın tarafından korunmasını gösteriyordu.

Babası, onu bu mağaraya getirdi ama hiç burasını göstermedi. Babası biliyor olmalıydı? Türk büyüklerinin söylediği, hatta babasının, o çocukken uyumadan önce her gece söylediği dörtlük aklına geldi. Bu dörtlüğü, neredeyse her Türk biliyordu.

Kurtlar! Uluyacak,

Yerin altında olacak,

Koruyucu Baltalı kadın,

Başka boyut, zamana geçecek.

Bu sadece bir efsaneydi.

"Gerçekmiş!" Dedi şaşkın bir ifadeyle.

Sert bir şekilde sözlerine devam etti:

"Siz, bu kapının Türk topraklarında olduğunu bildiğiniz için bu toprakları işgal etmek istiyorsunuz. Tabi nerede olduğunu bilmiyorsunuz? Bilseniz bile rahatça istediğinizi yapamayacaksınız, bunu çok iyi biliyorsunuz. Sırf bu yüzden işgal, kan, ölüm. Ben buna bir dur! Diyeceğim."

Kafasını, parlayan ve bulanık duvara çevirdi. Artık onun ne olduğunu anlamıştı. Boyut, zaman geçişiydi ve kendiside bu kapının koruyucusuydu.

Baltalı KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin