Berçin pelerinini üstünden fırlattı. Siyah deri kıyafetiyle, nehirin karşısındaki karanlık yaratıklar nehirin üstünden zıpladığı anda, Berçin ve kurt adam nehirin diğer tarafından onlara doğru zıpladı. İkiside öyle vahşidi ki nehirin tam ortasında ve havada denk geldikleri anda yaratıkları parçaladılar. Parçalanan yaratıklar siyah bir duman gibi gökyüzüne uçuyorlardı. Berçin ve kurt adamın ayakları suya girdi. Berçin'in dizine gelen su, iri kurdun bacaklarını kaplıyordu. Suya girdikleri anda arka arkaya yaratıklar üstlerine zıplamaya başladılar ama tek tek hepsini yok ediyorlardı. Berçin havadan gelen yaratıkları parçalıyorken bir yandan nehire girmiş yaratıklarlada dövüşüyordu. Baltasını öyle bir sallıyordu ki nehirin suyu baltanın etkisinden oluşan rüzgardan dolayı baya hareketlendi. Su damlaları sanki baltayla bir bütündü ve Berçin'in çevresi etrafında bir su fırtınası varmış gibi görünüyordu. Berçin ile beraber çarpışan kurt adam Atilla, yaralı bir şekilde dövüşüyordu ama sanki yaralı değilmiş gibi vahşiydi. Havaya zıplıyor, nehirin içinde düşmanlarını ağzıyla parçalıyor ve pençelerini düşmana geçiriyordu. İkiside bitmek bilmeyen düşmana karşı nehirde durmadan çarpışıyordu. Devamlı gelen yaratıklar sanki hiç bitmeyecek gibi üstlerine çullanıyorlardı. Yaralı Atilla nehirin etkisiyle ve düşmanın çokluğuna daha fazla dayanamadı ve bir yaratığın ona vurması sonucu geriye doğru uçarak ağaca çarptı. O an nehirde tek başına kalan Berçin'e daha fazla kişi saldırmaya başladı. Geriye doğru uçan Atilla bu durumu görünce tekrar toparlandı ve hızla nehire doğru koştu. Nehirin üstünden karşı kıyıya doğru zıplarken, Berçin'e saldıran bir yaratığı ağzıyla ensesinden tutup havada öyle bir güçle fırlattı ki geriye doğru uçmasıyla bir çok yaratığa çarptı. Nehirin karşı tarafında, Berçin'in önünde çarpışan Atilla, daha fazlasını parçalama devam etti. Düşman daha fazla gelmeye başladı. Berçin ve Atilla'yı daha fazla sıkıştırmaya başladılar. Atilla dayanamayıp geri adım atarak tekrar nehire girdi. Yaratıklar kurdu nehirde tutmayı başardı, Berçin de daha fazla dayanamayıp geriye doğru düştü. Yaratıklar ikisinide nehirin içinde tuttular. Siyah bir toz bulutuna dönen ortam daha fazla karardı. Berçin ile Atilla hiç kımıldayamıyorlardı. Berçin elinden baltasını bırakmasada hareket edemiyordu.
Önlerinde bulunan kalabalık ordu birden bir yol açtı. Yarısı sağa, diğer yarısıda sola açıldı. Pelerinli, suratı kapalı, karanlık birşey ikisine doğru yürüyordu. O yürürken açılan yol arkasından kapanıyordu. Yaklaştı ve nehirin içinde ki Berçin ve Atilla'nın önünde durdu. Bir iki adım nehirin içine girdi. Korkunç bir ses tonu çıkararak:
"Demek buradasın küçük kurt" Dedi.
Kurt hırlıyordu. Liderleri Berçin'in obasına saldıran kişiydi. O an kim olduğunu bilmiyordu ama o kişi Erlik han idi. Berçin onu tanıyarak:
"Seninle yine karşılaştık. Cesaretin varsa sadece ikimiz çarpışalım." Dedi sert bir ses tonuyla.
Erlik han:
"Demek beni hatırladın. Uzun zamandır bu anı bekliyordum. Seni sonsuza kadar tutsak edeceğim. Tanrı, bana bu sefer engel olamayacak." Dedi gülerek.
Berçin:
"Tanrı sana bu kapıyı yasakladı, hiç bir zaman bulamayacaksın." Diyerek sert bir şekilde karşılık verdi.
Erlik han:
"Seni yerin en dibide hapsediceğim ve bu topraklarda ne varsa yakıp yıkıp o kapıyı bulacağım." Dedi sert bir şekilde ve gülmeye başladı.
Birden karanlık ordunun arkasından sesler gelmeye başladı. Bir topluluk geliyordu. En önde siyah bol pelerinli biri önündeki yaratıkları kılıcıyla kesiyor, arkasında Türk alpleri baltalar ve kılıçlarla saldırıyorlardı. Hızla ilerleyen alplerin karşısında duramayan yaratıklar tek tek yok oluyorlardı. Alplerin gelmesi ile Erlik han ile onları tutan yaratıkların dikkatinin dağılmasından faydalanan Berçin ve Atilla, yaratıkların elinden bir hamlede kurtuldu. Onları tutan yaratıklar geriye doğru uçtu ve çevresi açılan Berçin baltasını sola ve sağa çevirerek çevresindeki yaratıklara saldırırken, Atilla tekrar canlanarak çevresindekilere pençelerini geçirdi. Erlik han kılıcını çevresindeki yaratıklarla uğraşan Berçin'e saplamaya çalıştığı anda, Berçin baltasıyla çevresindeki yaratıkları geriye püskürtüp Erlik han'ın kılıcına vurdu. Erlik han ile Berçin geriye doğru birkaç adım attılar. Erlik han zayıflayan ordusundan dolayı Berçin'e bakarak:
"Yine görüşeceğiz" Dedi ve tekrar saldırmadan oradan ateşin içinde kayboldu.
Yaratıklar kaçışmaya başladılar. Berçin ve Atilla yakalayabildiğini avlıyor, diğer taraftan ise yardıma gelenler yaratıkları iyice dağıtıyorlardı. Sonunda etrafta hiçbir yaratık kalmadı ama Atilla insana dönüştü ve birden kendini nehire bıraktı. Atilla'nın yaralı vücudundaki kanlar nehirin berrak suyuyla temizleniyordu. Berçin nehirin içinde eğildi ve Atilla'yı tutarak:
"İyi olacaksın" Dedi üzgün bir şekilde.
Alpler, Atilla'nın yanına giderek onu nehirden çıkarıp çimenlerin üzerine yatırdılar. Yanlarına gelen ve yüzü görünmeyen kişi, kısık sesle bir şeyler söylemeye başladı. Mırıldanarak elindekini Atilla'nın yaralarına sürüyordu. Berçin onu anlamıyordu ama ona doğru bakıyordu. Kötü bir niyeti olmadığını anlamıştı. Çevrelerinde bulunan alpler ile Berçin, üzgün ve sessiz olanları izliyordu. Söyledikleriyle Atilla'nın yaralı vücudunu ve ruhunu iyileştiren bu kişi, Atilla'yı daha sağlıklı hale getiriyordu. Yaptıklarından dolayı, Berçin bu gizemli kişinin bir şaman olduğunu anlamıştı. Başka kim böyle yaralı bir insanı iyileştirebilirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/145271911-288-k143087.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baltalı Kadın
FantasiTanrı, Kainatı yarattığında bir kapı yarattı. Bu kapıyı koruması için Erlik han'a görev verdi ama Erlik han Tanrı'ya ihanet etti. Tanrı kızdı ve bu kapıyı koruması için başkalarını görevlendirdi. Kapıyı koruma sırası Berçin'e geldi. Berçin bu kapıyı...