Ay ışığı, mağaranın kapısından içeri giriyordu. Mağaranın, karanlık derinliklerine doğru ilerledi. Bu karanlık yeri aydınlatan, mağaranın içinde yanan ateşti. Bu mağaranın içinde yüksek yerinde bir kafes vardı. Kafesin içinde beş tane er baygın bir şekilde yatıyorlardı. Alplerden biri gözlerini yavaş yavaş açtı ve ateşe doğru baktı. Ateşe arkası dönük olduğu için ne olduğu belli değildi ama boyu kırk metreydi. Nasıl geldiğini pek bilmediğinden şaşkın şaşkın deve bakıyordu. Dev kafesin yanına gidiyordu. Alp gözleri kapadı ve baygın gibi yaptı. Dev, kafesin kapısını açtı İçlerinden bir alpi, büyük eliyle.avuçladı. Alp, birden gözlerini açtı ve devin üzerine atladı. Hızlıca aşağı indi. Dev, elindeki alpi hızlıca kafesin içine geri bıraktı, kafesin kapısını bile kapamadan kaçan alpi yakalamak için kovalamaya başladı. Kocaman elleriyle yakalamaya her kalkışında hep elinden kaçırdı. Alp çok hızlı koşuyordu ama devin iki adımı onun çok adımına denk geliyordu. Mağaranın kapısına çok yaklaşan eri, kocaman bir el sardı. Yakalandı, kaçmak için çırpınıyordu. Devin parmağını ısırmaya çalışsada, devin derisi çok kalın olduğundan hissetmiyordu. Kafese geri götürdü ve tekrardan baygın alpi eline aldı. Hemen kafesi kapadı.
Alp, ayağa kalktı ve bu sefer dikkatlice deve baktı. Ateşin ışığı sayesinde neye benzediğini görebiliyordu. Çok çirkindi ve kocaman suratı vardı. Burnu yoktu, ağzı kocaman ve kanlı, gözleri kırmızı, gölge vücudu vardı.
Devin sadece bir kafesi yoktu. Diğer kafeslerde başka alpler ve bir obalardan kaçırdığı koyunlar da vardı. Bu dev öyle karanlıktı ki gece dışarıda görünmez oluyordu. Ay ışığında görülüyordu. Eğer o gece ay görünmüyorsa o da görünmüyordu. Böyle bir yaratığı kimse farkedemiyordu. Gündüzleri dışarı çıkmıyor, sadece gecenin karanlığında avlanıyordu.
Birden devin olmadığı bir zaman erlerden bir tanesi gözlerini açtı ve çevreyi kolaçan etti. Kilitli kafesi açmak için çabaladı... "Tak!" diye bir ses geldi ve kilit açıldı. Bu kafes diğer kafesler gibi yüksekteydi. Atlamayı düşündü ama ölürdü. Çevresine baktı karşıya duvara doğru atlayabilirse kurtulabilirdi. Geriye doğru yürüdü ve koşarak karşı duvara atladı, tutunduğu anda sol eli kaydı ama toparladı. Yavaş yavaş ve dikkatli bir şekilde aşağı indi. Devin, ateş yakmak için taşıdığı ağaçların yanına gitti ve bir dal kopardı. Yanan ateşe doğru yürüdü, elindeki dalın ucunu ateşe tuttu. Mağaranın çıkışına doğru, elindeki yanan dalla yolunu götürerek, dikkatli bir şekilde koşarak gitti. Sonunda mağaradan çıktı. Gökyüzünde ay vardı. Mağaranın girişinde ağaçlar çok seyrek olduğu için ay çok rahat görünüyordu bu sayede ay ışığı mağaranın giriş kısmını aydınlatıyordu. Çevresine baktı, burası kocaman ağaçlardan oluşan bir ormandı.
"Ne tarafa gitmeliyim?" diye sordu kendi kendine.
Çok bitkin olan bu alp, uzun zamandır bu yerdeydi. Çok susamıştı ve açtı. Bu dev insanları ve koyunları kaçırıp yiyordu ama ona sıra gelmemişti. Şanslıydı, kurtulmuştu. Birden korkunç bir ses geldi. Bu ses ormanda dolaşan devin sesiydi Uzun zamandır devin yanında olduğu için sesini biliyordu. Ay'ın olduğu yere doğru koşmaya karar verdi ama ormanın derinliklerine gidince ağaçlardan dolayı ay ışığının çok azaldığından dolayı yolu zor görüyordu. Bir at sesi duydu ve sese doğru hareket etti. Karşısına koyu bir at çıktı. Atı ilk sevdi, sonra üstüne bir hamlede atladı. Ağzından bir "deh!" sesi çıkartarak ata ayağıyla dokundu.
Sonunda ormanlık alandan atın yardımıyla çıkmayı başardı. Uzun yıllar karanlıkta olan bu alp, güneşin tam yukarıda olduğu vakitlerde ormandan çıktığı anda gözleri kamaştı ve gözlerini kollarıyla kapadı. Yavaş yavaş gözlerini açınca yeşil bozkırları, ağaçları, üstüne bindiği atın kahverengi tüylerini ve kendi vücudunun zayıflamış olduğunu gördü. Ata sarıldı ve hızlı koşması için ayağıyla dokunurken "deh!" diye bağırdı. At bozkırlarda koştu, nehirlerin üstünden atladı.
...
![](https://img.wattpad.com/cover/145271911-288-k143087.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baltalı Kadın
FantasiTanrı, Kainatı yarattığında bir kapı yarattı. Bu kapıyı koruması için Erlik han'a görev verdi ama Erlik han Tanrı'ya ihanet etti. Tanrı kızdı ve bu kapıyı koruması için başkalarını görevlendirdi. Kapıyı koruma sırası Berçin'e geldi. Berçin bu kapıyı...