"hey siz nereye?"Bu bizim okulun güvenlikcisi namıdeğer gardiyanıydı.
"şimdi bittik."
"ben bitti demeden bitmez kızım."
Bir anda elimden tuttu ve koşmaya başladı bende ona eşlik ediyordum, gardiyan şefik abide bizim peşimizden koşuyordu..
"Tahir peşimizi bırakmaz bu adam bizim, bilmiyormusun deli bu deli!"
"Hayır En Deli Tahir!"
Bir ara sokaktan girmiştik sokağın köşesinde dar bir yer vardı ikimizde oraya sıkışmıştık aramızda mesafe yoktu..
Şefik abiyi görmüştüm etrafa bakıyordu bizi arıyordu içimden bildiğim tüm duaları okurken, eğer yakalanırsak neler olacak onları da düşünüyordum..Bir anda gelen o hapşırma hissiyle ağzımı açtığımda Tahir de bunu anlamış olacak ki ağzımı kapatıp iyice burnumun dibine girmişti..
Şefik abi bizi bulamayacağını anladığında arkasına bakmadan giderken tahire her ne kadar elini çek işareti yapsam da anlamıyordu tek çare kendi ellerimle onun ellerini çekmek oldu ağzımı kapattığı ellerini ellerimden çektikten sonra bir anda beni öpmüştü.. Bir kaç saniye sonra kendime gelip o aradan çıkıp;
"sen de iyi alıştın he öpmeye!"
Ben ondan uzaklaşmaya çalışırken o da benim üstüme üstüme geliyordu.
"sevgilim değilmisin? kim bilir belki karım olursun?"
"çüşş ohaaa bizim yaşımız kaç daha be! ben bu yaşta evlenmeyi düşünmüyorum hödükcüğüm beni bir 5 sene bekleyeceksin!"
"bak sen öyle mi hanımefendi?"
iyice bana yaklaşıyordu bende geri geri ilerliyordum.. duvara çarptığımı hissettiğimde içimi iyice bir heyecan sarmıştı..
iki eliyle beni hapsettiğinde öpmek için atak peşindeydi. Tam beni öpeceği sırada eliyle beni hapsettiği boşluktan çıkıp;
"öpmek istiyorsan önce yakala!"
koşmaya başlamıştım arkamdan gelen sesle kalbimin ritmi git gide artıyordu;
"yakalarsam fena olur ama"
"yakalada görelim deli Tahir"
Ben bir 60 metre fark attığımda arkama ona bakmak için döndüğümde yoktu. Bir an korktum 'nereye kayboldu bu diye?' ben sap gibi yolun ortasında duruyordum resmen arkamdan gelen arabayı görmemiştim.
Bir anda kendimi yerde buldum ne olduğunu hala anlamıyordum ama bana araba çarpadığı kesindi.
"iyi misin?"
sesin kime ait olduğunu anlamaya çalışırken bir anda dejavu yaşamıştım.
"b b b bora?"
"iyisin dimi bir yerine bişi olmadı?"
"ben iyiyim senin ne işin var burda?"
Bora beni büyük bir hıcımla arabanın önünden almıştı daha doğrusu itmişti, onunla birlikte yere düşmüştük..
"teşekkür ederim hayatımı kurtardın"
Biz bu diyalogları kurarken bizi izleyen tahir'den habersizdik.
Bora yerden kalkıp benim kalkmam için elini uzatmıştı bunu gören tahirde bir anda gelip, sert bir şekilde;"elini ver"
Elini uzatıp söylediği cümleden sonra bende mecbur kalmıştım eğer boranın elinden tutup kalksaydım ben biterdim kesin. Bana elini uzatan tahire elimi uzattıktan sonra beni büyük bir hırsla kaldırıp kendine çekmişti.. Benim kafamda tek soru vardı. 'bora bizim çıktığımızı biliyor mu?'