Aradan beş gün geçmişti. Kar ve soğuk olduğu gibi devam ediyordu. Ona rağmen terleyene kadar çalışıyorduk. İlk bir iki gün oldukça güzeldi. Güzelce çalışıyorduk ama sonrasında Jihoon ağır tempoya geçmişti. Vücudum çoktan yara bere içindeydi. Çocuk tam anlamıyla acımasızdı ve açık konuşacağım; Jimin'i özlemiştim. Şuan ise Jihoon'un verdiği minnacık molada dinleniyordum. O sırada Jungkook'u gördüm. Yoongi dediğim adam ona sabit birkaç hareket gösterdi, Jungkook ise taklit etti. Umduğumdan daha iyiydi. Gerçekten yetenekliydi. Zaten güçlüydü, kılıç onu daha da güçlü yapmıştı. Yoongi'de tarif edemediğim bir gülümseme vardı. Belki de gururluydu, bilmiyordum. Jihoon çağırdığında derin nefes aldım. Çalışmak istemiyordum. Zar zor ayağa kalktım ve dojo'ya girdim. O sırada boğazım düğümlenmiş gibi hissettim. Beş gündür ortalıklarda görünmeyen Jimin karşımdaydı. Bana bakmıyor ve yerde her zamanki sade samuray kıyafeti ile oturuyordu. Yanında oturan Prens Jin onun kulağına bir şey fısıldadı. Jimin suçlu bir ifadeyle başını eğdi ve duymadığım bir tonda bir şeyler fısılfadı. Jin'in kaşları çatıldı. Bana döndü ve gülümsedi.
-Otur lütfen.
Sessizce önlerine oturdum ve hafif bir baş eğdim. Jimin'in duygusuz bakışları yüzüme çıktı. Kızgın ve hayalkırıklığına uğramış olmalıydı. Yanımda oturan Jihoon'a baktım. Sakince oturuyordu. O sırada Jin'in sesini duydum.
-Adın?
-Taehyung.
-Peki... Taehyung, sen kimin öğrencisisin?
-Ji... Jihoon.
-Hm... Sence bu doğru mu?
-He?
-Ben teknik olarak senin öğretmenin olarak Jimin'i atadım.
-A-Ama--
-Sen konuşma Jihoon! Sana söz hakkı verdiğimi hatırlamıyorum.
-Ma-Majesteleri...Jimin'in özlediğim sesi neredeyse ağlatacaktı. Jin merakla bakışlarını küçük bedene çevirdi.
-Ji... Jihoon üstün mertebede biri ve yetenekli, Taehyung'a benden daha iyi bakabilir. Ayrıca--
-Saçmalama!
-He?
-Sonsuza kadar ona bağlı kalmak mı isterdin?
-Ben...
-Sana kurtuluş olacağım demiştim miniğim.Ne olduğunu anlamaya çalışırken Jin'in ağzından adımı duydum. Yavaşça bana döndü. Yutkundum.
-Jihoon'un eğitimi nasıl?
-O kadar kötü değil.
-O kadar da kötü değil kısmı ne? Kötü olan kısım?
-Şe-Şey... Fazla ağır bir eğitim aldığımı düşünüyorum.
-Jimin'in eğitimi nasıldı?
-Jimin ile eğitim görmedik.
-Açıklaması? Jimin?Jimin'e döndüm. Tuhaf bir yüzü vardı.
-Resmi izin gelmedi, ben de sadece test ettim.
-Test mi? Resmen iş yaptırdın! Kuralları öğretmek? Bahçe temizletmek? Shishi odoshi yaptırmak?
-Jihoon karışma!Jimin kaşlarını çatarak Jin'e baktı.
-Majesteleri! Bir saniye izin verin! Ben gerçekten onu sınıyordum! İlk gün duygusal kontrolünü test ettim. İkinci gün onun dayanıklılığını test ettim. Üçüncü gün ise pratik zekasını.
Ağzım şaşkınlıkla açılırken Jimin'e baktım. Aslında doğru olabilirdi, ben olsam ben de yapardım. Jihoon araya girdi.
-Saçmalama Jimin! Hiçbir zaman bunun için yeterince akıllı olmadın ki!
-Jihoon! Bir kez daha konuşursan idam ederim! Ciddiyim. Ve Jimin! Öğrencini bir daha ki sefere koru! Taehyung... Tek. Bir. Kez. Soracağım. Öğretmenin kim olacak?Jimin'e baktım. Bana aynı ifadesizlikle baksa da artık benden bir şey beklemediği kesindi. Onu özlemiştim biraz. Ve Jihoon'a baktım. Aslında ağır eğitim beni daha güçlü yapardı belki de. Uzunca düşündüm ve derin nefes alıp aklımdaki ismi döktüm dudaklarımdan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Dream of the Hopeless
Novela JuvenilBoyxBoy LGBTQ Gay Eşcinsel BTS VMin Kar yağdı ve Sakura çiçekleri döküldü. Zamanı beklerken esen rüzgarın sesi kulağımı dolduruyor ve sen, Park Jimin, hala aklımdasın...