Hikaye şu ana kadar nasıl gidiyor? Fikirlerinizi söyleyin lütfen^^. Oy vermeyi ve yorum yapmayı da unutmayın iyi okumalar :))
"HYUNG!"
"LUHAN!"
Luhan'ı gördüğüm anda koşarak gidip ona sıkıca sarıldım. Lanet olsun kardeşim bile benden uzundu.
"Hyung! Bıraksana, belimi kıracaksın!"
"Özlemişim! Ne yapayım?" dedim. Ayrılmadan önce kardeşimin yanağına ıslak bir öpücük kondurdum. "Gelmene gerek yok demiştim," dedi Luhan. "Ama geldim? Hem beni gördüğüne sevinmedin mi yoksa?" dedim. Luhan güldü. "Ver valizini," dedim. "Hyung sorun değil ben çekiyorum zaten."
"Çok konuşma" dedim. "Amerika ve Kore arası ne kadar uzak haberin var mı? Yorulmuşsundur" dedim ve o tek söz söyleyemeden valizini alıp çekmeye başladım.
"Jungkook ve Taehyung hâlâ birbirlerine açılamadılar mı?" diye sordu Luhan. "Hayır açılmadılar." dedim. Luhan kıkırdadı. "İkisi de gerizekalı," dedim. "İkisi de birbirlerine karşı hisleri olduklarını fark etmiyorar. Biri öbürüne korkudan açılamıyor." diyerek göz devirdim. "Benim yerime sen psikoloji okumalısın hyung." dedi Luhan. "Taehyung da psikoloji okuyor fakat tam bir salak" dedim. "Geçen gün banyodan çıktığıma onu merdivende uyurken buldum. Niye oradasın diye sorduğumda da dediki, 'düştüm ve uyuyakaldım'."
Luhan bir kahkaha patlattı ve o kahkaha atınca bir kaç kişi hayretle dönüp bize baktı. "Seni gördüklerinde çok sevinecekler." dedim.
"Yeni ev arkadaşınız var dedin, ayrıca senin iş arkadaşınmış." dedi Luhan. "Evet, Chanyeol." dedim. Luhan koluma girdi ve, "Yakışıklı mı?" diye sordu.
"YAH!"
"Hyung! Söylesene yakışıklı mı?" Sırıtarak kafamı yere eğdim, yanaklarım kızardı sanırım. "Evet."
"Uuu! Yoksa ona tutuldun mu?" diye dürttü beni Luhan. "Yah! Sadece yakışıklı!" dedim ve poposuna bir şaplak attım. "Yürü beni sinirlendirme."
"Beraber bir şeyler yiyelim," dedi Luhan. "Ne yiyelim?"
"Tavuk! Canım çok fena tavuk istiyor hyung! Bana tavuk al!"
"Tamam, tamam! Bir taksi bulalım, seni bildiğim en iyi tavukçuya götüreceğim."
"Kendi çalıştığın kafeye değil umarım?"
"Tabii ki hayır! Gangnam'a gidiyoruz!" dedim. "Yok artık! Sen oralara gider miydin?" dedi kardeşim. "Aa, tabii ki giderim! Sık sık olmasa da..." Luhan kıkırdadı. "Seni çok özlemişim hyung."
"Hyungun da seni çok özledi Luhan." Yanağına bir öpücük kondurdum.
***
"Ah! Bu tavuk gerçekten harika!" dedi Luhan kızarmış tavuğunu iştahla yerken. Bense benimkiyle oynuyordum. Luhan yemediğimi görünce, "Hyung? Yesene" dedi. "Yiyorum." diye yalan söyledin ve ağzıma minik bir parça attım. Luhan elindeki tavuğu bıraktı ve elimi tutmak için uzandı ama, "Hoşt! Elini sil öyle" dedim. Luhan göz devirdi ve bir ıslak mendil açıp elini sildi sonra da dudağını. Bir kuru mendille de elini ve dudağını kuruladı sonra da uzanıp elimi tuttu. "Hyung, neyin var." dedi. İç çektim ve çubukları bıraktım. "Hyung, anlatacak mısın? Neyin var söyle. Ben kardeşinim senin."
"Bilmiyorum..." dedim. "Aklım çok karışık. Galiba Chanyeol yüzünden" dedim. Luhan gülümsedi. "Hislerin var değil mi?"
"Emin olamıyorum."
"Demek ki var." dedi Luhan. "Hyung bu normal bir şey-"
"Evet ama ben olmasını istemiyorum." dedim. Luhan elimi sıktı. "Korkma" dedi. "Ama ya kırılırsam Luhan? Ya tam birine tutunmak isterken her şey kötüye giderse? Söyle bana nasıl korkmayayım?"
"Kendini neden bu kadar yalnız hissediyorsun ki?" dedi Luhan. "Ben varım, Jungkook ve Taehyung var, Junmyeon hyung var, Iseul var-"
"Iseul, Noboru'yla Japonya'ya gitti." dedim.
"Olsun, sonuç olarak yanında olan insanlar, güvenebileceğin insanlar var. Neden hiç birine içini dökmüyorsun ki?"
"Döktüm ya" dedim. "Ama zorladım. Ne zaman gerçekten zorlanmadan insanlarla konuşabileceksin, artık bir şeyleri atlatman gerek." dedi Luhan. O bir şeylerin ne olduğunu sormama gerek yoktu, anne ve babamın ölümünden bahsettiğini biliyordum. Ah şu portreye bakın, küçüğü oturmuş büyüğüne teselli veriyor. "Luhan, ben, ah bilmiyorum."
"Bak," dedi Luhan. "Chanyeol seni belki kırabilir evet, ama aşk acısı çeken bir çok insan bunu nasıl atlatıyor biliyor musun?"
"Nasıl?"
"Çevrelerindeki insanlar sayesinde," dedi Luhan. "Lütfen, artık biraz mutlu olmayı dene, insanlara güvenmeyi dene. İçine atma" dedi Luhan. "İstediğin herkesle konuşabilirsin biliyorsun."
Kardeşime gülümsedim ve elimi tutan elini sıkıca tutup öptüm. "Şimdi," dedi. "Bana biraz Chanyeol'den bahset!"
Gülümsedim. "O," dedim. "Çok yakışıklı. Uzun, kibar. Biliyor musun, bizim çocukkenki komşularımız var ya, işte onların oğlu olan Chanyeol'müş! Bu kadar yakışıklı olacağını tahmin etmezdim!"
"Ne?! Cidden mi?" dedi Luhan. "Dünya ne küçük." deyip bir tavuk aldı. "Başka?"
"Başka..." dedim. "Yemek yapabiliyor, bana bir kaç kez hediye aldı... Bilmiyorum Luhan beni baştan çıkarıyor." dedim. Chanyeol'ün Japon yakuzasıyla ters düştüğünü söyleyemezdim. "Tavuğunu bitir de gidelim. Taehyung ve Jungkook çoktan eve gelmiş seni bekliyorlardır." dedim.
"Tamam Hyung." dedi Luhan ve tavuğunu sesizce yemeye koyuldu. Bense tavuğumu yerken Chanyeol'ü düşünmeye başladım.
Sanırım gerçekten ondan hoşlanmaya başlıyordum, o kadar fazla tanımıyorken hemde. Hakkında bildiklerim çocukluktan kalmaydı fakat onların hâlâ geçerli olup olmadığını bilmiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's Okay It's Me (ChanBaek)
FanfictionOnu seviyordum. Bu kadar basitti. Seviyordum. Geceleri kabustan uyandığımda beni sarmalayıp yanımda olduğunu söylemesini seviyordum. Bana küçük hediyeler almasını seviyordum. Bana olan bakışlarını seviyordum. Aynı anda hem tehlikeli işler yapan hem...