5. Bölüm

995 110 57
                                    

Merhaba okuyucu, benim adım Spike. Evrenselleşmiş Uzay Gemileri Kurumu tarafından yaratılan bir akıllı bilgisayarım. Kendimden pek fazla bahsetmek istemiyorum, zaten ileride karşılaşacağız. O zamana kadar, olaylar arasındaki boşlukları doldurmak üzere, yazar tarafından görevlendirildim.

Steve Jefferson adındaki o geveze ama yine de sevdiğim astronota nazaran, yazar ile iyi bir ilişkimiz var. İnanabiliyor musun, geçenlerde işletim sistemim için yeni bir güncelleme bile hazırladı! Ne kadar da şirin!

Öhöm... Neyse. Şimdi, Steve Bohemian Rhapsody dinlerken ben de içinde bulunduğumuz matrak ruh halinden vazgeçip, işime koyuluyorum. Yoksa bu kitaptaki işimden kovulabilirim.

İlk konumuz; Zamancılar. Sana onlardan biraz bahsetmem gerekir diye düşünmedim, bunu düşünen yazardı.

Uzun zaman önce değil, uzun zaman sonrasıydı. İnsanların, Samanyolu Galaksisi'nden çıkıp yavaşça evrene yayılırken, artık Dünya'nın ne olduğunu unuttuğu zamandı. Aslında genel olarak tüm canlılar, Dünya'yı unutmuştu. İlk insanların yaşadıkları Güneş Sistemi'nin dengesi bozulmuş, Güneş'in iyice büyümesi ile diğer 9 gezegenin (o zamanlar Plüton gezegen olarak kabul edilmişti. Yaşasın Plüton!) kaçınılmaz ölümü yaklaşmıştı.

Eski insanlar, 20. yüzyıldan beri zaman kavramı hakkında çeşitli teoriler üretmişlerdi. Zamanın yasaları, kuralları, bükülebilirliği ve en önemlisi; seyahati hakkında çeşitli fikirler ortaya atmışlardı. Bunun sonucunda, bir zaman makinesi yapmak gibi büyük bir istek meydana gelmişti.

Yaklaşık 367 yıllık bir çalışma sonrasında, ellerinde hala hiçbir şey yoktu. Artık enerjilerini, o zamanlar iyi durumda olan Güneş'in kendisinden sağlayabiliyorlardı ya da Mars'taki insan nüfusunun 14 milyonu geçmesi nedeniyle sevinebiliyorlardı. Ama bunlara rağmen hala zaman makinesi bulunamayınca, pes ettiler.

"Uzun zaman sonra" dediğim zamanlara geldiğimizde ise, eski insanların zaman makinesi ile ilgili çalışma notları, artık sadece bakımsız sanal kütüphanelerin yıpranmış dijital kitaplarında yazıyordu. Böylesine bir makine yapma fikri yeniden moda haline geldiği sırada, insanlığın Büyük Macellan Galaksisi'nde olan kısmı bunu ciddiye aldı.

Uzun çalışmalar sonucunda, ortada güzel bir şeyler vardı. Ancak bir şey eksikti; makinenin bir güce ihtiyacı vardı. Böyle bir açığı ancak bir yıldızın kalbi karşılayabilirdi. Bu da o yıldızın ölmesi demekti.

Yakınlardaki yıldızlara dokunulamazdı çünkü onlardan enerji sağlayan insan medeniyetleri çoktu. Ha, bir de birkaç yüz bin tane uzaylı türü tabii ki... Bu yüzden Büyük Macellan Galaksisi'ndeki insanlar, atalarının bir zamanlar kullandığı ancak artık kimselerin ziyaret etmediği yıldızı; Güneş'i patlatarak onun kalbini aldı. Böylece makine tamamladı.

Evrensel İnsanlık Konseyi'ni oluşturan beş ana yönetici tarafından Büyük Macellan Galaksisi, hainlik suçu ile konseyden çıkarıldı. Artık tek başlarınaydılar.

Okuyucu, zaman kavramı oldukça basit gibi gelse de evrenin en karışık kavramıdır. Zaman, en büyük hazinedir. Eğer böyle bir gücü kontrol edebilirsen ne güzel, ama edemezsen... İşte o zaman her şey senin aleyhine işler.

Büyük Macellan Galaksisi'nde işler çığırından çıkmıştı. Önceden yapılan küçük yolculuklar, şimdi yerini daha büyüklerine bırakmıştı. Geçmişe gidiyorlar, bir şeyleri değiştiriyorlar ve zaman akışı ile oynuyorlardı. Bu, kontrolsüz bir güçtü.

Evrensel İnsanlık Konseyi bunun farkına vardı. İnsanlığın, uzaydaki farklı bölgelerini temsil eden beş yöneticisi de güçlerini birleştirme kararı aldı ve kısa zaman içinde, kendi zaman makinelerini icat ettiler.

Güçlerini birleştiren konsey, Büyük Macellan Galaksisi'ne engel oldu ve laboratuarlarında bulunan değerli bilim eşyalarını da Galaksinin En Büyük Çöplüğü'ne attı.

Bir daha böyle bir şeyin meydana gelmemesi için, bu beş yönetici de "Zamancılar" adı altında bir araya geldi. Aynı zamanda konseydeki görevlerini de devam ettirdi. Ancak daha kendileri zaman makinesini yeni bulmuşken, bu üstün teknolojiye çok daha önceden erişen ırklara yetişemezken, konseydeki görevleri ile uğraşamaz oldular. Bu yüzden insanlar isyan etti ve yöneticiler, konseyden çekildiler. Hepsinin yerine yeni insanlar getirildi.

Bu sayede bu beş yönetici, kendi kod adlarını dahi alarak işlerini Zamancılar'a ayırdı. Kendilerinden sonra konseye gelen yeni yöneticiler ise bu sorumluluğu idare edemedi. Yoğun baskı ve şiddetin ardından, konsey kalıcı olarak kapandı.

Konsey olmadan insanlar, başında çobanı olmayan bir grup koyundan farksızdı. Savaşlar oldu, siyasi başarısızlıklara uğradılar. İnsanlık, git gide eriyordu.

Bu yenilgi serileri devam ediyordu. Bir zamanlar onlarca farklı galakside koloni kuran insan ırkı, artık kendi yuvasına, Samanyolu Galaksisi'ne kapanmıştı. Bunu gören Zamancılar ise hareketsiz kalmak istemedi. Çok riskli bir karar aldılar. Bu karar sonucunda, zamanda geriye gittiler. Hem de çok geriye...

Daha Samanyolu Galaksisi'nin yarısına erişemeyen insanları toplayıp, yeni bir koloni oluşturdular. Yeni bir medeniyet ve yeni bir hükümet...

Zaman makinesi ile gereğinden fazla uğraşıp her şeyinden anlayacak durumda olduklarında ise sık sık geleceğe gidip, olacakları görüp, ona göre siyasi ve askeri kararlar aldılar. Gezegen kısa süre içerisinde elit bir düzeye geldi.

Yaklaşık on yıl sonra, halka hiçbir şey demeden aniden geleceğe gittiler. Gitmeden önce bıraktıkları izlerle halk, onların bir gün geri geleceğini biliyordu. Nesiller boyunca onları beklediler... Tabii bu süre, Zamancılar için birkaç dakikaydı.

Geleceğe gittiklerinde, kurdukları o mütevazı gezegenin binlerce galaksiye hükmeden bir merkez haline geldiğini gördüler. Zamancılar'a tekrardan kavuşan halk, onları sevgiyle ve özlemle selamladıktan sonra, bekledikleri gibi başlarına geçirdi.

Büyük Macellan Galaksisi'ne ne mi oldu? Okuyucu, sanırım bu başka bir bölümün konusu... Şimdilik, seni Steve ile baş başa bırakıyorum. Umarım onu dinlerken kulakların patlamaz. Çünkü eğer benim bir kulağım olsaydı, kesinlikle patlardı.

Evini Arayan AstronotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin