Kızlar, çok yorgun oldukları için Kore'de ki ilk günlerini evde pinekleyerek geçirdiler. Hala hafta sonu olduğu için ben de onlarla kaldım. Film izleyip, konuşarak biraz özlem giderdik. Tabii konu aşk işlerine açıldı.
D: Kızlar size bir şey demem lazım.
Fahriye: De kuzum.
D: Şimdi iki üç hafta önce çocuklarla deste oyun oynamıştık. Herkes bir karta sırrını ya da en çok istediği şeyi yazması gerekiyordu. Sonra bu kartları ortaya koyup karıştırdık. Neyse, sonra sıra en son karta geldi. Kart açıldı ve içinde 'Defen seni seviyorum ve sana aşığım.' yazıyordu.
Kızlar: NEEEE?!?!
D: Eeevet doğru duydunuz EXO'dan biri bana aşık. Sorun şu ki kim bilmiyorum.
Deniz: Öncelikle bize bunu neden bu kadar geç söyledin.
D: Gelmenizi ve yüz yüze konuşmak istedim.
Gözde: Peki kim olduğunu hala bilmiyor musun?
D: Hayır bilmiyorum ama tahminim var.
Rümeysa: Peki kim bu tahmininde ki kişi.
D: Minseok.
Kızlar: Yok artık.
D: Cidden bak hatta yarın ders var Bay Kim'den izin alırsam sizde gelin ve göz ucuyla bakın ortama. Beni izlediğini anlamak zor değil.
Gözde: Tamam o zaman. Sen Bay Kim'den izin al gelelim bizde.
D: Tamam. Hemen arıyorum o zaman.Hepsi birden kafa salladı. Ben de telefonu aldım ve Bay Kim'i aradım. Üçüncü çalışta açtı.
D: Alo Bay Kim.
Bay Kim: Aah merhaba Defne. Bir sorun mu vardı?
D: Aslında Bay Kim Türkiye'den arkadaşlarım geldi de. Yarın ki derse onlarda gelse sıkıntı olur mu? Onlarda çok iyi İngilizce biliyor. Hatta çocuklar üzerinde baya etkileri olur. Çünkü benim dışımda yabancı insanlarla konuşmaları çok faydalı olur.
Bay Kim: Peki tamam gelsinler ama önce sabah benim ofisime gelin.
D: Tabii Bay Kim.
Bay Kim: Ne kadar süre gelicekler peki?
D: Yaklaşık bir ay.
Bay Kim: Peki o zaman. Yarın sizi ofisimde bekliyorum.
D: Tamamdır Bay Kim. İyi günler
Bay Kim: İyi günler Defne.Konuşma bittiğinde çok mutlu olmuştum. Hemen kızlara dönüp.
D: Oldu bu iş.
Dedim onlarda çığlık atarak bana sarılıyorlardı. EXO'nun dersine girecekleri için baya mutlu olmuşlardı.
Ben hala kızların Türkiye'den ne getirdiklerini bilmiyordum. Kızlara sönerek,
D: Yaaa ben hala ne gerdiklerinize bakmadım. Hadi getirinde bakıyım. Sonra dolaba yerleştiririz.
Deniz: Hadi Duygu bit koşu getir.
Duygu: Üfffff tamam beeeeee.Duygu valizi zor bela taşır ve oturma odasına kadar getirir.
Duygu: Abla yaaaa ne koydunuz bunun içine bu kadar.
Deniz: Görcen işte ne koyduğumuzu.Valizi açarım ve içinde bir tek ben olmadığımı fark ederim. Her şey vardır. Kurutulmuş dolmamalı biber, dolmalık patlıcan, asma yaprakları, nohut, fasulye, bulgur, irmik. Her şey vardır ama valizin en altında böyle en derinin de bir şişe fark ettim. Rakı hem de 3 şişe bir de 100 lük. Kızlara dönerek,
D:RAKIIII. AYYYYY İNAMIYORUUUMM
Fahriye: Mutlu olacağını biliyordum seni ayyaş.Dedi ve sarıldı. Resmen göbek atıyordum. Ben Türkiye'den Kore'ye gelirken iki şişe almıştım ama bunlarda gelince daha mutlu oldum.
D: Artık çocuklara bir meze sofrası hazırlarız kızlar.
Deniz: Tabii canıııım. Sonra sarhoş sarhoş rezil olalım.
D: Yok be onlar daha fazla içer. Bizden kat ve kat daha fazla sarhoş olurlar siz merak etmeyin.Dedim ve bir kahkaha patlattım o kadarki yine hıçkırık tutmuştu.
Kızlarla gelen ürünleri dolaplara yerleştirip. O günü kapattık.
Ertesi gün
Kalktığımda kızlar hala uyuyordu. Herbirinin yanına gidip dürtükledim ama işe yaramadı. Hala uyuyorlardı. Ben de ses sistemini telefonuma bağlayıp Growl'u açtım ve en yüksek sese getirdim. Şarkıyı başlatmamla korkarak uyandılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Exo'da Bir Öğretmen
FanfictionDefne adına Bir Türk kızının Exo'ya İngilizce öğretmesi ve yaşanan bazı olaylar. (ama sadece bu dille sınırlı kalmıyor Japonca ve Türkçe de öğretiyor.) Kitap kapağı #secrettkeyy33 tarafından yapıldı @secrettkeyy33