Yaşananlardan sonra uyuya kaldım ve uyandığımda yanımda aldığım koku ile daha mutlu olmuştum. Gözümü açtım ve Xiumin'in beni izlediğini gördüm. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı ve o muhteşem gözleri gülümseme ile harika bir manzara oluşturuyordu bana. O bana o şekilde bakınca ben de ona baktım tutkuyla ve aşkla.
(Korece)
D: Sen ne zamandan beri bakıyorsun bana acabaaa?
Xiumin: Kim ben mi?
D: Perdem olamayacağına göre tabii sen.
Xiumin: Bilmem saate bakmadım uyandığımdan beri bakıyorum.Utanırım. Ve başımı biraz öne eğdim.
Xiumin: Bebeğim bir sorun mu var? Ne oldu?
Çenemden tutar ve kafamı kaldırdı.
Xiumin: Kıp kırmızı olmuşsun. Ateşin mi var yoksa?
D: Yok hayır. Sadece....
Xiumin: Sadece ne?
D: Sadecerazutandım.Çok hızlı ve sessiz söylemiştim. Ama o anlamıştı. Bir kahkaha atarak,
Xiumin: Utandın mı sen? Ben sana kıyamam.
Dedi ve beni kendisine daha çok çekerek kafamı onun gülüsüne yaklaştırdı. Ben de sanki yanımda ki kocaman bir peluş ayıymış gibi sarıldım.
Bir süre böyle kaldık. Saate bakmak için kımıldandım. Saat tamı tamına 14:30'du.
D: Ne kadar çok uyumuşuz.
Xiumin: Saat kaç ki?
D: 14:30 olmuş.
Xiumin: Gerçekten çok uyumuşuz.
D: Bizimkiler uyandım mı acaba?
Xiumin: Bilmem.
D: Gidip bakalım bence.
Xiumin: Bu halde mi?Yorganı kaldırdım ve hala üstümde birşey olmadığını gördüm. Yani çıplaktım. Utanarak pikeyi çektim ve ayağa kalktım. Pikeyi göğüsümde ve kalçamda topladım. Bir elim göğüsümde ki pikeyi tutuyordu diğer elim kalçadakini. Sırtım tamamen açıktı. Ama sorun yoktu uzun saçlarımda sırtımı kapatıyordu. Aslında Xiumin için oldukça hoş bir manzara vardı. Ki bence o da bu manzaradan gayet memnundu. Ayağımla kıyafetlerimi itekledim ve kapıyı kaptım. Yaniii en azından ben öğle sanıyordum. Üstümdeki pikeden ellerimi çekmemle pike yerle birleşmişti.
Xiumin'in ağızından.
Onu, pike ile savaş halinde görmek beni güldürmüştü. Tabii sırtının beline kadar açık olması beni heyecanlandırmıştı. O yumuşak İpek gibi saçlarının da belini kapatması... Beni daha çok heyecanlandırmıştı. Banyoya gidip kapıyı çekti ama kapı aralık kalmıştı ve ben içerdeki aynadan yansımasını görüyordum. Ellerini pikeden çekmesiyle pike aşağı düştü. Pike aşağı düşerken o gözlerini kapatıp derin bir nefes almıştı. Köprücük kemikleri daha da belirginleşmişti. O anı yavaş çekimde izlemiştim sanki. Pikenin yerle buluşmasıyla vücuduna bıraktığım izleri gördüm. Kimisi hala kızarıktı, kimisi mor ve kan toplamıştı. Anlaşılan o da izlere bakıyordu. Ayağa kalktım. Önce boxerımı giydim ve sonra lavabonun kapısını yavaşça açıp içeri girdim.
Xiumin: Kötü davranmışım. İzler çok kötü görünüyor. Özür dilerim.
D: Sorun değil.O da benim vücuduma baktı. Bakmasıyla ben de aynaya dönüp kendi vücuduma baktım. Onda olan izlerden bende de vardı. Ama sanki benimkiler daha azdı. Defne bana döndü,
D: Asıl ben özür dilerim.
Xiumin: Sorun değil. Hadi giyin ben de diğer oda da giyiniyim.Kafasını salladı. Odadan çıkıp kapıyı kapattım. Ve üstümü giydim.
Defne'nin ağızından.
Gözlerimi aynada kendime diktim ve izlere baktım. Bu izler bana artık bir kadın olduğumu anımsattı. Her birinde ayrı bir anı vardı. Hisleri çok farklıydı bu anıların. Herbiri taze ve güzel. Kapının açılmasıyla irkildim. Aynadan Xiumin'in geldiğini gördüm. Bana bakarak "özür dilerim" dedi. Aslında yanlış, benim ona özür dilemem gerekirdi. Onun o muhteşem beyaz tenindeki morluklar ve kızarıklıklar... Yüzümü ona döndüm ve " Asıl ben özür deilerim." dedim. O da gülümseyerek "sorun değil." dedi ve yavaşça lavabodan çıktıktı. Üstümü giymeye başladım. Üstümü giyindikten sonra lavabodan çıkıtım ve Xiumin'i çarşafları çıkarırken gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Exo'da Bir Öğretmen
FanfictionDefne adına Bir Türk kızının Exo'ya İngilizce öğretmesi ve yaşanan bazı olaylar. (ama sadece bu dille sınırlı kalmıyor Japonca ve Türkçe de öğretiyor.) Kitap kapağı #secrettkeyy33 tarafından yapıldı @secrettkeyy33