Duyduklarım karşısında hala şoktaydım. Kızlara şakınca bakıyordum.
Rümeysa: Benim aklıma bir fikir geldi.
Deniz: Söyle bakalım kuzum.
Rümeysa: Şimdi cuma günü bunlar bize gelicek ya birde içecekler ya. Defne sen de çok çabuk sarhoş oluyorlar demiştin. İşte onların bardaklarını hiç boş bırakmasak, sürekli içki ile dolu olsa ve sarhoş olsalar. Biz de içip sarhoş taklidi yapsak. Onların ağızından bir kaç şey alsak şaka ile karışık.
Fahriye: Hayatımda bu kadar mantıklı bir konuşma yapmamıştım.
D: Bir tanesin kız gel buraya sarılıcam.Dedim ve kocaman bir sarıldım. Gerçekten çok mantıklı bir plandı ve ben çok heyecanlıydım. Gerçi ne zaman gizli bir plan yapasak aşırı heyecanlanırdım.
Cuma günü
Bu dört gün çok hızlı geçmişti. Kızlarla derslere gidip geldik. Eğleniyorduk, konuşuyorduk, birbirimizi tanıyorduk çocuklarla. Gerçi onlar daha çok biz tanıyordu.
Şimdi ise, ahhh tanrım heyecandan gebericem galiba. Akşam gözüme tek damla uyku bile girmemişti. Nasıl olucak? Ne söyleyecekler? Kartı kim yazdı? Kafamda ki bu sorularla kudurmak üzereydim. Kalktım ve kahvaltı hazırladım kızları da zor bela uyandırdıktan sonra kahvaltı yaptık. Kahvaltıda bir menü çıkarmaya karartar verdik.
D: Şimdi. Dolma yapalım. Sarma, Mantı onlar kesin zaten dün yaptık.
Deniz: Paçanga böreği de yapalım.
D: Tamam. Başka mezeler var.
Fahriye: Sen de yoğurt var mı kuzum.
D: Var hatta el yapımı.
Gözde: Vay, vay hamarata bak sen.
D: Tabii kızım yoğurtsuz yaşayamam. Bir de tatlı yapalım.
Rümeysa: Ayyyyyyy baklava ne güzel gider.
D: Tamam bir de baklava yapalım. Artık Duygu'dan yardım alırız.
Duygu: Yaaa zaten en zorunu bana verin.
Deniz: Sana vermeyip ne yapıcaz kız, o kadar gastronomi okuyon.
D: Hem ben sana yardım ederim kuzum.
Duygu: Defne abla sen olmasan beni canlı canlı yerler valla.Hepimiz güldük. Önce evi toplamaya başladık. Yerleri süpür, sil, toz al. Temizlik yarım saatte bitmişti. Sonra hemen yemeğe geçtik. Fahriye dolmaları almıştı. Deniz ve Gözde böreğe giriştiler, Rümeysa mezeleri halletti. Ben ve Duygu da baklavayı yapmaya başladık herbiri harıl harıl çalışıyoru.
İşimiz bitince önce baklavayı fırına verdik. Bu sırada dolmalar pişiyordu. Börek ise baklavadan sonra ki sıraya geçmişti.D: Kızlar rakı bardaklarını şimdiden dolaba kopyaladım soğusunlar. Ben hallederim.
Dedim ve moladan kalktım.Dolabı açtım ve sadece 9 tane rakı bardağı ve ince su bardağı vardı. Kızlar ve benim içinde ince bel çay bardağı koydum dolaba.
Yaklaşık beş dakik sonra alarm çaldı ve baklavalar pişmişti. Zaman kaybetmeden böreği fırına koydum. Zamanı tekrar ayarlayıp oturma odasına geçtim.
D: Şimdi kızlar, baklava pişti. Sarma dün pişmişti, börek ve dolma pişiyor. Mezeler hazır.
Bi mantı kaldı pişmeyen. Onu da koyup geliyim hemen.
Fahriye: Tamam kuzum. Ama sen galiba yine heyecan yaptın.
D: Çok mu belli?
Gözde: Her yerinden heyecan akıyor.
D: offfffff harbi çok heyecan yaptım.Saçımda bulunan oyayı çıkarttım ve tekrar taktım. Bu oya benim için ve kızlar için çok önemliydi. Çünkü hepimizde birer tana, farklık renklerde vardı. Benimki mavi idi oyası ise tatlı toz pembe ve kırmızıydı. Fahriye'nin ki beyazdı ve onun oyası gri idi. Rümeysa'nın kinde mor üzerine siyah oyası vardı. Duygunun ki siyahtı oyasıda siyahtı. Gözde'nin ki ise mordu ve sarı altın arası bi oyası vardı. Deniz'in ki ise siyah üstüne beyaz oyalıydı. Şu han hepimiz onları takıyorduk. Kızlara dönerek,
D: Akşam da oyaları takalım. Çok güzel duruyor kafamızda.
Deniz: Olur aslında bandana gibi yaparız güzel olur.
Gözde: Aynen öyle yapalım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Exo'da Bir Öğretmen
Fiksi PenggemarDefne adına Bir Türk kızının Exo'ya İngilizce öğretmesi ve yaşanan bazı olaylar. (ama sadece bu dille sınırlı kalmıyor Japonca ve Türkçe de öğretiyor.) Kitap kapağı #secrettkeyy33 tarafından yapıldı @secrettkeyy33