Metro durağına hızla koşaradımla ilerlemeye başladım. Durağa vardığımda metro gelmişti. Bir dakika geciksem geç kalıyormuşum resmen.
Sağ tarafta camlı olan yere oturdum. Manzaram güzel olacaktı. Çünkü metro köprüden gelecekti.
Hava güneşin batmasıyla beraber hafif pembeleşmişti. Köprünün üstündeki o manzara insana hayatın devam ettiğini ve daha önünde çok fazla şey yaşanacağını hatırlatıyoruz. Güzel bir yaşam enerjisi veriyordu.
Bir kaç dakika sonra metro durağa varmıştı ve dışarı çıkıp hemen durağın yanında bulunan otobüs durağına geçtim. Otobüs kısa bir süre sonra gelmişti. Oturacak yer olmadığı için ayakta yolculuk ediyordum. O sırada saate baktım 19.28 idi yani ucu ucuna yeyişicektim gerçekten.
Otabüsten indikten sonra elimde telefonla fellik fellik restoranı aramaya başladım. Yaklaşık bir 10 dakika sonra restoranı bulmuştum. Saat te zaten 20.09 olmuştu. Az bir gecikme payıyla varmışım restorana.
İçeri gidim ve dükan sahibi " Hoş geldiniz. " diye seslendi. Dükkan boştu iki üç kişi dışında başka insan görülmüyordu. Hwasa ve Solar duvar kenarını bir yanı olan ocakı yere oturmuş kore tarzı barbekü yapıyorlardı. Hwasa ve Solar bana el sallarken bende onların masasına doğru yürümeye başladım.
Hwasa: Defne gel gel. Hoş geldin.
D: Hoş bulduk.
Solar: Hoş geldin Defne.
Hwasa: Bir azadan Whee-in ve Monbyul da gelicek.
D: Ben de tam aklımdan keşke onlarda olsa daha güzel ve eğlenceli bir akşam olurdu diyordum.
Solar: Başta gelmek istemediler ama sonra onlarda güzel olacağını söyleyip karar değiştirdiler.
D: Ne güzel işte daha güzel olur.
Etler ateşte cızırdarken kapı sesi duyuldu. Kızlarla kafalarımı aynı anda aynı yöne çevirdik. Whee-in ve Monbyul yüksek bi enerjiyle içeri girdi. Bomboş olan restoranda birden seler yükselmeye başladı, kahkahalar arttı. Hepimiz güzel vakit geçirerek eğlenmeye başladık.
Hwasa: Defne bu gün sana noldu? Telefonu açtığında moralin bozuk gibiydi.
D: Minsok' la yaşadığım olayı az çok biliyorsunuzdur zaten. Bu gün dersteyken eli sürekli telefonundaydı ve yüksek sesle bir şeylere bakıyordu. Bende hem diğerlerinin odağını bozduğu için hemde dersi sabote ettiği için eğer dersle ilgilenmeyecekse çıkmasını istedim. O da bu lafı dememin saniyesinde hızlıca ve gürültülü bir biçimde eşyalarını toplayı dışarı çıktı. Sonrasında açıkçası gittiği için üzüldüm ama böyle olması daha iyi olmuştu.
Hwasa: Anladım. Morelinin bozulması gayet normal.
D: Sadece o da değil. Senle konuşmayı bitirdiğim sırda marketten alışveriş yapmıştım eve geçiyordum. O sırada evimin girişinde bilin bakalım kim var. Minsok! Özür dilemek için kapımda beklemiş. Eve girerken onu görmezden geldim ama bileyimden yine sıkıca tuttu bende elini itekleyerek hızlıca kapıyı açık. Kapıyı yüzüne çarptım. Sonrasında yaptığıma tekrar üzüldüm ama sinirli olmayı hak ettiğimi düşünüyorum.
Solar: Bu konuda seni destekliyorum. Hangi yüzle gelip kapına kadar özür dileye biliyor ki. Gerçekten bazen hiç anlamıyorum.
Biz gülüp eğlenip konuşurken kapının zil sesi tekrar duyuldu. İçeri sarhoş bir şekilde Kai girdi. Burda olduğumu nasıl öğrenmişti bilmiyorum ama yanında Suho ve Beak vardı.
Monbyul: Kızlar çok üzgünüm ama Kai sürekli mesaj atıp nerde olduğumuzu soruyordu. Yerimizi söylemek zorunda kaldım çok özür dilerim.
Solar: Sen o yüzden karar değiştirdin şimdi anladım.
Whee-in: Ben tamamen eğlenmek için geldim.
D: Benim için gelmelerinde bi sıkıntı yoktu ama Kai neden bu kadar çok içti bi fikriniz var mı?
Kai: DEEFFNEEE ÇAĞBUK BUĞRUYA GEL. KONUŞÇAM..
Kai konuşanıyıcak kadar içmişti ayakta bile zor duruyordu.
Beak: Kızlar artık siz ilgilenirsiniz bizim sorunumuz değil.
Diyip Kai'yi bizim üstümüze salmışlardı. Oracıkta öylece kalakaldık.
Kai: Defnne saçlrn çık güzel kokyu şampuan ne?
Demişti dibime kadar girerek.
D: Kızlar benim gitmem gerekiyor galiba ayakta duracak hali yok.
Kai: HAAYYRR. Daha yeni gldm. Hiç bi yre gitmem.
D: Kai burda durmazsın çok ses yapıyorsun seni evine bıkmam lazım.
Kai:HYR. Evime hiç gitmem. Sennin evinde uyicam.
D: Tamam benim evime gidelim ama burda kalamayız olur mu?
Kai: Olr.
Kai' nin kolunu sırtıma alarak ayağa kalktım o da benle birlikte kalktı. Kızlarla vedalaşıp özür diledim. Dışarı çıktım ve bi taksi çağırdım. Taksi gelince arka koltuğa Kai'yi yatırdım ve ben şöförün yanına geçip evi tarif ettim.
Eve kardığımızda şöföre parayı ödeyip yarı uyuyan Kai'yi taksiden indirmek için kolunu tekrar sırtladım ve evin giriş kapsına kadar merdivenlerden sürükledim. Anahtarı bularak kapıyı açtım ve Kai' yi koltuğa bıraktım. Çok yorulmuştum ve susamıştım. Kendime gelmek için mutfağa kadar gidip su aldım ve doya doya içtim. Sonrasında üstümü değiştirmek için yukarı çıktım. Yatağımın yanındaki komisinin ışığını açıp pijamalarımın yanına geçtim. Kai hala bıraktığım yerde olduğu için kapı açık bir şekilde üstümü çıkarttım. Üstümü değiştirirken birinin beni izlediğini hissettim. Arkamı döndüğümde Kai'nin kapıdan beni izlediğini gördüm.
Yarı çıplaktım ve o yavaşça bana doğru geliyordu elimdeki pijamanın tişörtüyle bedenimi kapatmaya çalıştım ama pek işe yaramadı. Geriye gitmekten sırtım duvara yaslanmıştı. Kai ile aramda burun mesafesi vardı. Parmakları hafifçe yanaklarımı okşuyordu. Ve o konuşmaya başladı.
Kai: Şirkete ilk geldiğinden beri senden çok etkileniyorum ve çok hoşlanıyorum. Sen her ağladığında yüreğim parçalanıyor. Sanki göğüsümden bir şeyler sökülüyormuş gibi hissediyorum. Canımı çok acıtıyor. Sadece senin olmak istiyorum.
Diyerek bir anda bayıldı ve üzerime yaslandı. Ağırlıkta ezilmemek için hemen yan tarafta bulunan yatağa kadar taşıdım ve yatırdım. Gözleri yarı açık yarı kapalıydı ama bilimci komple gitmiş gibi duruyordu. Birden horlama sesleri gelmeye başladı ve bedenini sağa doğru atıp kıvrıldı. Kendinde olduğunu anlayınca büyük bi rahatlama geldi. Bedenini biraz daha yastığa doğru çekmek istedim çünkü ayakları yatağın dışında kalmıştı. Tam çekmek için eğilmiştim ki Kai beni tutup yatağa çekti ve sıkıca sarıldı. O anda yapabiliceğim hiç bir şey yoktu. Kalbim çok hızlı atıyordu. Kai'den hoşlanmaya başlamıştım evet ama Xumin'i hala çok seviyordum ne kadar kızgın olursam olayım. Günün yorgunluyla lambanın loş ışığında Kai'nin kollarında uyuya kaldım.
——————————————
Herkese merhaba tekrardan 3 yıla yakın bir süre oldu yeni bölüm armayalı.
Boşken bir bölüm yazıp atmak istedim umarım beğenirsiniz.
Hikayenin akışını bu noktada değiştirmek istiyorum. Sizce Defne Kai'yi mi seçmeli yoksa Xumini'mi?
Kararınız hikayeyi belirlesin bakalım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Exo'da Bir Öğretmen
FanfikceDefne adına Bir Türk kızının Exo'ya İngilizce öğretmesi ve yaşanan bazı olaylar. (ama sadece bu dille sınırlı kalmıyor Japonca ve Türkçe de öğretiyor.) Kitap kapağı #secrettkeyy33 tarafından yapıldı @secrettkeyy33