Yoongi koştu, koştu ve koştu. Bu sefer yürümek yerine koştu. Güzel sevgilisine ulaşmak için koştu, onu yeniden öpmek için koştu. Hoseok, Taehyung'un yaptıkları, gururu, hiçbir şey umurunda değildi artık. Tek istediği Taehyung'u canlı bulmaktı. Fakat bir sorun vardı. Nereye koştuğunu bilmiyordu Yoongi. Bir an nefes almak için durdu ve o sırada nerede olabileceğini düşündü sevgilisinin. Kendi evinde olabilir miydi? Sanmıyordu Yoongi. Evet Taehyung bazen yüzsüz, pislik bir şey olabiliyordu ama demişti ya telefonda Yoongiye tek amacı kendini korumaktı bu adaletsiz dünyaya karşı. Bu düşünceleri boş verdi ve ikinci seçeneği düşünmeye başladı. Her zaman gittiklerin bir motel vardı. Eski bir moteldi. İkisininde ruhuna uyuyordu motelin bu özelliği. Fakat şimdi bunları düşünmek için doğru zaman değildi. Her zaman gittikleri motele doğru koşmaya başladı. Bu sefer nereye gidecegini biliyordu.
[Yarım saat sonra]
Yoongi ne kadar koştuğunu bilmiyordu. Fakat ayaklarını hissetmediği kesindi. Motele gelmesine çok ama çok az kalmıştı. Biraz daha koştu fakat motele yaklaştıkça burnuna yanık kokuları geliyor ve etrafını bir duman bulutu çevreliyordu. Taehyung'u bar önünde bıraktığı gece gibi ağlamaya başladı. Gözlerinden yaşlar boşalırken motelin önünde buldu kendini. Siren sesleri etrafı çevreliyordu. Kendisinin ilk bulması gerekiyordu Taehyung'u biliyordu. Ama yapamamıştı işte. Şuan tek isteği Taehyung'u görmekti. Etrafa bağırıp çağırmayı başladı. Taehyung'un kendisinin olduğunu haykarırcasına sevgilisinin nerede olduğunu sordu. Doktorları, polisleri yakalarından tutup sarstı. Çok süre geçmeden ise kulağına kısık bir ses geldi. Arkasına döndü ve sedyede yatan Taehyung'un is ile kaplanmış yüzünü gördü. Taehyung'a doğru ilerledi, yanına yaklaştı ve büyük bir içtenlikle sarıldı ona. Ambulans'a bindiler beraber, Taehyung kendindeydi ya sorun yoktu onun için artık. Konuşmaya başladı Taehyung'a yaklaşıp: "Ah, benim güzel sevgilim. Tanrım, tanrım çok üzgünüm. Seni çok seviyorum Taehyung. Söz, söz buradayım artık. Seninleyim, birlikteyiz, yeniden bir aileyiz belki de. Aşk korkutur, aşk yaralar Taehyung. Ne sen güçlüsün bu kadar acıya dayanmaya ne ben. Artık uzak kalamayız birbirimizden. Daha gencim biliyorum ama senden, bizden çok şey ögrendim ben. Gerçekten hemde pek çok şey öğrendim. Ve buradayım şimdi."
Yoongi'nin gözyaşları Taehyung'un yüzündeki isi temizledi. Taehyung iyidi ve artık birliktelerdi. Taehyung ile hastaneye değil, cehenneme bile gitmeye razıydı Yoongi. Ama ilk önce tam anlamıyla iyileşmeliydi Taehyung. Sonra evlerine gidip birbirlerine sarılarak uyuyabilirlerdi.
●●●●●●●
Hoseok, hoseok ise yaralı yüzü ile ilerliyordu sokaklarda. Taehyung ve Yoongi ile yeteri kadar eğlenmişti. Aslında Yoongi'yi cidden sevmişti zamanında belki de bu yüzdendi Taehyung ile uğraşması hatta. Ama şimdi ikisi de geçmişte kalmıştı. Hoseok yeniydi, onun için her şey yeniden başlamıştı. Saatin kaç olduğundan haberi yoktu. Tek istediği kafasını yeniden dağıtmaktı. Yolunun üzerindeki yer altında kalan bir bara ilerledi. Tam anlamıyla bar denemezdi hatta barlara göre daha sıcak ve samimi bir yerdi burası hatta birkaç yaşlı çift bile vardı. Birbirlerini ölümüne seven ve 70 yaşında bile sıkılmadan birbirleri ile içki yudumlayabilen insanlar. Kendi kendine kıkırdadı Hoseok. Birisi ile böyle olmak ister miydi tartışılırdı. Bu düşünceler eşliğinde köşedeki koltuğa geçti ve içkisini sipariş etti. Çok geçmeden içkisi geldi fakat içkisinin yanında süpriz yumurtadan çıkmış gibi birisi daha geldi gülümseyerek. Evet Hoseok bir oyuncak istiyordu ama şimdi değil. Patavatsızca Hoseok'un yanına oturdu, üstüne üstlük Hoseok'un içkisinden de yudumlamaya başladı. Çocuğu incelemeye başladı Hoseok, üzerindeki salaş ve yırtık kazak ile seksi gözükmeye çalışsa da yüzündeki sevimlilik -belki de Hoseok'a sevimli gelmişti- o seksi aurasını bozuyor ve yerini okşanası bir yüze bırakıyordu. İncelemesini bitirdikten sonra sert bir ses ile konuştu Hoseok: "Birincisi, neden masamda oturuyor ve üstüne benim içkimi yudumluyorsun. İkincisi, sana bu hakkı kim veriyor. Üçüncüsü, adın ne sevimli şey?" Çocuk içkiyi kafasına dikip ağzından akanları kazağının koluna sildikten sonra Hoseok'un sorularını tek tek cevaplamaya başladı: "Birincisi bayım, ben her zaman burada otururum ve siz gelip yerime oturmuşsunuz ve benim canım içki içmek istiyor. İkincisi bu hakkı kendi kendime senin o güzel suratını yakından görmek için veriyorum. Üçüncüsü adım Jungkook yavşak herif."
Hoseok kendini Jungkook diye tanıtan çocuğa daha yakından bakarak kendi kendine yeni oyuncağını bulduğunu düşündü ve Jungkook'un saçlarını karıştırarak tanıştığına memnun olduğunu dile getirircesine onu öptü. Ne de olsa daha sonra sarhoş olduğu bahanesi ile bu işten yırtardı ve yine isterse Jungkook'u Taehyung'u bıraktığı gibi bırakırdı. Fakat burada çok ama çok önemli bir sorun vardı. Çocuğun dudaklarının tadı Hoseok'un ruhunu ele geçirmişti ve belki de bu sefer geride bırakmayacağı birisi çıkmıştı karşısına Hoseok'un.
●●●●●●●
seysuma for u ♡♡
Ve mantık hataları falan varsa ki olabilir o kadar olsun. Çünkü kafamdakileri yazıya dökemiyormuşum gibi geliyor ve bu sinirimi bozuyor. Her neyse, umarım beğenmişsinizdir,,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sinful • taegi
FanfictionNe yaptığın önemli değil Yoongi Benim deyişimle günahkarsın Bana söylediğin her söz için Bana attığın her yalan için Her şekilde, günahkarsın sen