Bu sefer beraberlerdi işte Yoongi ve Taehyung. Hastane de olsa da, Taehyung yaralı olsa da bir şekilde beraberlerdi. Her şeyde tam olarak burada bitiyordu. Yoongi bunları ďüşünürken Taehyung'un yaralı vücuduna pansuman yapılıyordu. Yoongi hayatında hissetmediği kadar pişman hissediyordu ama aynı zamanda Taehyung artık yanındaydı ve bu yuzden de bir boşluğa sahip değildi kalbi ve bu boşluğa sahip olmadığı içinde bir şekilde yine kendini düşünmeye geri dönebilirdi. Her insan gibi o boşluğun yeri dolunca kendinj suçlamak yerine yine başkasını suçlayacaktı. Ne yapabilirdi ki? Bir insandı. Bu yüzden de neden ben pişman hissetmeliyimde o beni aldattığı için pişman hissetmemeli, neden ben ağlamalıyımda o ağlamalı diye düşündü. Nankördü. Aynı bir kedi gibi önüne sunulunca ondan mutlusu olmazdı. Önüne sunulanı kaybedince ise etrafı birbirine katıp istediği şeye sahip olur ve o sahip olduğu şeyden yine sıkılırdı. Sadece nankörlüğü değildi olay. Taehyung'a yeniden kavuşunca o kaybolmuş bencillik kalbinde yeniden alev alıyordu. Belki Taehyung şuan içeride acı çekiyordu ama o bütün bu olanların suçunun kendinde mi yoksa Taehyung da mı olduğunu düşünüyordu. Kısaca kendinden nefret ediyordu yine. Kendinden başka bir kişiymişçesine bahseder ve hep şunu fısıldardı kendi kendine Yoongi:
"Acı çekmelisin Yoongi, yoksa bu hayatta hep mutsuz olacaksın, mutsuz olacaksın çünkü şuana kadar hayatta istediğin her şeyi elde ettin ve istediğin bir şey olup elde edemeyince deliriyorsun. Bu yüzden acı çekmelisin ki yokluğu ögren Yoongi. Acı çek ve bu hayatın nasıl bir bok çukuru olduğunu anla. Evet, ailen bir şekilde hep arkandaydı, hâlâ da öyle olacak, maddi bir sıkıntın falan olmadı. Aslında doğru düzgün bir sıkıntı bile çekmedin sen. İşte tam da bu yüzden acı çekmelisin Yoongi."
Kendi kendine dedikten sonra ise bunları delirdiğini farkederdi. 17 yaşından beri böyle gidiyordu bu. Üstünden 6 sene geçip 23 yaşına gelmesi, 20'lerinde olması bu düşünceye ne bir şey katmış ne de bu düşünceden bir şey eksiltmişti. Hatta bu düşünceyi ilk kafasına sokan Hoseok'tu. O zamanlar mutluydular. 17 yaş. Bir şekilde hatalar yapılsa bile ciddiye alınmazdı. Ne de olsa Hoseok ile Yoongi hangi bok çukuruna düşerlerse düşsünler birbirlerini kurtaracaklarına daha çocukken yemin etmişlerdi. Hoseok'un annesi Tanrı'ya kavuştuğunda bir nevi Yoongi ve ailesi ile yaşamaya başlamıştı Hoseok. Bunun en büyük sebebi babasının katıksız bir ayyaş olmasıydı. Yoongi'nin anne ve babası Hoseok'u kendi oğulları gibi görürlerdi. Ondan bir şey esirgemezler, Yoongi'ye sağladıkları bütün fırsatları onada sağlarlardı. Fakat bilmiyorlardı ki Hoseok yaş aldıkça Yoongi'ye olan sevgisi de kat kat büyüyordu. Daha sonra anlatmıştı ki, bu sıradan bir sevgi değildi. Aile denen kavramın sebebiyet verdiği sevgiden bile fazlasıydı bu. Yoongi'nin de hisleri pek farklı sayılmazdı. İlk başta kendini suçladı. Ailesinin oğulları gibi gördüğü adama mı aşıktı? Fakat, birlikte öğreniyorlardı. Birlikte içki içiyorlar, birlikte uyuyorlardı. Hatta Yoongi'nin sigaraya başlama sebebi Hoseok'tu veya sadece 17 yaştı işte ve hatalar ciddiye alınmazdı. Belki de hata bile değildiler. Bunu şuan bile anlayamıyordu Yoongi. O zaman ise tek bildiği birlikte büyüdüğü, arkadaşım dediği adam ile sarhoş bir kafa ile seviştiği ve yine bekaretini arkadaşım dediği insana verdiğiydi. Aslında o günden sonra ilişkileri parlaktı. Gülüşleri gibi parlaktı hatta . Yoongi Taehyung ile tanışana kadar her şey çok parlaktı. Tek bildiği aşk tehlikeli bir şeydi. Hele ki bir bedende birden fazla kişiye duyulan bir aşk ise çok daha tehlikeliydi. O bedenin sahibi Yoongiydi ve o zamanlarda belki şimdi de bildiklerinden biri bedeninin Taehyung ve Hoseok'un aşkından yanıp tutuştuğuydu.
Bu düşünceler arasında hemşire Yoongi'ye doğru ilerledi ve Taehyung'un tedavisinin tamamlandığını isterse onu görebileceğini söyledi. Yoongi ise her zamanki gibi kafası karışık bir şekilde hastane odasına doğru Taehyung'una kavuşmak için adım attı.
●●●●●●●
Yoongi Hoseok ile olan anılarını düşünürken, Hoseok'un aklında Yoongi ile alakalı en ufak bir düş kırıntısı yoktu. Dudaklarını Jungkook'un boynunda gezdiriyor oradan da gömleğinin açık bıraktığı göğüslerini doğru ıslak bir yok çiziyordu. Jungkook ise bundan memnunmuşçasına aynı o gece Taehyung'un yaptığı gibi kafasını geriye atmış bir şekilde ufak iniltiler bırakıp Hoseok'a minnettarlığını sunuyordu. Hoseok ise güçlü kolları ile Jungkook'u ince belinden kendine doğru çekerek bedenlerinin daha da alevlenmesine sebep oldu. Hoseok'un amacı bir oyuncak bulmaktı evet ama bu sefer farklı hissediyordu. Yararlanmak istese Jungkook'un sarhoşluğundan da o güzel bedeninden de yararlanırdı. Ama yapmadı. Öpüşlerine bir son verdi ve Jungkook'un kafasını omzuna yatırdı. Kulağına yaklaştı ve narin bir ses tonu ile konuşmaya başladı:
"Güzelsin Jungkook. Seni öpmek, bedenini hissetmek ve benim olmanı isterdim ama bir şekilde benim için doğru olması gerekenden daha farklı hissettiriyorsun ve ben ne yapacağımı bilemiyorum. Sanki canını acıtacakmış gibi hissediyorum ve bu his delirmeme sebebiyet veriyor. Oysaki daha bu gece tanıştık. Bu gerçekten aşk mı? Eğer öyle ise bile benim aşkım tehlikeli Jungkook. Seni kanatacağını bile bile sana gelmeli miyim? Ya bu gece birlikte olduktan sonra adımlarımı takip edersen? Adımlarımı takip etmemelisin Jungkook. Beni asla denememelisin, bu sadece bir hata olur. Aşkım tehlikeli, kendimden biliyorum bunu. Aşkımın seni ağlatmasını istemiyorum. Gerçi belki de kendimi kandırıyorum. Bu bir aşk değil. İlk görüşte aşka oldum olası inanmamışımdır çünkü. Sadece bilmiyorum, nedense önüme çıkan çok sayıda insandan korumak istediğim ikinci insansın. Bilmiyorum, cidden sanırım uzun zaman sonra yeniden yaşadığımı hissediyorum. Bu yüzden teşekkürler Jungkook.
Hoseok Jungkook'un onu dinlediğini düşünüyordu fakat Jungkook Hoseok'un göğsünde yavru bir kedi gibi uyuya kalmıştı. Hoseok ise ağladığını o zaman anladı. Ne için ağlıyordu? Yoongi için mi? Taehyung'u öyle bıraktığı için mi? Yoksa gerçekten de Jungkook'un ona yaşıyormuş gibi hissettirdiği için, Jungkook'a hissettikleri için miydi? Bilmiyordu ama ağlıyordu. Daha sonra Yoongi veya geçmiş hakkında düşünmek istemediğini farketti ve Jungkook'u sırtına aldı. Bir motele doğru ilerledi. Acaba yarın sabah Jungkook ile uyanmak, Yoongi ile uyanmak gibi hissettirecek miydi? Jungkook'u öperken aklına gelmeyen Yoongi şimdi aklındaydı. Belki de Jungkook Hoseok için bir antidepresandı. Taehyung Yoongi'nin aklından Hoseok'u çıkaramıyor ama Jungkook Hoseok'un aklından Yoongi'yi uzaklaştırabiliyordu. Jungkook kutsaldı ve Hoseok bu kutsallığı hakediyor muydu bilmiyordu. Fakat tek bildiği yarın sabah uyandığında karşısında duracak bu güzel surat bir şeylerin değişmesine sebep olacaktı.
●●●●●●●
Sanırım yine saçmaladım, her neyse ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sinful • taegi
FanfictionNe yaptığın önemli değil Yoongi Benim deyişimle günahkarsın Bana söylediğin her söz için Bana attığın her yalan için Her şekilde, günahkarsın sen