o öldü, iki

50 4 3
                                    

Kitaptan kafamı kaldırıp annemin elindeki ilaca baktım. Yüzümü buruşturdum.

"Bunu içmeyeceğim."

Yüzüme, yorgun gözlerle baktı.

"Ne demek içmeyeceğim? Uğraştırma beni."

Gözlerimi kitaba diktim.

"İstemiyorum."

Elini uzattı ve bana pembe hapı verdi.

"İç bunu."

Onu duvara fırlattım.

"Her gün neden bunu içiyorum? İçmeyeceğim! Bunu mu içiyorum ben, içmeyeceğim!"

Gözlerini kapatıp nefes aldı.

"İçmek zorundasın."

Neden? Benim bir sorunum mu vardı? Sanmıyorum.

"O siktiğimin mide bulandırıcı haplarını içmek istemiyorum!"

"Düzgün konuş! Doktoruna söylerim içmezsen. Bunu içmek zorundasın Lauren."

Sonunda pes ederek tiksinç hapa baktım, ve onu ağzıma attım. Hızlıca suyu içtim. Bağırıp çağırmam bir şeyi değiştirmeyecekti.

"Ağzını aç."

"İçtim, bana güvenmiyor musun?"

"Ağzını aç."

"Çık odamdan."

Derin bir iç çekti ve kapımı çarparak çıktı. Kaç gündür bunları içiyordum, eğer bir süre düzenli bir şekilde içersem ve işe yaradığını söylersem bir daha vermezler sanmıştım. Ama hayır, ben sustukça vermeye devam ediyorlardı. Belki de umursamayıp dediklerini yaptım. Ama benim bir sorunum yoktu. Sadece onu özlüyordum.

"Sikeyim seni de."dedim ve kitabı masaya fırlattım. Aynı cümleyi tam beş kere okumama rağmen bir şey anlamamıştım. Ne yapmak istediğimi kestiremiyordum. Sahi, ne yapmak istiyordum?

Yere oturdum ve kafamı dizime yasladım. Çok yorgun hissediyordum. Onu geri istiyordum. Ama sanki bana yasaklanmıştı. O üzgündü, hem de kendini öldürmek isteyecek kadar. Ve ben o kadar meşguldüm ki, onun ne hissettiğini tahmin edemedim. Onu kurtarabilirdim. Ama hayır, yapmadım. Tam bir aptaldım ve onun yanına gitmek istiyordum.

Ölürsem, onun yanına gidebilir miydim ki?

Eminim cehennem daha az acıtırdı.

Ama keşke onu bir kez görebilseydim. Hiç görmemiştim, elimde sadece eski ve silmiş olduğum bir fotoğrafı vardı.

Onu istiyordum.

"Doktordan randevu almayı unutma!" diye bağırdı annem içeriden. Göz devirdim. Sanki çok ihtiyacım varmış gibi.

"Alo. Evet, benim. Doktor Caroll'dan tekrar randevu alacaktım. Peki, teşekkürler."

"Daha sonra arayıp haber vereceğini söyledi!"

Yatağıma uzandım, boş tavanı izledim bir süre. Bugün de onu düşünerek geçmişti. Akan birkaç damla yaş, yastığımı ıslatıyordu. Tavana yazmış olduğum yazıyı okudum. Bu, onu sevdiğimi unutmamam içindi. Sanki unutmam mümkün olabilirmiş gibi.

"Seni sonsuza dek seveceğim."

Yana döndüm, ellerimi kafamın altına koydum ve gözlerimi kapadım.

Işık açık kalabilirdi, karanlıktan korkuyordum.

Şeytanı görmek istemiyordum.

Çok korkuyordum. Onu kaybetmekten çok korkuyordum. Onu unutmaktan.

Ya onu unutursam?
Bir tek düşüncelerimde hayali vardı Katharine'in, onu da kaybedemezdim.

Düşüncelerimde hep yaşayacaktı.

"sheʼs died" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin