18. BÖLÜM

36 3 0
                                    

Eve geldiğimde kapıyı açıp içeri girdim. Ayakkabılarımı çıkardım. İçeri girip kapıyı kapattım. Ah, lanet olsun! Camı açık unutmuştum. Üstüne yukarıdan ayak sesleri gelince yukarı çıktım. Yatak odasına girdim. Annem doktor olduğu için evde muayaene eldiveni olurdu. Kutusunu burada bırakırdı. Zaten iş yerinde bir sürü vardı. Elime eldivenleri geçirdim. Kutunun içinfen babamın tabancasını aldım. Çok da ağırdı. Odama yaklaştıkça sesler çoğaldı. Odamın kapısını açtığımda hareketli bir karartı seçtim. Kimdi bu işi şansa bırakannazdım. Karartıya doğru bir yumruk savurdum. Artık neresine geldiyse yere düşmüştü. Yanına gittim. Telefonumun ışığıyla yerde yatan kişiyi inceledim. Bu başımdan bir türlü atamadığım siyah saçlı yeşil gözlü çocuktu.

Onun burada ne işi vardı? Neden evime girmişti?

Kafamda buna benzer sorular vardı. Bu da başıma fena halde baskı yapıyordu. Odamdan çıktım. Yatak odasına gidip silahı yerine bıraktım. Eldivenleride çekmecelerin birine koydum. Yatak odasından çıktım ve kapısını kilitledim. Odama girdim. Kapıyı kapattım. Işığı açtım. Hala ayılmamıştı. Çok mu sert vurmuştum? Onun olduğunu bilsem yapmazdım. Ama hırsız zannetmiştim.

Yatağıma oturdum. Neden evime geldiğini bir türlü anlayamadım. Hala uyanmamıştı. Öldürdüm mü yoksa? Hayır ya, altı üstü bir tekme atmıştım!

Yataktan kalktım ve yanına gittim. Yerde yatıyordu. Onu uyandırmalıydım. Hemde hemen!

Hey hey, uyansana!, diye bağırdım. Bir yandan da dürtüyordum.

Beş dakika daha, diyince uyuduğunu anladım.

Kalk hadi kendi evinde uyursun, dedim.

Beş dakika daha, dedi yine.

Ayağa kalktım. Odamdan çıktım. Aşağıya indim. Mutfağa gidip şişemi aldım. İçine su koydum. Yukarıya çıktım. Odama girdim. Kapıyı kapattım ve yanına gittim. Bir kez daha dürttüm bir kez daha ve bir kez daha. Olmuyordu. Uyanmıyordu. En sonunda ayağa kalktım. Şişenin kapağını açtım ve üstüne döktüm. Gözlerini açtı.

Ne oluyo ya?, dedi.

Asıl sana ne oluyo?, dedim.

Neredeyim ben?, diye sordu.

Odamdasın. Hatırlarsan hırsız gibi dalmıştın. Ben de seni hırsız sanıp yumruk atmıştım, dedim.

Hatırlıyorum, dedi.

Neden geldin?, dedim

Konuşmak için, dedi.

Konuşulacak bir şey kalmadı, dedim.

Lütfen dinler misin beni?, dedi.

Hayır!, diye bağırdım.

Rüya... Ben...

Duymak istemiyorum ve seni görmekte istemiyorum, dedim.

Rüya lütfen!, dedi.

Sus!, diye bağırdım. Anlamıyor musun defolup gitmen gerekiyor, diye bağırdım yine.

Neden konuşmama izin vermiyorsun?, dedi.

Çünkü konuşmak istemiyorum, dedim.

Neden?, dedi.

Bu seni ilgilendirmez, dedim.

Hayır, ilgilendirir, diye itiraz etti.

Git!, dedim.

Hayır, sen soruma cevap verene kadar gitmeyeceğim! dedi.

Çünkü sana katlanamıyorum ve seni istemiyorum. Senden nefret ediyorum bi de, deyip sustum.

Peki gidiyorum, dedi.

İyi git, dedim.

Pencereden atlayıp gidince rahat bir nefes aldım. Yatağıma yatmadan önce açık camı kapattım sonra yattım ve kabus dünyama doğru yolculuğa çıktım.

BUNA RAĞMEN GÜÇLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin