Yatağımda sırt üstü yatarken boş boş tavana bakıyordum.Kolum hala çok kötü zonkluyordu.Karnım da.Telefonları açmıyordum.Canım kimseyi istememişti sanki.Sıkılmıştım artık etraftan.Kavgadan sonra pek keyfim yerinde de değildi.Aklımda minicik sorular birikmişti.Aydoğan Lisesi Atahan Lisesinin en büyük rakibiydi ve sürekli kavga çıkardı.Neden daha önce onlarla hiç karşılaşmamıştık ki?Ya da neden Sarp bu sefer gerçek anlamda kin besliyormuş gibi hissetmiştim.Bu seferki normal bir kavga değildi.Sonuna kadar dövüşmüştü.Yerde sürünürken süpermeni dövmeye bile çalışmıştı.Bir de o kısmı vardı...Süpermen karşılık vermemişti bile!Asıl da sinirimi bozan buydu.Ne yani?Kızım diye mi karşılık vermemişti.Şaka gibiydi bu!Zaten Aylin Heper hediye olarak yüzüme derin bir iki çizik bırakmıştı bir de anneme açıklama yapmıştım ve diyalog klasikti;
-Kavga mı ettin yine sen!
-Evet anne
-Çok kötü gözüküyorsun.
-Sen bir de karşı tarafın halini görseydin.
Tabi bunu dediğim anda kadıncağızın midesi bulanmış ve bayılacak gibi olmuştu.Aklında nasıl bir manzara canlandırıp kızını korku filmlerindeki katiller gibi cani gördüyse midesini bulandırması için gerçekten çok kanlı bir sahne lazımdı.Elim kenardaki telefonuma uzandı ama elime alamadım.Elim resmen kitlenmişti.Kolum uzanır uzanmaz yanmaya başlamıştı.Süpermen arada karın boşluğuma sağlam bir dirsek geçirmişti ve kolum...mordu.Milka'nın mor ineği gibi bir kolum vardı artık.Telefonumla bir süre bakıştıktan sonra pes edip oflayarak önüme döndüm.Arayanlar meraktan ölüyor olmalıydı.Kavga alanını bırakıp gitmiştim.Tuğçe de arkamdan gelememişti.Oradakilerin yanında kalmak zorundaydı.Daha doğrusu bu bir bahaneydi.Beni yalnız bırakması gereken zamanları iyi tespit edebiliyordu o kadar ve onun bu tür huylarını çok seviyordum.Anlayışlıydı bir kere.Beni her zaman olduğum gibi kabullenmişti.Tamam arada bolca azarlardı ama bunu ikimiz de biliyorduk ki içi başka türlü rahatlamayacaktı.Ben de ona annelik için hep izin vermiştim.
"Bence artık o telefonlara bakmalısın."
Başımı kaldırıp kapıya döndüm.Gerçek annem omzunu kapıya yaslamış bana hafifçe gülümsüyordu.Sanırım Tuna Beyle yemeğe çıkmak üzereydiler.Üzerinde güzel kırmızı bir elbise vardı ve kahverengi gözleri pırıldıyordu.Sanırım onun bu doğal güzelliğine hep hayran olacaktım.Güzel olmak için hiçbir çaba göstermemesi onu güzel yapandı.İçinde bir melek olması da yan etkisi olabilirdi.Tabi bir şeytanla evlenmemiş olsaydı.Sorarcasına yüzüne baktım.
"Bütün gün tavanla bakışamazsın."kollarını göğsünde kavuşturdu."Hangi sorudan kaçıyorsan cevabı dışarıda bir yerde."
Tek kaşımı kaldırarak alayla güldüm.
"Ne yani beni avlayacak mı?"
O da benim gibi güldükten sonra başını onaylamazcasına iki yana salladığında sahte bir sevinçle ellerimi çırptım."Sadece bu odada sonsuza kadar yaşayamazsın.İlk adımda cevap sana gelecektir."
Ellerimi kafamın arkasında birleştirerek tavanı incelemeye devam ettim.
"Ya cevaplar benden kaçıyorsa?"
Yatağımın ucuna gelip alnıma bir öpücük kondurduğunda gülümseyerek karşılık verdim.Uzun zamandır bunu yapmıyordu.Bana tavsiye vermiyor veya gelip alnımdan öpmüyordu.Belki de depresif bir havaya girmem onunla ilişkilerimi düzeltebilirdi.
"Sorunun ne olduğuna bağlı hayatım."saçlarımı okşarken devam etti"Sorun ne?"
Huzursuzca yatakta kımıldanırken arkadan bir bağırış sesi gelmişti.
"ÇIK ARTIK ŞU APTAL EVDEN!"
Sinirle dişlerimi sıkarak anneme baktım.Saniyelik göz göze gelmiştik ama o saniyelik bakışma tüm duygularımıza tercüman olmuştu.Hissettikleri karışıktı.Biliyordum.Yalnız kalmak istemiyordu.Dayanacak güçlü bir yer istiyordu.Haklıydı ama bu adam da olmamalıydı.
"Sorun şu-"
"HADİ!"
"Bu adama nasıl katlanıyorsun."
İç çektikten sonra kapıya yöneldi ama cevabımı da almıştım.
"Katlanmıyorum."
Odamın kapısını kapattığında yüzümde bir gülümseme bırakmıştı.Sanırım telefonuma bakacaktım.Hızla kolumun ağrısını umursamadan aramalara baktım Tuğçe'den tam olarak 56 cevapsız arama vardı!Yemeyip içmeyip beni aramış olmalıydı.15 kez de Sarp ve diğerlerinden de 30 arama vardı.Mesajlarda almış götürüyordu.6 kez aramış cevapsız numarayla kaşlarım çatıldı.Bu kimdi şimdi?Operatör numarasına da benzemiyordu.Reklamcı numaraları gibi sayı tekrarı da çok yoktu.Telefonu kenara bırakacakken aklıma annemin dediği geldi.Ya aradığım cevap buysa?Hızla beni arayan tanımadığım numarayı gizli bir numaradan aradım.Her şeyden önce tedbir gelirdi.Telefon üç kez çaldıktan sonra açıldığında karşıdan gelen sesle kaşlarımı iyice çattım.
"Alo?"
Cevap vermeyince tekrarladı.
"Alo!"
Derin bir nefes aldım.Aradığım cevap kesinlikle bu değildi.
"Benim numaramı nerden buldun sen?"
Karşıdan bir süre ses gelmediğinde boğazımı temizledim.Acaba ses mi gitmemişti yoksa taktik mi geliştiriyordu.Sonuçta gizli numaradan aradığım için hazırlıksız yakalanmıştı.
"Gizli numara öyle mi mavi göz?"
Yineledim.
"Benim numaramı nerden buldun sen?!"
Yine sustu.
"Nasıl olsa öğreneceğim."diye devam ettirdim"Neden aradın?"
İç çekiş sesini duyduğumda yatağa yayıldım.Sanırım süpermenimiz konuşma yetisini yitirmişti.
"Belki benden özür dilemek istersin diye aradım."sesine saniyesinde alay eklenmişti bile.Bu çocuk ciddi kalamıyordu."Hediyem hoşuna gitti mi?
"Hangisi?Kolumdaki mi yoksa karnımdaki mi?"
"Aslında-"duraksadı."Boşver.Madem hediyelerimi beğenmişsin ağrı sırasına göre sırala."
"Değer vermediğim insanların açtığı yaralar canımı yakmıyor."dedim sertçe.Resmen benimle alay ediyordu hala."Ne fiziksel ne de ruhsal."
Telefon yüzüne kapandığında sağlam bir küfür ederek telefonumu kapattım.Bir daha ASLA anne-kız konuşmalarını gerçek hayatta kullanmayacaktım.Cevabım alaycı bir çocuktu ve resmen yüzüme kapatmıştı.Gözlerimin üzerine oturan öküzleri çağırarak kendimi uykuya bıraktım.Bir türlü olmuyordu.Demek ki cevaplar her zaman beklediğimiz gibi olamıyordu.Yine de benim cevap avım daha yeni başlamıştı.