"Gitmek zorunda değilsin hayatım."
Annemin yumuşak ses tonu biraz da ısrar ediyor gibiydi ama evde kalamazdım.Aylin Heper'in yüzünün ne kadar yamulduğunu görmek istiyordum.Hem ortalığı boş bırakabileceğimi de sanmıyordum.
"Gitmem gerek anne."dedim kendim bile inanamayarak.Ben.Dershaneye gitmek için annemle tartışıyordum.Annem dudaklarını hafifçe titreterek bana baktığında gözlerimi devirdim.Beni o dershaneye yazdıran onlardı zaten.
"Bırak gitsin ne hali varsa görsü-"
"Ama Tuna-"
"Evet anne sözde baba bu sefer haklı.Bırak da ne halim varsa göreyim."
Samimiyetsizce Tuna Bey'e gülümsedikten sonra hızla ayakkabılarımı giyip cekedimi üzerime geçirdikten sonra evden dışarıya fırladım.Fulya'yı bekletmek zorunda kalmıştım."Günaydın."dedikten bir süre sonra kaşları çatıldı"Solgun gibisin."
Elimle geçiştirircesine bir cevap verdiğimde sustuk.Fulya'yla ne zamandır konuşmamıştım çünkü o da aynı lisedeydi.O lise hakkında pek de konuşmayı tercih etmiyordum."Seni sordu."
Sorarcasına yüzüne baktım.
"Kim?"
Dudaklarını yanlış bir şey söylemiş gibi önüne döndü.Cidden beni soran kim olabilirdi ki?Heper mi?Herhalde bir haftalığına dershaneye gelmeyince kendini üstün saymış olmalıydı.Göreceğiz.Sohbet ederek yavaş yavaş dershaneye yönelirken Fulya her seferinde kaçamak cevaplar veriyordu.
"Söyle artık."
Küçük bir çocuk gibi omuz silkerek karşılık verdiğinde gözlerimi kısarak ona baktım.
"Fulya.İnal."her kelimeyi üzerine bastıra bastıra söylüyordum."Söyle.Şunu.Artık."
"Neyi?"
İğneleyici sesle hırsla arkamı döndüm,
"Bir tur daha mı istiyorsun Heper?"
Gerinerek önümde durup alayla güldüğünde iç çektim.Evet.İnsanlar pes etmiyordu.Ona bir adım atarak resmen yüz yüze gelmemizi sağladım.Her an üzerine atlayabilirdim ve yine savunmasız kalacaktı.Bir adım geriye gittiğinde bu sefer ben güldüm.
"Sadece konuştuğunuzu sordum."
Gözlerim kısıldı.
"Bence sen daha iyi biliyorsun."
Yapmacık bir şekilde yedi yaşındaki bir kız çocuğunu andırarak durmaya başladı.Kız kedi mi insan mı yoksa tek hücreli mi bilim adamları çözebilmiş değil gibiydi.
"Bilsem söylerdim herhalde."dedi ağzını yayarak"Hadi söyle şunu."
Şu an aklımda tek bir şey vardı.O da kıza karşı tarif edilemez bir iğrenti duyduğumdu.
"Arkamdan beni arkadaşlarıma denetlettirip ortamı boş bulmuşsun."
"İrem-"
Fulya'yı sinirle susturduktan sonra devam ettim.
"Senin bu kendini dövdürmek isteyen tavırların sıkmaya başladı."
Aylin bir saniyelik bana anlamsız gelen bir şaşkınlık yasasa da sonra gerçek yüzünü göstermişti.Gardını kaldırarak sırtını dikleştirdi.
"Yaptıysam sana ne.Baştan uyardığım gibi.Burası benim alanım."
Kelimeler ne zaman dudaklarından dökülmeye başlada onu dilimler halinde doğrayıp insanların önüne servis etmek istiyordum ve kim benim yerimde olsa hak verebilirdi.
"Sen nasıl hala alandan bahsedebiliyorsun ki!"dedim sinirle."Direk yüzüme sormaya korktun mu?Korkarak mı sahipleniyorsun dershaneyi?!"
Birisi boğazını temizlediğinde hepimiz birden ona döndük.Fulya hala bana açıklama yapmaya çalışıyordu ve biraz tedirgindi.Hatta elleri bile titremeye başlamıştı.Belki de onu iki saniyeliğine de olsa dinlemeliydim.
"Yine mi sen?"gözlerimiz süpermenle kesişti"Kimse seni umursamıyor mavi göz."
Umursanmak isteyen ben mi olmuştum?Bu gerçekleşiyor olamazdı.Aylin Heper'i umursamadan iterek serice onu yakasından tutarak kendime çektim.Yine burun buruna gelmiştik.Önceki gibi ve ondan önceki gibi.Dudaklarıma kayan gözleri oraya tamamen odaklandığında beni dinleyebileceği en uygun zaman olduğunu fark etmiştim.
"Senin dikkatin umrumda değil."dedim her kelimeyi sertçe söyleyerek dikkatinin bana odaklı kalmasını sağladım.Dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldığında bana geçen haftalardaki gülümsemesini bahşetmişti.Sinirim gittikçe bozuluyordu.
"Bence dikkatini çektim bile."
Sorarcasına ona baktığımda baş parmağını dudağıma dokunduru.Şu an dudaklarına bakmamak için kendimle küçük bir savaş vermem gerekmişti.Ters ters mavilerimi inatla kahverengileriyle çarpıştırmaya devam ettim.Pes etmeyecektim.
"Amacın ne senin?"dedim tehditkar bir ses tonuyla.Belki şu saçma şakalaşmayı kesebilirdi.
"Zamanı tekrar durdurmak."