Ertesi gün kendime tatil ilan etmiştim.Sanırım biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı.Becca'dan gelen sesli mesajlardan anladığım kadarıyla o da benimle aynı fikirdeydi.Cevapsız aramalarınaysa dönmeyi düşünmüyorum.Sağlık durumum hakkında uzun bir konuşmayı kaldıramayabilirim.Biraz televizyon izlemek için alt kata indim.Telefonun çaldığını duyunca,neredeyse sürünerek,mutfağa gittim.Arayan büyük ihtimal Beccaydı ve konuşmanın nereye varacağı hakkında hiçbir fikrim yok.tuAynı şekilde bana ne olduğu konusunda da hiçbir fikrim yoktu.
''Becca,ben iyiyim,gerçekten.Sadece dinlenmeye ihtiyacım var.Eğer şizofren bir arkadaşın olmasını istemiyorsan söyleyebilirsin tabii.'' Bu son cümleyi kendimi savunmak için söylemiştim.
''Heaven?''Bu Becca'nın sesi değildi.Leo.''Sen iyi misin?Bak her şey benim yüzümden değil mi?Özür dilerim''
Ah,lanet olsun! Şaka mı bu?
''Aptal!Sen gerçek değilsin!Lanet olsun sen de nereden çıktın?Hayatımda ne işin var?Uzak dur benden!''
''Duramam.'' Ses telefondan değil çok yakınımdan geliyordu.Boynuma doğru bir ürperti hissetmeme yetecek kadar yakından.Olduğum yere sanki çivilenmiştim.Korkuyordum.Mutfak tezgahındaki bıçağa uzandım ve ani bir şekilde arkama döndüm.
Leo'ydu.Gerçekten oydu.Masmavi gözlerini bana dikmiş bakıyordu.
''Buraya nasıl girdin?''
''Camı bir daha açık bırakma.Hele de evde yalnızken.'' diyerek camı işaret etti.Telefonda ona bağırırken içeri girdiğini bile fark etmemiştim.Mutfak camıyla yer arasında iki metre kadar vardı.Tabii bir seksenin üstünde olan biri için içeri girmek pek de zor olmamıştır.
''Sen gerçek değilsin.'' Gözlerim yaşlarla dolmuştu.Neler oluyordu böyle?
''Heaven...'' elindeki telefonu mutfağın ortasındaki masaya yavaşça savurdu.
''Ne var?'' Fazla bağırmıştım.Burnunu buruşturdu.Sanırım sesten ratasız olduğunu böyle belli etmişti.
''Elin...'' Elim kanıyordu.Lanet olsun!Gerçekten bıçağı ters tutuyordum.Bana doğru bir adım attı.Bende geriye doğru bir adım attım ama arkamda tezgah vardı.Mutfaktan çıktı.
''Nerey gidiyorsun?Evimden defol!Tabii ilk olarak bir açıklama yap!''Arkasından gittim.Merdivenleri ikişer ikişer çıkarak banyoya girdi.Peşinden gittim.Ecza dolabından pansuman için gerekli malzemeleri çıkarıp lavabonun kenarına koydu ve lavaboya yaslandı.Birine ''kendi evin gibi keyfine bak'' dersen anca bu kadar rahat olabilirdi sanırım.Banyonun kapısında dikilmeye devam ettim.
''Korkma.Gel de pansuman yapalım.Dikişe gerek yok gibi gözküyor.İstersen yine de hastaneye gidebiliriz.''
Ellerimi birbirine bağlayarak kapıda dikilmeye devam ettim.Yaslandığı yerden doğruldu ve elini uzattı.
''Söz veriyorum sana bilmen gerekenleri anlatacağım.Söz''
Dudakları hafifçe kıvrıldı.Hala bana uzattığı elini indirmemişti.Banyoya girdim ve lavobunun üzerine çıkıp oturdum.Bunu yaparken bıçakla kestiğim elimden destek aldığım için içimden bir küfür savurdum.Leo da hafifçe aralık duran bacaklarımın arasına girdi ve pansuman için kesik olan elimi bacağımın üstüne koyup hafif dokunuşlarla pansuman yapmaya başladı.Banyo o kadar sessizdi ki onun nefes alıp verişini duyabiliyordum.Onunla gereğinden fazla yakın olup olmadığımızı merak ettim.Yani bacakları bcaklarıma deyiyordu ve dudaklarıyla dudaklarım arasında en fazla beş santim vardı.Pansuman yaparken siyah saçlarından bir tutam önüne gelip duruyordu ve her seferine hafif bir savuruşla onları gözünün önünden atıyordu.Bunu her yaptığında teninden yayılan hafif bir sabun kokusu bedenimi ele geçiriyordu.Leo gerçekti.Hiçbir şey bu kadar gerçek olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söz Ver Bana
Romantiek''Her şey gerçek olmayabilir ama o gerçek!Dokunuşu gerçek!Derinlerde bir yerde...O var!''