2.BÖLÜM

428 11 2
                                    

Multideki boran ağa
Karşımda onu görünce sadece ikinci bir kez daha bağırdım çünkü çok acı çekiyordum. Dilan yolun yarısında tepsiyi bırakıp geri geldiğinde, aslı iyi misin ne oldu. Boran abi yardım etsene dediğinde boran şaşkınlıktan ve nefret dolu bakışlarından sıyrılıp, beni kucağına aldı ve üst kattaki banyoya götürdü. Soğuk suyu açıp ayaklarımı ovalayınca Dilan da bir koşu yoğurt almaya gitti, yoğurdu getirdi getirmesine de herkesi peşine takıp da gelmiş. annem yine her zamanki gibi Ömerle birimize birşey olduğunda hep ağlar. Ben acıdan kıvranırken boran ağa, dedeme hastaneye gitmemiz gerektiğini söyleyince dedem, de ğeyde ne durisiz gidelim o halde ama dedemin misafirleri olduğu için annemle nennemin  misafirlerle ilgilenemelerini istedi. Dilan'la boran götürürler. siz burda misafirlerimle ilgilenin dediğinde, boran ağa beni kucağından hiç indirmeden arabaya
Bindirirken ardından hemen dilan bindi, boran ağa o kadar hızlı sürüyordu ki arabayı bir an içim dışıma çıkacakmış gibi oldum. Bugün yaşanan o tatsız olayın acısını mı çıkarmaya çalışıyordu. Sonunda hastaneye geldik. Arabadan inmemi bekledi öküz, ama o acıyla nasıl basabilirim yere neyse ki dilanım demesiyle kucağına aldı beni acil tarafına giderken, beni sedyeye yatırıp dışarı çıktı. dilan sağolsun beni hiç yalnız bırakmadı. çok ilgilendi benimle , doktor ayağımı sargıyla sararken bir hafta boyunca dinlenmeniz lazım deyince,ben hemen atıldım, olmaz doktor bey, benim okula gitmem lazım dediğimde, doktor tamam ama ayağınıza basmamak şartıyla gidebilirsiniz, çünkü ayağınız kötü yanmış. Dikkat etmeniz lazım tekrardan geçmiş olsun aslı hanım, doktor gittiğinde, boran ağa geldi. arabaya bindirip eve gittiğimizde dedemin misafirleri çoktan gitmişti. Dedem  hemen benimle ilgilenirken
Annem ve nennemde çabuk iyileşmesi için kocakarı ilaçlarını bulmaya çalışıyorlardı. Annem bi an
Kızım okul ne olacak dediğinde, dedem hemen araya girdi. Olmaz öyle şey bu halde okula gidemezsin dediğinde dilan araya girerek, ferman ağa doktor ayağına basmamak şartıyla gidebilir okula dedi, dedem tamam o vakit sabahları boran ağa seni götürüp getirir deyince bir an boran ağayla bakışmamız uzun sürmedi. Boran ağanın yüzündeki o
Nefreti görebiliyordum. O yüzden hemen araya atlayıp, olmaz dede Ömer beni götürür dediğimde, ömer,
Benim tarlada işlerim var götüremem
Hem boran ağanın arabası var o götürsün zaten akrabayız da, dedem boran ağaya döndü,boran ağa torunum sana emanet dediğinde. Boran ağa, tamam ferman ağa senin emanetin benim emanetim merak etmeyin siz dedi. Bir an içimden öküz diye geçirdim. Emanetmiş miş yok daha neler ben onun emaneti falan değilim... Boran ağa, ferman ağa geç oldu. biz gidelim artık babam biliyorsunuz çok sinirli, Beni değil de dilanı bu saate kadar evde görmezse kıyameti koparır.
   Boran ağanın ağzından
Eve döndüğümüzde babam çardakta bizi bekliyor olmalı ki, hemen ayağa kalkıp bize doğru geldi. Neredeydiniz bu saate kadar boran. Tabi bahanesini bilmez miyim, dilanın güzelliği dillerdeydi, Dilan evlilik çağında olduğu için namusumuza laf gelmesini istemezdi. Haklıydı da töre bu, affeder mi hiç yanlışı o yüzden dilanın kendimden hiç ayırmazdım. Babam, Dilana baktı. Dilan kızım bundan böyle gece dışarı çıkmak yok, Dilan babama hiç hayır der miydi. Tamam babacım çıkmam dediğinde dilan odasına yatmaya gidince, bende odama geçtim. Aslında hiç uyumam geceleri, çünkü annesizliğin en acı kördüğümüydü geceler benim için, hayatımda değer verdiğim bir kadın vardı o da anneme olan bağlılığımdan dolayı tüm genç kızlara düşman kesilmiştim. belki de hayatımı düzene sokma zamanım gelmişti. Ama hayat bu ne olacağı hiç belli olmazdı. Zaten evlenmeye hiç niyetim yok. adeta tüm kızlardan tiksiniyordum. Kardeşim dilan hariç o benim annemden kalan tek yadigardı.
Sabah erken uyandım hemen ferman ağanın konağına gittim. Neymiş şu ukala kızı okula götürecektim. Ferman ağa olmasaydı o kızı bir kaşık suda boğardım da neyse, boran ağa kendine gel sadece bir kaç gün ondan sonra yüzünü dahi görmeyecektim. Sabır, sabır, sabır diye derin derin nefes alırken birden kapı açıldı ömerin kucağında aslı hemen inip arabanın kapısı açtığımda Ömer ablasını ön koltuğa oturturken bende direksiyon başına geçtim. Yola koyulduğumuzda hiç konuşmadı belli ki o da benden tiksiniyordu. Ben son ses müzik açtığımda keyfime diyecek yoktu. Birden müziğin kesilmesiyle döndüm, ukala şey müziği kapattı. Niye kapattın kızım. Aslı, kafam şişti kafam anladın mı. Birden arabayı frenlememle aslının çenesini tutmam bir oldu. Boran ağa, bana bak lan sabrımı zorlama, o küçük dilini kesmemi istemiyorsan uslu uslu dur yerinde anladın mı. Aslı, sen ne yapmaya çalışıyorsun yaaa bugüne kadar kimse bana elini kaldırmadı. Kalkan el de daha anasının karnından doğmadı. Boran ağa,  ana kelimesini duyduğu an gözlerinden ateş püskürtürcesine, in lan in arabadan, o an kafayı yemiş gibi oldum. Yumruğumu sıkmamak için kendimi zor tuttum ama yapamadım. Arabayı yol kenarına çekip  arabadan inip hemen aslıya kapıyı açtım. Elimden bir kaza çıkmadan arabadan hemen in, dur ben sana yardımcı olayım diyerek ayağını hiç düşünmeden direk arabadan sürekleyerek kaldırıma doğru ittim. Ne halin varsa gör diyerek ordan uzaklaştım.

Arkadaşlar anlaşılan kitabım olmamış dimi çünkü yorum yapan kimse yok ben yazmayı bırakıyorum galiba


TÖRE VE AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin