Ben ve eddie sırtımızı duvara dayayarak yerde oturuyorduk.
"Şimdi ben nasıl gidicem bu halde eve"
"yaraların çok belli değil yani fark edilmez"
"Eve gidesim hiç yok, acaba okuldamı yatsam"
"Saçmalama, annen kızar"
"Artık kimse umrumda değil, herkes'den nefret ediyorum"
"Herkes'in içinde bende var mıyım ?"
"Hayır tabikide, sen benim için farklısın, özelsin"
"Vay be, gerçekten mi ?"
"evet, sen beni en iyi anlayan kişisin, dünyada sana benzer kimse yok, bu yüzden çok şanslıyım" dedim
İkimizde güldük.Acaba eddie benimle arkadaş olmayı seviyor mudur ? Diye içimden geçirip duruyorum, sence ben onu hak ediyor muyum ? Belkide beni onu sevdiğim kadar sevmiyordur, sonuçta bu zamana kadar sürekli onu sinir etmeye çalıştım ve hala benimle arkadaş kaldı.
O ise sürekli bana yardım etti, beni teselli etti ama ben ne yaptım onun için?...
Yüzümdeki gülümseme soldu.
Bir den sağ omzumda sıcaklık hissettim, yanıma baktığımda eddie kafasını omzuma koymuştu.Gerçekten bana güveniyordu ve onun güveni beni daha çok güçlendiriyordu. Bu çok iyi bir his, umarım bu hissim asla bozulmaz.
"Rich, hani sen beni zorbalara kaşrı koruyacaktın ya ama tam tersi oldu, ben seni kurtardım. İlk defa"
"Evet, aynen öyle" bunu soğuk bir şekilde söylemiştim.
"Artık gidelim, ailemiz merak eder özellikle benim ki"
Benimkiler gram merak etmezdi. Bowers'ın söyledikleri doğruydu, gerçekten babam annemi aldatmıştı, annemde sürekli içiyordu.
Ama bunu eddie'ye söyleyip onu üzmek istemiyordum."Hadi, yarın görüşürüz" dedim ve yolda ayrıldık. O eve gitmek istemiyordum.
Sonunda eve vardım, kapıyı açınca beni görmeden hızlıca odama koştum. Ve kendimi yatağa attım, bu günde bitsinde kurtulalım artık.