———
Okuduğum kitaplarda izlediğim filmlerde dizilerde aşkın hep çok büyük bir duygu olduğundan bahsedilirdi. Ben aşkı yaşamamış biri olarak varlığından çok da emin değildim. Nilay'la iki senelik güzel bir ilişkimiz olmuştu. Hatta son anladığım şeylere kadar onu seviyordum. Ondan önceki ilişkilerimi de hep düzeylice yaşamış, mümkün mertebe uzun sürmesini sağlamıştım. Kontrol hep bendeydi. Ben ne istersem neye karar verdiysem öyle devam ediyordu.
Şuan kış olmasına rağmen yerde kar yerine birkaç saat önce yağan yağmurun birikintileri vardı. Evde beklemenin heyecanıma bir faydası olmadığını farkettiğimden dışarıda soğuk havayla üşüyerek kendime gelmeye çalışıyordum. Kontrol bende demiştim ama onunlayken kontrol asla bende olmuyordu. Birini beklerken heyecandan titrediğimi hatırlamıyordum. Başta titrememi üşüdüğüme yormuştum ama çıkacak gibi atan kalbim, heyecanımın da payının büyük olduğunu gösteriyordu.
Kaç dakika dışarıda beklediğimi hatırlamıyordum. Belki kırk belki de elli. Heyecanım git gide yerini hayal kırıklığına bırakırken soğuk kendisini ilk defa bu kadar hissettiriyordu. Beynime kadar uyuştuğumu hissediyordum. Artık gelmeyeceğini bilsemde içeri girmek istemiyordum. Aciz bir görüntü sergiliyordum. Kimse için bir şeyler yapmamış olan ben, daha yeni yeni duygular beslediğim adam için soğukta dikiliyordum.
Kapıdan bir ses geldiğinde bahçe girişini izlemeyi bırakıp oraya döndüm. Annem yüzünde beni teselli edeceğini belirtir şekilde buruk bir gülümsemeyle bana bakıyordu.
"Oğlum gelmez artık. Gir içeri daha yeni iyileştin." dedi eliyle beni çağırarak.
Doğru söylüyordu gelmezdi. Ama beni ekmiş olduğunu düşünmüyordum. Önemli bir şey olmalıydı. Ya ona bir şey olduysa düşüncesi aklımdan çıkmıyordu.
İçeri girip salonda koltuğa uzandım. Soğuk havadan sonra evin sıcak havası iyi gelmişti. Montumu bir köşeye bırakmış, gömleğimin düğmesiyle oynuyordum. Bir haber vermeliydi. Onu çok fazla tanımasamda bile isteye bunu yapmayacağına inanıyordum.
Annem elinde sıcak bir çayla önümde durduğunda yerimde biraz doğrularak çayı elinden aldım. Yanıma kurulup o da çayını yudumladı.
"Merih'i benimle daha önce niye tanıştırmamıştın." dedi. Sesi merak yüklüydü. Anlamak üzereydi. Ben hiçbir arkadaşım için bu hallere düşmezdim. Kim arkadaşını saatlerce beklerdi ki?
"Biz de yeni tanıştık." deyip çayımdan bir yudum aldım. En sevdiğimden, tarçınlıydı.
"Ama ona değer veriyorsun."
Umursamaz görünmeye çalışarak "Yani,sayılır." dedim.
Sanırım aşık oluyorum anne."Sizi gördüm. Misafir odasında uyuyordunuz." deyip omzumu sıvazladı. Güven vermek istercesine davranıyordu ama ona anlatamazdım. Daha ben bile bazı şeylerden tam olarak emin değilken bana olan bakışların değişmesine katlanamazdım.
"Merih yalnız uyumak istemedi. Başka bir nedeni yok." diyerek tekrar uzanır pozisyon aldım. Bu konuşma uzarsa annemin her şeyi anlayacağına emindim.
"Ben biraz uyumak istiyorum."
"Tamam sen uyu sonra konuşuruz." deyip yanımdan kalktı. Bu konuyu sonra konuşmak falan istemiyordum.
—
Konuşmadan kaçmak için gözlerimi kapatmıştım ama sonrasında uykuya dalmıştım. Ruh halimin pek iyi olmadığı zamanlarda saatlerce uyurdum. Şimdi de o zamanlardan birindeydim. Aslına bakarsanız aklımda kendimle ilgili hiçbir şey yoktu. Merih'i düşünüyordum. Başına bir şey gelmiş olabileceğini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkışta Bekle [boyxboy•texting]
Short Story"Herkese güvenme demiştim. En güvenilmez ben olduğum halde."