24

25.8K 1.8K 954
                                    

———

Kafamı duvarlara duvarlara vuracaktım. Ama bir insanın hayatının ortasına böyle dan diye  dalınmazdı ki. Onu dövdüğüm güne resmen lanet ediyordum. Öncesinde sevgilimi almaya çalışması yetmemiş gibi şimdi benim üzerime oynuyordu.
Neymiş? Hastanede annemle karşılaşmış. Kapısının üstünde kocaman Demirhan Hastanesi yazan yerde bahsediyorduk. Hiç mi anlamamıştı bizim hastanemiz olduğunu? Adım kadar emindim ki oraya bilerek gitmişti. Hatta yaralarının olması da yalandı. Sadece hayatıma her yönden dahil olmak için yapıyordu bunu. Başarmıştı da. Annemle koyu bir sohbet içine girmiş, babamla bildiğin dost olmuştu.
En saçması da benimle ilgilenmediğini söylemesiydi. Bu kadar uğraşı niçin verdiği muallaktaydı kısacası. Onu anlayamıyordum. Anlamayacağıma olan inancım da git gide artıyordu.

Gece boyunca onları sıkılarak dinlemiş, gitmesi için dakikaları saymıştım ama babam son noktayı koyarak geç olduğunu bu gece burada kalmasını söylemişti ona. Onun istediği de buydu. Burada kalacak ve beni sinir etmek için daha fazla zamana sahip olacaktı.
Ve ben şuan nefret ettiğim adama misafir odasını hazırlıyordum. Normalde onun için bir şey yapmazdım ama annem yorgun olduğunu söylediğinden onu daha çok yormamak için odasını hazırlamayı kabul etmiştim.

Ben uzun zamandır kullanılmayan yatağın çarşaflarını değiştirirken o da tekli koltuğa oturmuş beni izliyordu. Çarşaf seriyordum amına koyayım, dikkatle izlenecek bir durum yoktu ortada. Her daim yavşaklığını konuşturuyordu.

"Amacın ne?" Elimdeki yastığı yatağa fırlatıp ona döndüm.
"Arkadaşım değilsin sen anlıyor musun?"

Parmağıyla dudağının kenarını kaşıyıp bana yamuk bir gülümseme sundu. Kız erkek farketmez, insanların ona neden dayanamadığını bir kez daha anlıyordum.

"Seninle arkadaş olmak istemediğimi söylemiştim diye hatırlıyorum." dedi gülümsemesini bozmadan.

"O zaman niye en yakın arkadaşım olarak tanıttın kendini?"

"Ben tanıtmadım. Annen öyle zannedip eve davet edince fırsatı değerlendireyim dedim." Onu gülüşünden yumruklamak istiyordum.

"Bizim hastaneye bilerek gittin değil mi?" Sesim yüksekti. Nedensizce sinirlenmiştim. Aslında nedensiz sayılmazdı. Karşısında Merih gibi biri bulunan herkes sinirlenirdi.

Ellerini dizlerine yerleştirip ayağa kalkarak iki adımda karşımda durdu.

"Neden bilerek gideyim Aksel?"

"Bilmem sen söyle."

Elini yanağıma yerleştirdi. Aramızdaki mesafeyi bir adım daha yaklaşarak azalttığında ben de bir adım geri gittim. O yakınlaşmak istiyordu, ben uzaklaşmak istiyordum. Her istediğini yapamazdı. Bu işler böyle yürümüyordu.

"Beni oraya müdür götürdü. Bana kalsa hastaneye bile gitmezdim." dedi kesin bir şekilde.

İnanmamıştım. Hasta olduğuna bile inanmıyordum ki.

"Nasıl hastasın sen lan? Sapasağlam duruyorsun karşımda."

"Hasta değilim. Hatırlarsan kaburgalarımda bir çatlak vardı." Onunda sesi yükselmişti. Merih beyi sinirlendirebilmek büyük başarıydı.

Sinirle geriye doğru adım attığımda bileğimden tutup beni kendine çekti. Göğüslerimiz çarpıştığı anda yüzü buruşmuştu. İyi oyuncuydu.

"Ben seni iki hafta önce dövdüm. Ne ağrısı amına koyayım?" Yüzüne doğru bağırdığım gibi bileğimi sertçe bırakıp göğsümden iterek beni yatağa düşürdü. 

Çıkışta Bekle [boyxboy•texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin