———
Dünden beridir kafam allak bullaktı. Merih'in böyle bir yalan söylemesi kabul edebileceğim bir şey değildi. Belki Tamer'e inanmamayı seçebilirdim ama on iki yıllık arkadaşımın yalan söyleyip söylemediğini anlayabiliyordum. Sırf bu yüzden Nilay'la aralarında bir şey olduğunu düşünmüştüm. Yalan söylediği belli oluyordu ve Merih kafamın içine o düşünceyi öyle bir yerleştirmişti ki aldatıldığımdan başka bir şeye ihtimal veremiyordum.
Nilay'ın babasına gidip her şeyin bir yanlış anlaşılma olduğunu ona inandırmıştım. Doğru olsaydı da gider konuşurdum. O gün öyle ulu orta konuşmamın onun hayatına etkisinin büyük olacağını düşünememiştim. En azından bir yerden kurtarmıştım.
Şimdi ise Merih'in evindeydim. İlk başta çatkapı gelmeme şaşırmış olsada o şaşkınlığı üzerinden atmış bana içecek getirmeye gitmişti.
"Dolapta en hafif bu vardı."
Bana uzattığı bira şişesini elinden kapıp kafaya diktim.
"Hey yavaş!" diyerek şişeyi elimden kapıp kendisi de aynı şekilde koca bir yudum alarak sehpaya bıraktı.
"Kafan mı bozuk?" dedi mırıltıyla.
Bacaklarımı iki yana açıp arasına girdi. Üstüme yaslanarak dudağıma kısa bir öpücük kondurdu.
"Bana anlatabilirsin."
"Bir şey yok sadece seni görmek istedim."
"Tamam." diye uzatarak konuşup yanıma oturdu. "Hadi bana bak o zaman."
"Ne?" diyerek ona döndüm.
"Beni görmek istediğini söylüyorsun ama bana bakmıyorsun. Hadi bak."
Elini çeneme sarıp yüzümü ona döndürdü. Ona bir kez bakınca gözümü alamıyordum. Yeşil gözlerine, sarı tutamlar bulunduran saçlarına, seyrek sakallarına her şeyine aşıktım. Birkaç ay öncesine kadar kadın bedeninden hoşlanan biri için bunlar inanılmaz değişikliklerdi ama daha özeldi. Diyorum ya ona aşıktım. Her zerresine kadar aşıktım.
"Tamam bu rahatsız edici oldu. Başka tarafa bak." deyip yüzümü bu sefer diğer yöne döndürdü.
"Bak diyen sendin."
"Bendim ama incelenecek bir şey varmış gibi bakışlarını dikiyorsun. Merihim işte ben."
Yüzümü ona döndürüp dudaklarına yapıştım. Derince nefesim kesilene kadar öpüp başımı boyun girintisine yasladım.
"Benim Merih'im." deyip boynunu öptüm bu sefer.
"Kedicik moduna girmişsin yine." dedi gülerek.
Kafamı boynuna sürttüm.
"İstemez misin?"
"İsterim." diyerek beni koltuğa yatırıp üzerimdeki yerini aldı.
Dudaklarımız yine birleşti. Elini kazağımdan içeri sokup içinde dolaştırmaya başladı. Ben ise çok sevdiğim yumuşacık saçlarını dolaşıyordum.
Ayrıldığımızda elini iki yanıma koyarak ağırlığını üstümden çekti."Aksel ne yaptın sen bana? Neden bu kadar fazla?"
Yüzüme dalarak bunları söylemesi onun sevgisinden şüphe ettiğim için kendime kızmama neden oluyordu. Seviyordu. Benim onu sevdiğimden daha çok seviyordu beni.
"Ne fazla?" deyip bu sefer ben onu yatırdım.
"Kalbim," dedi "Çok çarpıyor."
Üstünden kayarak karnına kadar indim. Tişörtünden kafamı içeri soktuğumda irkildiğini hissettim ama durmadım. Kalbine kadar gelip dudaklarımı bastırdım oraya. Eli tişörtü üzerinden kafamı buldu.
"Dünyanın en güzel kokusu sende sanırım." dedim ve kafamı tişörtünden çıkardım. Üstüne yatıp omzuna yaslandım.
"Ben de değil. Sana boşuna mı güzel kokulu diyorum ben?"
"Beni seviyorsun." diye fısıldadım. Yine içimden söylemem gerekenleri dışa vurmuştum.
"Şüphen mi var?"
"Yok ama-" deyip duraksadım.
"Ama ne?"
Doğrulup yüzlerimizi karşı karşıya getirdim. Söylememin vakti gelmişti.
"Bana yalan söyledin."
"Ne yalanı?"
"Tamerle konuştum."
Yüz ifadesi değişti. Az önceki sakin halini başka bir hal almıştı. Beni üzerinden çekip ayağa kalktı.
"Ne anlattı sana?" dedi sesindeki keskinlikle.
Lütfen inkar et Merih. Yalan söylüyor de.
"Aslında Nilay'la aralarında bir şey olmadığını, eşcinsel olduğunu söyledi."
Gözlerini kapatıp biraz öyle kaldı. Aklında bir şeyleri toparlıyor gibiydi. Gözünü açıp konuşmasını bekledim.
"Tamam şimdi gidebilirsin."
"Ne?"Ayağa kalkıp karşısında durdum."Gitmek derken?"
"Sana doğruları anlatmış işte. Seni kandırdım. Tamer'in eşcinsel olduğunu biliyordum."
"Niye yaptın? Sevdiğin için mi?"
Gülerek iki adım geriye çekildi.
"Sevdiğim için değil. Canım öyle istedi ve yaptım."
"Canının her istediğini böyle yapar mısın sen?"
Saçlarını çekiştirip gözlerini odada dolaştırdı. Aklım almıyordu. Bir insan neden böyle bir şeyi canı istediği için yapardı ki?
"Çünkü ben buyum." Ellerini iki yana açtı. "Canımın her istediğini yaparım. Sana dediklerim de bunun içindi."
"Sevmiyor musun?" diyerek araya girdim.
"Seviyorum. Allah belamı verdi işte. Canım istiyor diye başladığım şeyde canımı buldum."
Düşünerek konuşmuyordu. Şu an bu sinirle düşünmesine imkan da yoktu zaten. Ve söylediği şey, ne güzel şeydi öyle.
"Şimdi git Aksel." dedi sakinleşen sesiyle. "Git artık. İstemiyorum git."
"Gitmeyeceğim." dedim kararlı bir şekilde.
Yüzü bir anda alaylı bir ifade aldı. Şimdi onu böyle kabul etmem için bir şeyler söyleyecekti. Biliyordum.
"Değişeceğime mi inanıyorsun? Ben değişmem Aksel. Yine insanlara zarar vermekten çekinmeyeceğim. Yine kimseyi umursamayacağım. Yine bildiğimi yapacağım ve sen bıkacaksın. Son kez söylüyorum, senin için bile olsa değişmem."
Bu pervasızca tavırlarından bir an önce vazgeçmeliydi. İnsanları nasıl bir hale soktuğunun farkında bile değildi. Seviyordum. Çok seviyordum ama böyle değil. Onu olduğu gibi kabul ederim ama asla aptallık yapmayacaktım. Kötü karakterin çekiciliğine kapılan aptal kız değildim ben. Onun düzelmesi için elimden geleni yapacaktım.
"Seni böyle kabul etmem Merih. Değişeceksin. Bal gibi de değişeceksin."
"Kapı orada." diyerek işaret parmağıyla gösterdi. "Kabul etmiyorsan gideceksin."
Bana onu bırakmayayım diye söz verdiren adam şimdi gitmemi istiyordu. İçinden gelerek söylemediğini biliyordum. Onu bırakmamdan korkuyordu. Terk edilmek yerine terk etmek ona daha kolay geliyordu. Şu anlık öyle düşünebilirdi ama benim onu bırakmaya niyetim yoktu.
"Tamam öyle olsun." dedim ve son kez olsun yüzüne bakmadan evden çıktım. Ben de Aksel isem Merih adam olmayı öğrenecekti.
———
Bu bölümü hiç sevmedim tşk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkışta Bekle [boyxboy•texting]
Nouvelles"Herkese güvenme demiştim. En güvenilmez ben olduğum halde."