"Hemish"
"Hemish Watson!"
"Kalk!"
John aniden gözlerini açtı.Bu odada ne zaman uyansa yaşadığı şaşkınlık yine kensisini gösterirken son iki günde olanlar bire birer zihnine doluyordu.
Jim tam karşısında elinde bir tepsi yemek ve suratında tereddütle ona bakıyordu.
Tek kaşını kaldırdı ve konuşmaya başladı.
"Sana yemek getirdim..Ellerini çözeceğim.En ufak ters haraketinde bundan sonra yemeklerini benim elimden yemek zorunda kalırsın"
Sinir bozucu kıkırtısı odada yankılandı.İki gündür ağzına birşey sürmeyen John ise yemek yemeyi gururuna yediremesede mecburdu.
Jim kelepçelerin kilitlerini çözdü.
John bileklerini ovuşturup tepsiye göz attı.
Eline kaşığı alıp yemeğe daldırdı tam ağzına göturecekken dik dik kendisini izleyen Jime bir bakış attı.
Jim sinir bozucu olduğunu biliyordu.Zaten amacı buydu,hiç istifini bozmadı ve Johnu izlemeye devam etti.
John omzunu silkip yemeğe devam etti.Bu sırada kenarda duran kameranın ayaklığı dikkatini çekti.Zaten odada kamera malzemelerinden başka bi eşyada yoktu.Jimin gözünün onda olmadığı 2 saniyelik anda kamera ayağına ulaştı ve Jimin kafasına sert olduğunu düşündüğü bi darbe indirdi.Ardından tüm gücüyle onu ittirip hızla cebindeki anahtarı aldı.
O ayağındaki kelepçeleri çözerken Jim engel olmaya çalışmadı bile.John anlam veremezken anahtarlarla işi bitmişti.Hızla ayağa kalktı fakat adımını atmasıyla yere yapışması bir oldu.Bacak kasları çalışmıyor gibiydi.
Jim kahkaha atmaya başladı ama sinirlendiği belliydi.
"Beni fazla hafife alıyorsun Watson.
Bacağında kasları etkisiz hale getirecek kadar güçlü bir gevşeltici enjekte edili.
Bu sırada John Jim in sesinin giderek uzaklaştığını farketti ve gözleri kapandı.
Jim yarım ağız sırıtarak onun duymayacağını bile bile konuştu.
"ve yemeğindede uyku ilacı vardı"
...Jim çoktaan uykuya dalmış olan Johnun yanına eğlidi ve onu yerden kaldırdı.
"Tanrım!Göründüğünden daha ağır!"
Bu sırada dengesini kaybediceğini hissettiği için Johnu hızla yatağa itti fakat istediğinin aksine John yatağa yüz üstü düşmüştü ve omzundaki savaş yarası oldukça net gözuküyordu.Jim yatağa bir adım daha yaklaştı.Kaşlarıbı çattı.Elini yavaşça Johnun yara izi olan omzuna doğru uzartı ama son anda geri çekti ve onu tekrar sırt üstü yatırdı.Üstüne çıkıp ellerinin kelepçelerini tekrar taktı.
Sonra yatağın alt tarafına kayıp Johnun binbir zahmetle çözdüğü kelepçeleri tekrar Johna bağladı.Anahtarları sırf Johnla dalga geçmek için cebinde tutuyordu aslında ama kafasına darbe yiyeceğini hesap etmemişti.
Yataktan kalkıp Johna baktı,uyurken hiçte huysuz gözükmüyordu.
Jim başını iki yana salladı ve kameraların pozisyonlarını yeniden ayarladı.
Söz konusu Sherkocksa Jim Moriarty asla taviz vermezdi.
---
Kamera ayağı nasıl söyleniyordu ya 😅
Oy vermeyi unutmayın~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I will BURN your HEART
FanfictionMoriarty Sherlocka bakarak tehtitkar bir sesle konuştu. "Senin kalbini cayır cayır yakacağım" "Güvenilir kaynaklardan öğrendiğime göre,bende ondan yok." ama bu bir yalandı ve Moriarty zeki bir adamdı. Jim gözleri kısa bir süreliğine Johna kayarken k...