Yıllar Sonra Tekrar

31 4 2
                                    

Bölüme başlamadan önce küçük bir şeyden bahsetmek istiyorum. Çok sevdiğim müzisyen Onur Can Özcan maalesef vefat etti. Allah'ım onun mekanını cennet etsin. Yakınlarına da en içten baş sağlığı dileklerimi sunuyorum.

Medyaya onun şarkısı olan Yaramızda Kalsın adlı eseri koymak istedim. İyi dinlemeler...

Sabah gözlerimi açtığımda Yeliz'in gözleriyle karşılaşmayı gerçekten beklemiyordum. Gözlerimiz havada çarpıştığında hızlıca yerimden doğruldum.

"Günaydın!" diye neşeyle bağırdığında gülümseyip onun aksine daha sakin bir şekilde

"Günaydın." dedim. Neşesini hiç eksiltmeyip 

"Aslında seni uyandırmak istemezdim uykucu ama kahvaltı yapmak istersin diye düşündüm." dediğinde ona hak verip üstümde ki yorganı atıp bacaklarımı kanepeden sarkıttım.

"Doğru düşünce. Kurt gibi açım. Ekstradan ben uykucu değilim. Erken kalkarım." diye kendimi savunduğumda şen kahkahalarından birini attı 

"Saatin kaç olduğundan haberin var mı senin?" cevap vermeyip gözlerimi konuşturduğumda devam etti.

"Saat bir. Öğle oldu öğle. Bir de erken kalkarmış." diye dalga geçtiğinde yüzümden şok dalgası geçmişti. Ben hayatta bu kadar çok uyumazdım bir yanlışlık olmuş olmalı. Yeliz gülmeye devam ederken ben de yattığım yerden kalkmaya çalışıyordum. Kafamın zonklamasıyla yüzümü buruşturdum. Yediğim dayağı çabuk unutmuştum anlaşılan. 

"Bir şey mi oldu?" diye endişeyle sorduğunda yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirdim. 

"Kafam ağrıyor biraz." diye cevap verdiğimde.

"Peki o zaman karnını doyuralım ve sonra ağrı kesici verelim. Sonra eminim iyi olursun." dediğinde yüzümde ki gülümseme silindi. Benimle küçük bir çocukmuşum gibi davranması gerçekten benim için harika bir şeydi. Daha önce hissetmediğim bir şeydi. Aileme haksızlık etmek istemezdim ama küçüklüğüm iyi geçmedi. Hep ilgisiz bir aile oldu ebeveynlerim. 

Evet hep! 

Küçükken okulun ilk günü bütün çocukları aileleri getirirken ben kendi başıma gelmiştim. Daha o yaşta kendi ayaklarım üzerinde durmaya çabalıyordum. Herkesin ailesi çocuklarının ismine bakıp hangi sınıfta olduğuna bakarken, benim okumam yazmam olmadığı için bir başka veliye sorup öğrenmiştim. 

Sevinç anneye. Sevinç Türün'e...

Benim hangi sınıfta olduğumu sormam ilgisini çekmiş ve bana yardımcı olmuştu, annemden daha çok ilgilenen hiç tanımadığım bir kadın. Benimle ilgilenmiş, sürekli ihtiyaçlarım için uğraş vermişti. Okulumuzun müdürüyle konuşup beni oğluyla aynı sınıfa bile aldırmıştı. Sıraç'la da o zaman tanışmıştım zaten.

Ve tabii ki Sevim'le de.

Gözümün önüne yine Türün ailesi gelmiş ve duygulanmıştım. Gözlerim dolmaya başlarken kafamı iki yana salladım. Bunu atlatamayacaktım. 

Karşımda bir hareketlilik oldu ve önüme diz çöken Yeliz gözlerimin içine bakmaya başladı. Gözlerimi ondan kaçırdığımda elini dizime koydu.

"Mete? İyi olduğuna emin misin? Anlatmak ister misin?" diye sorduğunda gözlerimle savaşıyordum. Şuan olmazdı.

Ağlayamazdım!

Şu yaşıma kadar ne istediysem olmamaya yemin etmişti. Hayat beni şaşırtmamış tekrar ağlamaya başlamıştım.

"Senin karşında bu kadar güçsüz durmak canımı yakıyor." dediğimde bütün neşesi uçup gitmişti.

UçurumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin