Bölüm 41

9.6K 1.1K 769
                                    

Keyifli Okumalar :)
Lütfen vote sınırına dikkat edelim. Bu işten sağladığımız hiçbir karşılık yok. Tek elde ettiğimiz vote ve yorum. Diğer bölüm sınır dolmamıştı ama yine de atıyoruz.

Iseul'den

Kim olabilirdi?

Benim kim olduğumu biliyorsa, nasıl meydan okuyabiliyordu?

Ellerimi saçımın arasından geçirerek derin bir nefes aldım. Odada bir ileri bir geri yürümek yardımcım olmuyordu, daha da stresleniyordum.

İhtimalleri gözümün önüne getirdiğimde, şüphelenmem gereken üç kişi olduğu açıktı. İlki odamdaki koltukta masumca oturmuş, beni izlemekle meşguldü. Tae'nin böyle bir olaydan haberi olduğunu bile sanmıyordum. Azmettirilme ihtimali vardı fakat bu kadar iyi rol yapabilmesi imkansızdan da öteydi.

İkinci ihtimal olarak Myungsoo mantıklı gözüküyordu. Beni anlamsız bir şekilde takip etmesi ve sanki aşık gibi dudaklarıma yönelmesi, dünyanın en saçma olayıydı. Bana yakınlaşmak için dudaklarıma yöneldiği açıktı, kağıdı koyması kolay olmuş olmalıydı.

Ama onu tanıyordum, bunu yapacak biri değildi. Arkasında mutlaka birileri olmalıydı.

Üçüncü ihtimali düşündüm, avuç içlerim terliyordu ve yutkunma ihtiyacıyla doluyordum. Sarılmayı sevmezdim, onun da sevmediğini biliyordum. Neden arabadan iner inmez beni kollarının arasına almıştı?

Mantıksız geliyordu. Böyle olmamalıydı.

"Şey, Lay hyunga gidebilir miyim? Beni göremezse sinirlenip enseme vuruyor." Düşüncelerim Tae'nin sorusu eşliğinde darmadağın olmuştu. Normalde gidip Lay'in kolunu kırmam gerekirdi ama üstüne düşemiyordum.

"Tamam. Uyuyamazsan buradayım."

Tae iznimle beraber hızla koltuktan kalktı ve hevesli bir şekilde odadan çıktı. Lay'le  ne zaman bu kadar yakınlaşmışlardı bilmiyordum ama en azından aklım kalmıyordu. Tae'nin güvende olması her zaman tercihimdi.

Böyle bir işe girerken zayıf noktam olmamasına özen göstermek zorundaydım fakat Tae istisnaydı. Onunla aramdaki bağın farklı olduğunu hissediyordum. Korunmaya ihtiyacı olan bir çocuk vardı karşımda, bense ona asla sırtımı dönemezdim. Ne olursa olsun.

Tae çıktıktan sonra lambayı kapatarak yatağıma uzandım. Uzun bir gece beni bekliyordu, yarın ise yapmayı ertelediğim planıma geçecektim. Jackson bana yardımcı olacak tek kişiydi.

***

Yatağımda bir ağırlık hissederek hızlıca yerimden doğruldum. Aklımda bin türlü soru varken nasıl uyuyakalmıştım?

"Korkacağını düşünmedim. Sakin ol." Kokunun sahibini tanıyordum ama bu not olayı beni oldukça ürkütmüştü. Yatağıma Kai'den başkası zaten uğramıyordu, bazen yersiz tepkiler veriyordum.

"Sen iyi misin?"

Gözüm yavaş yavaş karanlığa alışmaya başlamış, Kai de benim gibi uzandığı yerden doğrulmuştu. Hızlı bir şekilde atmaya devam eden kalp atışım yavaşlamıyordu, bense asıl nedenini anlamaya başlamıştım.

Notu koyanın Kai olma ihtimali beni bu kadar korkutuyor muydu gerçekten? Ölmekten korkmazdım ki, bana zarar verecek olması neden bu kadar zor geliyordu?

"Iseul?" Kai'nin ağzından adımı duyarak, bakışlarımı gözlerine çıkardım. Suratında ilgili bir ifade vardı, belki de bana öyle geliyordu.

Lyssa | KAI ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin