10.Bölüm ☂

313 34 4
                                    

Merhaba arkadaşlar, bu bölümü öylesine yüklediğimi bilmenizi isterim. Hikayem 10.Bölüme geldi ve bir bölümü 100 okuyucu geçemedi. Evet, 9.Bölüm 90 tıklanmada kaldı arkadaşlar. Bu beni çok üzdü. Verdiğim bölüm aralarının süresinin farkındayım korkunç bir yazarım ve sizler beni sevmiyorsunuz. Ama elimde olan bir şey değil, bu sınırı kendi kafamda koymuştum her bölüm 100 okuma-tıklanmayı ve 20 oyu geçince bölüm koyarım diyordum sırf hemen dolar da sizi üzmem diye. Ama hayal kırıklığına uğradım ve geçen gün hikayemi silmeyi düşündüm. Her neyse, bölümlerin gecikmesinin sebebinin bu olmasını bilmenizi isterim. 

Unutmadan söylmek istiyorum, MericSel tarafından yazılan "Güneşin Karanlığı" hikayesini okuyorum. Harika bir hikaye, betimlemeler müthiş. Bakmak istersiniz diye düşündüm. 

Bir sonraki bölüm görüşmek üzere, yazıp direk yayımladım hatalarım varsa affola artık.

"Sayın Harry Styles, ben Kimberly Cooper. Nazik teklifiniz için çok teşekkür ederim kabul ediyorum."

Mesajı saniyenin onda biri kadarıyla okuyup yine aynı saniyelerde sildiğimde inleyerek yüzümü yastığa gömdüm. Gerçekten, elimden gelenin en iyisi bu olmamalıydı! 

Yerimde doğrulup hala boş olan mesaj bölümüne bakarken iç geçirdim.

O garip günden bu yana tam bir hafta geçmişti. O gün, korkunç bir sessizlikte motelime geri dönmüş ve Linda'nın giden eşyaları yüzünden boşalan odama göz atmış sonrada akşamın sekizinde yatağıma girmiştim. Ertesi gün kalktığımda biraz daha tutuktum, ertesi günde öyle. Bu böyle tam dört gün yürümüştü. Ama sonra internetteki o saçma haberi görmüş ve kambur olan sırtımı dikleştirip güzel bir duş almıştım. Haber Bayron Styles ile ilgiliydi ve şirketin önemli bir ihaleyi kazandığından bahsediyordu. Takılmamıştım tabi, sadece duştan sonra bir güzel kirlenmiş çamaşırlarımı yıkayıp Linda'yı aramıştım. Ona verdiğim "Ertesi gün New York'a döneceğim." cümleleri içeren sözümü tutmadığımdan konu açılmamıştı tabi. Aslında onu bende bilmiyordum. Yanızca, gitmemiştim işte. Bahanem bile yoktu. Gitmemiştim. Tüm bunları es geçip Linda'ya tam anlamıyla olanları anlatmıştım.

"Ara onu Kimmy." demişti sadece. Beklediğim bu olmadığından telefonuda yüzüne kapatmıştım. Sonra oturup aptal bir liste hazırladım. Yaklaşık yüz maddeydi ve gelecekteki çim biçme makinemin markasından tutun evleneceğim adamın annesinin özelliklerine kadar yazmıştım. Sonra, yırtıp attım. Çünkü kimse böyle takıntılara sahip olmak istemezdi. Ertesi gün-dün- kalktığımda biraz hayata karışmak istedim  ve şu siyaset dergilerinin başlıklarından bir türlü düşmeyen şirkete gittim. Styles Şirketi tüm heybetiyle karşımda dururken öylece baktım. Önemsenmediğimi biliyordum, sahi kim şirketin karşısında durmuş o yağmurda siyah bir şemsiyeyle bekleyen kadını önemserdi? Biraz bekledim sadece ve gitmek için arkamı döndüğümde hemen önümdeki arabanın camındaki yansımadan onu gördüm. Şirketin dönenmeçli kapıları açılmış ve o çıkmıştı. Önündeki adamın o ıslanmasın diye tuttuğu şemsiyeyi önemsememişti bile. Arabasına binip gözden kayboluncaya kadar onu izledim. Sonra küçük motelime döndüm ve kaydetmeye cesaret bile edemediğim o numarayı buldum.

Elimdeki telefon titremeye başladığında irkilerek gözlerimi diktiğim noktadan ayırdım. Ekran Linda'nın ismiyle yanıp sönerken derin bir nefes aldım.

"Selam." diye mırıldandım. 

"Hey, nasıl gidiyor bakalım kaçak?"

Duyduğum sesle birlikte donduğumu hissettim. Kulağıma dayalı olan elim hafiften titremeye başlamıştı.

"Kimberly? Orada mısın?" Stephen bir kere daha seslendiğinde oturduğum yerden kalkıp küçük odamda dolanmaya başladım.

"Hey," 

The Bright Rain ☂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin