Yanımda yarım saattir susmadan kavga eden ikiliye döndürdüm başımı. Cidden o kadar çok didişiyorlardı ki bazen nasıl oldu da sevgili oldular diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Ve kavga ettikleri konu cidden çok saçmaydı.
"Neden bir kez olsun benim istediklerimi yemiyoruz?" Jungkook, Jimin'e bilmem kaçıncı kez aynı soruyu sorduğunda Jimin'de benim gibi sıkılmış olmalı ki elindeki çubukları masaya bıraktı. "Jungkook, sen bir insan ya da melez her neyse, olabilirsin ama ben bir elfim! Tanrı aşkına bu yediklerin bana hiçte güzel gelmiyor."
Jimin'in dediği şey komik gelirken içimde tutamadığım kahkaha dışıma yansımıştı. İkisinin bakışları beni bulduğunda ellerimi havaya kaldırdım ve omuz silktim. Ne yapabilirdim? Yarım saattir burada bunu tartışıyorduk ve ben yemeğimi çoktan bitirmiştim.
"Çocuklar, tartıştığınız konular cidden ilgimi çekmiyor ve ben o saçma sapan evlendirme programlarındaki tartışmalar içindeymiş gibi hissetmekten kendimi alamıyorum. Lütfen yemeğinizi yiyip gitsek ya da beni bir salsanız?" ikisine de umut dolu bakışlarımı attığımda Jungkook omuz silkmişti ancak Jimin kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Evlendirme programı da ne demek?"
"Bilmiyor musun?" kaşlarım havalanmış ona bakarken Jungkook iç çekti ve konuştu. "Jimin gerçek dünya ile alakalı saçma sapan şeyleri bilmiyor. O doğar doğmaz ya da yaratılır yaratılmaz buraya gelmiş. Ben de gerçek dünya ile ilgili ona bu tarz şeyleri anlatmadım."
"Anlatmadığı için kendini arınmış hissetmelisin Jimin." kıkırdayarak söylediğimde Jungkook'ta bana katılmış ama ona o programların ne olduğundan bahsetmediğimiz Jimin kaşlarını çatmaya devam etmişti.
Gülümsemeye devam ederken içeri giren Hoseok, Yoongi ve Namjoon ile gülümsemem yarıda kesilmiş hatta yediğim tavuk boğazıma dahi kaçmıştı.
Taehyung ile olaylar yaşadığımız, ya da benim delirmeme ramak kalan, günün üzerinden rahat bir hafta geçmişti. Rahat dediğime bakmayın, ne zaman odaya girecek olsam içeri ilk önce Jungkook'u yollayıp biri var mı diye kontrol ettiriyordum çünkü Taehyung'tan korkmuyordu ve ben gördüklerimi ona anlatamıyordum. Ne zaman bunu düşünsem biri sanki aklımı okuyormuş gibi o uyarılarda bulunuyordu ve inanın bu gün geçtikten korkutucu hâle geliyordu. Hadi ama, bir şey düşündüğüm için uyarılıyordum! Bu cidden korkunçtu.
Onların dışında Jungkook ve Jimin beni Hoseoklar ile tanıştırmak için bana yalvarıyorlardı. Bunu niye yapıyorlar bilmiyordum ama onların ayarladığı bir tanışma ve kaynaşma gününde, onlar bunu demişti, onları ekip tüm gün odamdan çıkmadığım için Hoseok bana daha da kızgındı ve Jungkook'a beni ilk gördüğü yerde yiyeceğinden bahsetmesi zaten korkunç geçen günlerimi daha da korkunç yapıyordu. Ondan nefret ediyordum cidden! Beni korkutmak için yer arıyordu ve bunda oldukça başarılıydı. Şuan da altıma kaçırmak istiyordum.
"Sohbetinize doyum olmadı ama kalksam iyi olur." gergince mırıldanıp ayağa kalktığımda Jungkook kolumu tuttu ve beni geri çekti. "Nereye?"
"Bırak kolumu ya! Hoseoklar geldi kaçıp gitmek istiyorum." Jungkook'un güçlü kolundan kolumu çekmeye çalışırken bir yandan da mızmızlanıyordum ve Hoseoklar neredeyse masamızın oraya gelmişlerdi. Beni görmeleri an meselesiydi ve ben daha kendimi keşfetmeden ölmek istemiyordum!
"Hyung, Hoseok hyung sandığın gibi biri değil." Jimin bilmem kaçıncı kez aynı şeyi söylediğinde hahladım. Ne zaman Hoseok'tan kaçsam onu söyleyip göz deviriyordu ve bu komik değildi.
"Benim için sandığım gibi biri Jimin. Hangi manyak beni ölümle tehdit edebilir ki?"
"Sanırım o manyak ben oluyorum." Hoseok'un içimi soğuk eden sesi dibimde söylendiğinde Jimin'e en öldürücü bakışlarımı atıyordum çünkü sanırım beni yiyecekti.