İKİNCİ BÖLÜM

66 5 5
                                    

Yaklaşık bir aydır uğramadığım evime
-daha doğrusu- babamın öldüğü eve uzun bir aradan sonra ayaklarım geri geri gitmesine rağmen girdim. Her tarafı toz kaplamış, mutfakta karınca ve sinekler birbirine savaş açmış hatta beraber yaşamayı öğrenmiş gibi duruyorlardı. Evde biraz daha dolaşmaya devam ettikçe her tarafta babamla olan anılarımıza dokunuyor gibi hissediyordum. Onun ölümüne hâlâ alışabilmiş değildim. Babam gürültüden nefret ettiği için ev genelde zaten çok sessiz olurdu lakin bu seferki çok daha farklı bir sessizlikti. Babam'ın odasına girdiğimde yine o tepeden tırnağa düzenli ve temiz oda ile yüz yüze geldim. Başucundaki şifonyer'in üstünde bulunan
gramafonda bir plak takılı bir şekilde duruyordu. Gramafon'un iğnesini plağın üzerine yavaşça indirdim. Ve kendimi yavaşça babam'ın yatağın'ın üzerine bıraktım. Şu an tek isteğim kendimi plakta çalan parça'nın kollarına bırakmaktı.

"Babam bu parçayı ne kadar da çok severdi."

...

Şu son bir ayda o kadar az uyudum ki artık oturduğum yerde bile uykuya dalabiliyordum. Yine yorgun bir anıma denk gelmiş olacak ki babam'ın yatağından beni içeriyi loş bir hale çeviren tiz bir sabah güneşi uyandırdı. Kafamı kaldırıp duvardaki küçük duvar saatine baktığımda saat sabahın yedisiydi.
Uykuya daldığım yataktan yavaşça kalkıp evde biraz daha gezinmeye devam ettim. Babam'ın odasına tekrar döndüğümde gramofon'un önüne gelip bu sefer başka bir plak taktım. Yine aynı yavşlıkla iğneyi indiriyordum ki gözüm plak kutusunun önüne bırakılmış küçük bir kağıda takıldı. İğneyi bırakıp kağıdı elime aldım.

"Acaba babamın şu sürekli yazmaya çalıştığı romana ait bir kesit miydi?"

Merakım git gide artıyordu. Katlanmış kağıdı açtım ve babam'ın el yazısı ile yazdığı ve yazarken emek gösterdiği gayet belli olan yazıyı okumaya başladım.

Canım oğlum Vikas,
Bu vasiyeti sana yazmamın sebebi benim sonradan farkına varmış olduğum hayatın senin benden daha çabuk farkına varmanı istediğimdendir. Hayat üç şeyden ibarettir oğlum. Gülümsemek, sevmek ve uyumak.
-bilirsin uykuyu severim- Neyse, konumuza dönelim. İnsanlar'ın hayatlarına dokun oğlum. Mutluluğu onlarla bul. Başka insanların mutlulukları ile mutlu olmaktan daha güzel bir his olmadığını sende anlayacaksın. Bunu yaparken karşı taraftan hiçbir karşılık bekleme. Bunları yaptıktan sonra ise git ve aşık ol. Hint filmleri gibi bir aşk yaşa. Bilirsin "Aşk Hindistan'da yaratılmamıştı ama kesinlikle burada mükemmelleştirilmişti ve size bunu bütün Hintliler söyleyebilirdi." Sevmek ve sevilmekten daha kutsal bir his yoktur. Ve son olarak çok az da uyuma yoksa bataryası bozulmuş cep telefonuna dönersin.
Sözlerimi mutlaka dinle.
Ve şunu asla unutma! Bedenim bir nehirle bütünleşmiş dahi olsa ben sana güç vermeye ve arkanda olmaya devam edeceğim.
Baban.

Hayatımın geri kalanına yön verecek şey az önce olmuştu. Bir vasiyet bir insanın hayatını ne kadar değiştirilebilirdi?

BEYAZ GÜL'ÜN GÖLGESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin