YEDİNCİ BÖLÜM

35 5 20
                                    

Eşyalarımı gelişigüzel doldurduğum küçük kırmızı bavulumu sol omzumun altına alarak merdivenlerin olduğu tarafa doğru yürümeye başladım. Gıcırdamasından nefret ettiğim eski tahta kapının önüne gelince birkaç saniye duraksayıp gözlerimi kapatarak buraya ilk geldiğim anı hatırlamaya çalıştım.

"Beni buraya bi kız bırakmıştı sanırsam. İçeride seni vahşi bir kaplan bekliyor." dediğinde ne de çok korkmuştum. Şimdi ise o çok korktuğum kaplanı özlüyordum.

"Meera."

Adı dudaklarımdan istemsizce fısıltı gibi çıkmıştı.

'Onu sahiden bu kadar çok sevmiş miydim, hadi sevdim diyelim. Ne ara sevmiştim? Meera ile varlığından haberim olan ama asla bulmadığım daha doğrusu bulamadığım kız kardeşimin eksik bıraktığı tarafımı mı doldurmuştum acaba?'

Bütün bu düşleri kafamdan geçirirken aşağıdan gelen bir sesle aniden irkildim.

"Sarah! Yurtta sadece sen kaldın. Hadi artık gitmen lazım."

Bu Bayan Kangana'nın sesiydi.

"Hemen geliyorum Bayan Kang!"

Kırmızı bavulumu olduğum yere bırakıp odamı baştan aşağıya bir kez daha detaylıca inceledim ve inip çıkmaktan daima nefret ettiğim merdivenlerden inmeye başladım. Biraz eskimiş olan ayakkabılarımın eski mermerlerde çıkardığı tak-tak sesler eşliğinde yurdun giriş kapısının önüne indim. Bayan Kang:

"Sarah, sana kötü bir haberim var."

Bayan Kang cümlesini bitirmek üzere iken iki kaşımı da yukarı kaldırıp gözlerimi büyüterek yaşlı müdirenin yüzüne dikkatlice baktım. Sanıyorum ki yüzüm 'Nedir o haber?' diyordu. Ben bir şey demeden müdire tekrardan konuşmaya başladı.

"Meera ile aynı hastanedesin, Agra Devlet Hastanesine ataman yapılmış."

Bayan Kangana Meera ile aynı hastanedesin deyince mutluluktan olduğum yere yığılacak gibi hissettim. Yüzümü kaplayan hüzün yerini koskocaman kahkahalara bırakmıştı. Bayan Kang'ın boynuna ince kollarımla sımsıkı sarıldım.

"Bana muhteşem bir haber verdiniz Bayan Kang size minnettarım. Çok teşekkür ederim! İyi ki varsınız!"

"Bu senin için gerçekten iyi bir haber mi evladım?"

"Elbette öyle efendim. Elbette öyle."

Sesimi titreten şeyin mutluluk mu yoksa heyecan mı olduğunu kestiremiyordum fakat büyük ihtimalle ikisi de sesime vuruyordu."

Bayan Kangdan hastanenin adresini alıp yarım saat sonra kalkacak olan trenime yetişebilmek için tren istasyonuna doğru koşmaya karar verdim.

Müdireye veda edip eski ve küçük fakat sıcak bir yuva olan yurda son kez bakarak tren istasyonuna doğru koşmaya başladım.

"Bekle beni Meera! Dostun geliyor!"

💃💃💃

Kıl payı ile yetiştiğim trene binip koltuğumu aramaya başladım.

"Hah işte buldum."

Yanımdaki veya önümdeki koltukta oturan kimsecikler yoktu. Ben de ayağımı hafif hafif ağrıtmaya başlayan topuklularımı çıkarıp yalın ayak yanımdaki boş koltuğa doğru uzattım. Dört beş saat kadar süren Agra yolculuğumun bittiğini trenin korkunç düdüğü haber veriyordu. Yarı uykulu halimle hem ayakkabılarımı giymeye çalışıp hem de kendimi toparlamaya çalışıyordum.

Bavulumu karşı koltuktan alıp hızlıca trenin kapısını aramaya koyuldum. Sağıma soluma bakarken yerdeki çöplere basmadan dar ve uzun koridorda adım atmaya çalışıyordum. Çıkışı fark edince hızlıca çıkışın bulunduğu tarafa koştum.

BEYAZ GÜL'ÜN GÖLGESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin