Bölüm 2

256 19 5
                                    

Merhaba sevimli okurum evet belki ilk bölüm biraz karışık ve yoğun gelmiş olabilir sana ama bütün bunlar ilerde yaşanacak olayların sebepçeleri. Birkaç bölüm beni idare edip yorumlarınızla beni aydınlatırsanız sevinirim.

Kalbim benden ayrılıp gidecekmişçesine hızlı hızlı atıyordu.Çok az kalmıştı. Yıllardır eklediğimiz o gün gelmiş ve sadece kapıların açılması kalmıştı.

Bugün herkes oldukça şıktı. Ben vücuduma oturan alt kısımları tüllü yere kadar inen gözlerimle aynı tonda mavi bir elbise giymiştim. Kahve uzun saçlarım dümdüz belime kadar geliyordu. Nedensizce sanki bir şeyler eksikmiş gibi hissediyordum. Bu eksikliğin ne olduğunu bulamayınca 287'ye sormaya karar verdim. 287 yemekhanede olmalıydı. Aç şey sürekli tıkınır asla kilo almazdı.

Onu bulduğumda görmeye alıştığımın dışında ağzı tıka basa dolu değildi. Aksine saçı ve gözleriyle çok uyumlu siyah bir takım elbise giymişti. Taktığı kravat ve çilleri aynı tondaydı.Oldukça tatlı gözüküyordu. Bir anda aklıma farklı elementler çıkarsak beni unutup unutmayacağı düşüncesi belirdi. Duygulanmıştım. 15 yıllık arkadaşımla ayrılma fikri acı vericiydi.

287 beni fark edip yanıma gelince bu düşüncelerden ancak kurtuldum. Bir metre uzağımda durup beni baştan aşağı süzdü " Bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum." dedi.

"Ah saçmalama ben hep güzelim." deyince alaycı bir gülüşle ""Pijamalı ve ağzının suyu akarken pek de güzel olduğun söylenemez."Dün geceden bahsediyordu. Tam anlamıyla bir gıcıktı."Sen gelmeden önce farklı elementler çıkarsak ne kadar üzücü olacağını düşünüyordum. Ama şimdi bakıyorum da senden kurtulmak güzel olabilir." dedim."Ama ben seni her halini ,güzel veya çirkin, özellikle çirkin halini çok özleyeceğim." burnumu yukarı doğru kaldırıp domuz taklidi yaptığımda ise gülerek "Vaz geçtim. Böyle bir çirkinlik özlenemez." dedi.

Biz gülüşürken öğretmenler son birkaç dakika olduğunu söylüyorlardı.En son geçen yılın mezunlarını verirken açılan kapıların karşısında yerimizi alırken kalbim yeniden deli gibi atmaya başlamıştı. Heyecanımı fark eden 287 elimi tutup güven veren gözleriyle "Ne olursa olsun ben yanındayım." dedi. Her korktuğumda veya heyecanlandığımda bunu yapardı. Elimi tutar , bana güven verirdi. Ve her şey daha iyi bir hal alırdı.

Kapının arkasından geri sayım duyuluyordu."9,8,7,...2,1"kapılar aralandı "0" güneş ışığı sonuna kadar açık kapılardan geçerek yüzüme istila ediyordu. Karşımda hep merakla beklediğim Almey halkı duruyordu.Herkes alkışlıyor ,bize bakarak gülümsüyordu. O an bende gülümsediğimi fark ettim. Böylesine güzel bir yer beklemiyordum. Tertemiz hava , sol tarafta kalan boylu boyunca uzanan deniz,çiçeklerle dolu boyalı ağaçlar ateşten yapılmış aydınlatmalar ve süslemeler ... Cennete düştüm galiba.

*********

Bize göre devasa ancak halk için oldukça küçük bir gösteri alanındaydık. Bize doğduğumuzda engelleme büyüsünü yapan kişi hava elementinden İmera'ymış. duyduğuma göre İmera krallığın baş büyücüsüymüş.

Bizler yerlerimize yerleşirken İmera ve kraliyet aileleri de yerlerini alıyorlardı. Sadece ateş krallığının tüm tahtları doluydu. Onun dışındaki elementlerin boş tahtları vardı, ancak en boşu su krallığıydı. Herkes hazır olduğunda İmera beyaz saçları ve elbisesiyle ortaya çıktı ve konuşmaya başladı.

-Bugün burada 15 yıl önce yapmış olduğum büyüyü kaldırmak için toplandık. Bu çocuklar pardon gençler yıllardır güçlerini kontrol etmesini öğreniyorlar. Ve şimdi öğrendiklerini ilk kez burada uygulayacaklar. Çocuklar..." dedi ve bize döndü."Sizden elinizle başınızın üstünde bir gökkuşağı çizmenizi istiyorum. Gökkuşağı neyden oluşuyorsa biliniz ki elementiniz odur.Hepinize bol şanslar "diyerek sırayla bizi çağırmaya başladı. 287 bana:

-Fark ettin mi her bir elementin insanı görünüş olarak birbirine benziyor.dedi. O an etrafımdaki insanlara baktığımda birbirlerini andırdıklarını fark ettim.

-Haklısın. Sular mavi, topraklar kahve veya yeşil, havalar beyaz, ateşler ise siyah, turuncu veya kırmızı tonlarını taşıyorlar. Sanırım Almey sadece elementleri değil renkleri de aralarında bölüşmüşler. dedim.

Sıradaki kişiler ikizlerdi. İlk kıvırcık saçları ve yeşil elbisesiyle 455 İmera'nın karşısındaki yerini aldı. İmera 455'in alnına iki parmağıyla dokunduktan sonra 455 eliyle başının üstünde sudan bir gökkuşağı çizdi. 455 önce başının üstündeki eserine ardından ellerine bakıp sevinçle kardeşine sarıldı.

455'in su olması çok tuhaftı. Genellikle yeşil gözleri, esmer teni ve yeşil sevdasıyla toprak elementini andırıyordu. Sıra 456'daydı. 456 ise bembeyaz teni mavi gözleriyle suyu andırıyordu. İmera 456'nın alnına dokundu ve ardında 456 başının üstünde çiçeklerden bir gökkuşağı çizdi.

Şaka gibiydi, ikizler birbirlerinin olmaları gereken yerlerdeydiler. 287 de bu duruma en az benim kadar şaşırmış görünüyordu. Ancak dik başlılığıyla "İstisnalar kaideyi bozmaz." dedi. Biz bunları düşünürken ikizlerin tek dertleri farklı elementlerde olmalarıydılar.

ElementlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin