SENİ SEVİYORUM

1.6K 243 172
                                    

Selamünaleyküm sevgili okurlarım geç gelen bölüm için özür dilerim. Keyifli okumalar.
😊😁

TUFAN
    
    Zümra hızla kendini geriye doğru çektiğinde kollarım boş kalmıştı. Utançtan olsa gerek yanakları kızarmış, gözlerini kaçırıyordu. "Ben buraları toparlayayım," deyip arkasını döndüğünde bu tatlı haline gülümsedim. Akabinde sırıtmayı kesip "sana yardım edeyim," dedim.

Her hafta evimi temizlemeye gelen kadının temizlik malzemelerini Zümra'yla birlikte arayıp bulmuştuk. Ne büyük bir ironiydi; temizlik yaparken keyif alacağım. Ortalığı toparladığımızda dolaptan aldığım yeni tavayı sallayarak "yumurtayı nasıl seversin," dedim. Zümra kararsızlıkla bir bana bir tavaya bakıyordu.

"İzin verin, yumurtayı ben pişireyim Tufan bey."

"Haklısın, tüm günümüzü mutfak temizlemekle geçirmek istemeyiz." Tavayı ona uzattığımda gülümseyerek " evet," dedi.

Tavayı ocağın üstüne bırakıp bir kaç mutfak dolabını açıp kapadıktan sonra bulmuş olduğu kaseye dolaptan çıkarmış olduğu iki yumurtayı kırıp çırptı.

"Acı sever misiniz?"

"Severim," dediğimde buzdolabından yeşil ve kırmızı biber çıkartıp yıkadı. O biberleri doğrarken sırtımı tezgaha dayayıp pür dikkat onu seyretmeye başladım. Tavaya az miktarda yağ döktüğünde yüzünde kısa bir gülümseme geçti.

"Ne düşünüyorsun?" Diye sorduğumda kısa bir anlığına yüzüme baktı. Akabinde hüzünlü bir sesle " eski bir anıyı," diye cevap verdi.

Onu gülümseten anıyı deli gibi merak etsem de anlatmasını istemedim. Anılar bir insanın duygu bağıdır. Bu bağı herkesle değil paylaşmaya değer gördüğü insanlara anlatılırdı. En azından benim için öyleydi. Bu yüzden empati kurup sabırla onun anlatmasını bekledim. Doğradığı biberleri tavaya atıp tahta kaşıkla karıştırdı.

"Yeni evliyken mutfakta tam bir beceriksizdim. Burak'la aldığımız iki kazanı tanınmaz hale getirmiştim. İnsanın bir şeyler öğreteceği, öğüt vereceği bir akrabası olmayınca her şeyi kendiniz öğrenmeye mecbursunuz." Bana bakıp gülümsedi. "Mutfağa ilk girdiğimde o haliniz yemek yapmaya çalıştığım zamanları hatırlattı bana."

"Berbat bir durumdaydım değil mi?"

"Evet öyleydiniz." Aynı anda güldük. Onunla birlikte gülmek ayrı bir zevkti.

Yumurtayı pişirdiği biberin üstüne döktü. "Burak yemek yapma konusunda benden çok daha becerikliydi. İşten eve geldiğinde yorgun bile olsa mutfağa benimle beraber girer, bana yemek yapmayı öğretirdi. Hala nasıl o kadar lezzetli yemekler yapabildiğini anlamış değilim, " dedi acı bir gülümseyişle. Gözlerindeki özlemi görmemek mümkün değildi. İşte o an ölü bir insanı kıskanmıştım. Zümra'nın ismini söylerken iç çekişi, gözlerinde yansıyan özlemi onu gülümseten biriktirmiş oldukları anıları çok kıskanmıştım. Zümrüt gözlüm bir gün beni de böyle sevebilecek miydi? Gülümseyerek anlatacağı güzel anılar biriktirebilecek miydik beraber? Zümra hayatıma girdiğinden beridir zihnimde hep aynı soru dönüp duruyor, cevaplar arıyordu. Aşk neydi? Nasıl bir soruydu ki bu her gün yeni bir cevapla karşılaşıyordum.
Aşk; sevgiliyle güzel anılar biriktirmekti belki de.

Zümra pişirmiş olduğu biberli yumurtayı servis tabağına alırken düşünceliydi. Şuan aklındakileri öğrenmek için can atarken diğer yandan burada mutsuz olup olmadığını öğrenmeye cesaretim yoktu.

"Kahvaltı hazır. Siz oturun ben Hamza'yı alıp geleyim."

"Sen otur ben getiririm yakışıklıyı," deyip şaşkınlıkla bakan zümrüt gözlümün yanından geçip üst kata çıktım.

PEYGAMBER ÇİÇEĞİ  ~Düzenleniyor~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin