2-Sıradan Günüm

301 31 4
                                    


HEPİNİZE İYİ OKUMALARRRRRR... HEPİNİZİ ÇOOOOK SEVİYROUM CANLARRRRRR 

----------

Cafedeki işi aldıktan sonra mutluluğum ikiye katlanmıştı. Maışı yerinde bi iş bulmuştum aynı zamanda eve yakındı.

Saat daha ikiydi. Eve bi kaç eşya almak için hala zamanım vardı. Babam eşyalar için biraz nakit vermişti.

Bi kaç mağzaya girdikten sonra bir kırmızı L şeklinde koltuk, yatak, beyaz bi gardolap, küçük bir buzdolabı çamaşır makinesi almıştım. Eşyalar cumartesi geleceğinden 3 gün daha rahatsız bi uykuya hazırlıklı olmalıydım. Bozulmayacak birkaç yiyecek aldım ve eve doğru yürmeye başladım. Bügün gerçekten şanslı günümdeydim. Sürekli sırıtıp duruyordum ne zamandır  bu kadar mutlu olmamıştım . Bu işe girmem beni fazlasıyla mutlu etmişti. Evin kapasına geldiğimde anahtarları çantamdan çıkarıp kapıyı açtım. İçerisinin sessizliği insanı dinlendiriyordu. Yıllarımı yurt gürültüsünde geçiren bir insan olarak bu evin sessizliği beni rahatlatıyordu.

İstanbul gerçekten her şeyiyle bana şans getirmişti. Hayattan bu kadar umudunu yitirmiş bir insanı hayata döndürecek kadar şans kime kısmet olurdu ki? Gülmeyi, mutlu olmayı unutmuş bir insandım ben.

Evet bugün kesinlikle bir pasta kesmeliydim bu şansdan biraz da midem nasibini alsa iyi ederdi yarın yorucu bir gün olacaktı.

Ahh birde garip patrona teşekkür mü etmeliydim yoksa saydırmalımıyım çözmedim. İşe alacaksan niye o kadar zora sokuyosa insanı? Fazla tuhaf biri. Aniden fikrini değiştiren şey neydi acaba? Adı neydi? Gencerdi galiba... Neyse yarın garson kıza sorarım. O kadar çok yorulmuştum yemek yiycek halim bile yoktu. Kendimi yatak olarak kullandığım toz yığını olan çekyatın üstüne attım.

Gözlerimi kapattım ve düşünmeye başladım. Bugünü, yarını, Demir'i.

Onu hergün geçtikçe daha da özlüyordum. Görmediğin, gülüşünü dahi unuttuğun insanı nasıl özlersin? Demir için kimseye kalbimi açmamıştım. Sırf o gülüşün azıcık da olsa benim olma ihtimali varsa onu kaybetmemek için. 

Ya hiç onu göremessem...  Hayatım boyunca yalnız mı olacaktım. Kimseyi onu sevdiğim gibi sevemezdim  biliyorum ama birilerine bağlanma, hoşlanma duygusunu Demir'den sonra kimseye karşı duymamıştım. Belkide unutmuştum. Nasıl bi duygu olduğunu, bu yaşta nasıl yaşandığını....  Bunları yaşamak istiyordum. Sevildiğimi hissetmeyeli çok olmuştu. 

Gencer'in (patronun) ağzından

Sabah yine inanılmaz bir baş ağrısıyla uyandım. Akşam içkiyi fazla kaçırmış olmalıyım. Etrafıma bakındım ve kendi evimde değildim. Sude yine kendine getirmişti beni. Çarşafı kaldırmamla çıplak olduğumu anladım etrafa bakındım. Salak kız ayrıldığımızı bir türlü anlamıyor. 

Bakstırımı ve kot pantolonumu giydim. Sanırım akşam biraz yaramazlık yapmıştık çünki Sude'nin de eşyaları etrafa saçılmıştı. Gömleğimi bulamadığımda yine onun giydiğini anladım. Şu kızın aptal fantezilerinden nefret ediyorum. Kendi evinde kalkmış benim kıyafetimi giyiyor.

"Naber sevgilim. Beni bu kadar istediğini bilmiyordum. Söyleseydin daha önce de gelebilirdim." tam tahmin ettiğim gibi gömleğim üstünde. 

"Çıkar şu gömleği. Ve bir daha bana 'sevgilim' deme. Dün gece ne olduğunu da hatırlamıyorum bu yüzden saçma sapan şeyler söyleme. Bir daha ben ne halde olursam olayım bana yaklaşma ve asla bu lanet eve getirme." gömleği çıkardı ve yere attı. Tamamen çıplak kalmıştı. Eskiden bu durum benim hoşuma gider, akşamın devamını sabah getirirdim fakat şimdi sadece tiksiniyordum. Gerçekten değişmeye başlamıştım. Artık eğlenmekten vazgeçmiş gerçek bir ilişki yaşamak istiyordum. Gerçek ilişki de Sude gibi bir kaltakla yaşanmazdı.

Yirmi İkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin