1- Değişen Hayatım

360 36 8
                                    

SELAM CANLARIM TANITIMDAN SONRA İLK BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIZZZZ....

TANITIMLA BU BÖLÜM ARASINDA FARK VAR AMA İLERKİ BÖLÜMLERDE OLAYI İYİCE ANLIYACAKSINIZ 

HEPİNİZİ SEVİYORUZZ İYİ OKUMALAR.... :))

   GÜNÜMÜZ

Sabah herkesi uyandıran bir annesi ya da bir çalar saati vardır ama ben o insanlardan değilim ne beni uyandıracak annem ne de çalar saatim var beni uyandıracak tek şey okulun en gıcık hocası olan Asuman Hocanın tiz,güzel sesten nasibini almamış ses.

Bu yurtta son günlerimdi İstanbul'da bir üniversite devam edecektim ve işin en güzel yanı kendi evim olacaktı.

İstanbul... Yeni bir hayat ve yeni bir başlangıç. Tamamen değişecek, her anımı Demir'i düşünerek geçirmeyecektim.

Yataktan hızla kalktım ve bavulumu topladım. Zaten çok eşyam olmadığından şanslıydım ha bir de çok arkadaşım olmadığından. Arkamdan 'Seni özleyeceğim, bizi unutma, bak sakın mesaj atmamazlık yapma..." gibi şeyler duymayacaktım.

Babamla beni yurdun kapısından aldı ve feribota binmek için yola çıktık. İstanbul'a ilk defa tek başıma gidiyordum.

"Bana bak kız orda dersleri boşlamak yok. Neden bu kadar gitmek istedin bilmiyorum ama..." diye söylenirken ona sıkı sıkı sarıldım.

"Seni seviyorum canım babacım. Her zaman yanımda olamazsın. Artık kendi ayaklarımın üstünde durma vakti. Her şey  iyi olacak, inan bana." dedim ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Daha devam edersem onu bırakamacaktım.

Annem beni doğururken ölmüştü ve beni babam tek başına büyütüp bu yaşıma getirmişti. 18 yaşıma bastığımda yaptığı evlilik beni ne kadar üzse de ona da hak veriyorum. O kadın geldiğinde ben de yurtta kalmaya başladım. Ne kadar uzaklaşsak da hiçbir zaman babamla kopmadık. Kopamadık.

Veeee artık İstanbul'dayım. Hava kararmaya başlamıştı. Hemen babamın evimin adresini yazdığı kağıdı çantamdan çıkardım ve bir taksiye bindim. Bursa'dayken bu evi bulmuştuk babamla. Kısa bir yolculuğun ardından mavi bir binanın önünde durduk. Parayı uzattım ve arabadan indim. Yüksek bir binaydı. Apartman kapsını açtım ve asansöre bindim. 12 katlı bir binaydı. Benim evimse 10. kattaydı.

Kalacağım ev küçüktü. İçerde pek eşya yoktu. Bir tane eski bir çekyat vardı. Burada yatabilirdim. Hemen çantamdan pijamalarımı çıkardım ve çok yorgun olduğumdan hemen uymak istiyordum. Kapıyı kilitledim ve çekyata kuruldum. Rahat sayılmazdı diye düşünürken eve gündüz gözüyle bakıp yeni eşyalar almayı aklımın bir yerine not ettim.

Sabah kalktım camdan dışarı baktım evimin hoş bir manzarası vardı. Onuncu katta olmanın faydalarından biri de bu olsa gerek. Hemen elimi yüzümü yıkadım ve üstüme düz beyaz askılı bir buluz, altıma da kısa bir kot şort giydim. Ayağıma kovboy çizmelerimi giydikten sonra artık hazırdım. Çantamı ve yağmura karşı tedbirli olmak için hırkamı yanıma aldım. Önce kahvaltı yapacak sonra iş arayacaktım. Okulların açılmasına bir hafta kaldığından kayıt işlerimi de gidip kontrol etmeliydim. En önemlisi ev için de eşya bakmalıydım. Bu birkaç gün içerisinde çok ama çok yorulacaktım...

Dışarı çıktım evim işlek bir caddede olduğundan hemen bir Cafe'ye girdim ve kahvaltı sipariş ettim. Sonra camda yazan ilanı görünce sırıtmaya başladım bu gün şans benden yanaydı. Siparişi getiren kıza "Ilan için kime başvurmam gerekiyor?" diye sordum. "Birazdan patron gelecek.onunla konuşabilirsin ama benden sana bir tüyo patronumuz biraz... nasıl desem zordur." dedi ve gitti. Kızı biraz itici ve soğuktu. Tamam benim de dışardan bakınca çok sıcak olduğum söylenemez ama güler yüzlü olmayı becerebilirim herhalde.

Garson kız uzaktan eliyle arabadan inen adamı gösterdi ve 'patron geldi.' diye ağzını oynattı. Hemen ayaklandım ve kapıdan giren kişiye baktım. Tahmin ettiğimden daha gençti. Biraz daha dikkatli incelediğimde çok yakışıklı olduğuna karar verdim. Çok etkileyici biriydi. Saçma sapan düşüncelerimden kurtuldum ve patrona doğru yürümeye başladım.

"Merhaba ben iş ilanı için başvuracaktım. Garson sizin patron olduğunuzu söyledi. Bu işe gerçekten ihtiyacım var. İstanbul'a yeni geldim. Bu işi gerçekten istiyorum. Bakın ilk işim fakat becerebilirim. Kendime güvenim tam." dedim tek nefeste. Son söylediğimi kendime bile itiraf edemezken nasıl pat diye söylemiştim?

"Çok konuşuyor olman kendine güvendiğini göstermez." dedi. Nasıl bu kadar acımasız olabilirdi ilk defa kendi karakterimden ödün verip fazlasıyla konuşmuştum. Patronun beni umursamayıp ilerleyince benim bu işe gitmek konusundaki istediğimi daha da artırmıştı.

İçimde bu hırs da neyin nesi!

Patronu takip ettim ve onla berber odasına girdim. "Aradığınız kişi ben olabilirim nasıl bu kadar katı olabilirsiniz? Hemen karar vermeyin beni daha tanımadınız bile. " dedim sakince.

Bana baktı ve başını iki yana salladı "Bak bu kadar ısrarcı olma istemiyorsam istemiyorumdur. Niye ısrar ediyorsun. Çok konuşan insan çok kaytarır. İş tecrüben bile yoktur senin." dedi elindeki dosyaya bakarak.

"Hayatımda ilk defa bu kadar çok kelimeyi bir arada kullandım ve getirdiği sorunlara bak." ben az önce sesli mi düşmüştüm. 20 yaşıma geldim ve hala kızarıyordum.

" Ben ö özür dilerim. Ya yani böyle sesli konuşmak istemedim. Ya yani.. Neyse ben en iyisi gidiyim. İyi günler." dedim ve hızlı adımlarla odadan çıktım.

Çantamı ve hırkamı oturduğum yerden aldım ve hesabı ödemek için kasaya gidince "Seni sevdim. Arkamdan gel." dedi bir ses ve arkamı döndüğümde patronu gördüm.

VOTE VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN :D

Yirmi İkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin