3-Safım...

250 24 0
                                    

Canlar yeni bölüm....

Biraz kısa oldu ama sık sık yayınlamayı planıyoruz.

Isteklerinizi, beğenmediğiniz birşeyler varsa lütfen söyleyin.

Takiplere genelde geri dönerim. Eğer dönmediysem gözümden kaçmıştır.

Hepinizi çoook seviyorum. Yorumlarınızı bekliyorum.... ❤️

---------

"Ö özür di dilerim bi birden girmemeliydim, pa pardon."dedim ve kapıyı direk kapattım. Tam bir aptaldım insan patronunun odasına böyle girmemeliydi. Ne yapmıştım ben?

Cafe den koşar adımlarla çıktım ve eve doğru yürürken arkamdan gelen sesle duraksadım.

Gencer'in Agzından

Rena'nın içeri dalmasıyla Sude'yi üstümden atmam bir oldu. Bu kızdan ne kadar nefret etsemde ondan bir türlü vazgeçemiyordum. Bilirsiniz erkek ihtiyaçları.

Rena'nın arkasından koşarak çıktım. Rena'nın koştuğunu gördüğümde gerçekten şaşırmıştım bu kız harbi saftı. O neden bu kadar utanmıştı ki?

Arkasından "Rena"diye bağırdım.

Neden arkasından gitmiştim? Neden buradaydım? Düşüncelerimi Rena'nın titreyen "Efendim" sesi böldü.

Rena'nın Ağzından

Neden arkamdan gelmişti? Beni azarlarsa ne derdim?

"Rena gördüğü gibi değildi."dedi.

"Ben ö özür dirlerim. Gerçekten içeriye pat diye girmem yanlıştı, bence siz burada zaman kaybetmeyin gidin,gidin."dedim ve hız adımlarla yoluma devam ettim.

Bu sefer ilerlememi bir ses değil kolumda hissettiğim bir el mani olmuştu. Arkamı döndüğümde Gencer'in sırıtan suratıyla karşılaştım "Kızım sen gerçekten safsın."dedi. Söylediklerine anlam veremedim. Saf... Ne alaka yani. Aniden bakışları ciddileşti.

"Rena... Gerçek hayatı görmeme yardımcı olurmusun?"dedi.

"Nasıl yani?"dedim.

"Sence gerçek hayat nedir?"dedi.

Gerçek hayat neydi? Biz yaşmızı neyi aramakla geçiriyorduk. Bizi hayata bağlayan şey neydi? İyisiyle kötüsüyle herkesin yaşadığı şey.

"Aşk."dedim.

"O zaman bana aşık olmayı öğretirmisin?"dedi. Nasıl yani benden aşık olmayı neden ister ki?

"Neden böyle bir şeyi benden istiyorsun?"dedim.

"Çünkü seni görünce şu zamana kadar yaşamadığım duyguları yaşıyorum."dedi.

"Gencer -"

"Rena -"

Bir birimize bakıp gülmeye başladık. Ona benim aşka dair düşüncelerim yıllar öncesinde takılı kaldığını söyleyecekken konuyu değiştirdi.

"Seni evine bırakayım mı?"dedi.

Yürümeyi göze alamıyordum, Gencer'in bu teklifi üzerine başımı olumlu anlamda salladım.

"Hadi yürüyelim."dedi.

Arabayla gitmicek miydik ya?

Neyse en azından eve kadar eşlik edecek bir yol arkadaşım olmuştu.

Yol boyunca hiç konuşmadık evimin önüne geldiğimizde bir birimize baktık. Acaba eve davet etmeli miydim? Saçmalama Rena çoçuk sana salak saçma şeyler söylüyor sen de onu eve davet etmeyi mi düşünüyorsun? Hem sevgilisi var onun. Davet etsem de gelmez.

"Neyse ben artık eve gideyim,yarın görüşürüz cafede."dedim.

"Beni evine davet etmeyecek misin, o kadar yolu yürüyerek geldim, öyle bakma seni yemem."dedi.

Tam yanından geçip giderken kolumdan tuttu ve kendisiyle birlikte evin kapısına doğru sürüklemeye başladı.

"Ne yapıyorsun, bırak kolumu, seni eve davet etmedim."dedim.

Beni dinlemedi, hala kolumu tutarak sürüklüyordu. Evimin kapısına geldiğimizde kapıyı açmam için işaret etti, bende olumsuzca başımı salladım. Bu hareketim üzerine çantamı alıp anahtarları aramaya başladı. "Kızların çantalarında özel eşyaları olabileceğini düşünmüyor musun sen?" dedim çantayı elinden almaya çalışırken. "Düşünseydim şu anda çantanı karıştırıyor olmazdım saf" dedi bilmişçe. Anahtarları bulduğunda kapıya yöneldi.O sırada kapının önüne geçtim. Birden gülmeye başladı. Gülmeyi kesip beni kenara ittirdi. Dengemi son anda toparlayıp düşmekten kurtuldum.

Ben bunları yaşarken Gencer evin kapısını açmış içeri girmişti. Arkasından gittim ama o kadar rahattı ki kendi eviymiş gibi davranıyordu

"Bu nasıl bir ev, doğrusu evinden çok umutluydum umutlarımı kırdın neyse en azından işimizi görücek bir çekkatın var."dedi.

Bir dakika ne dedi o 'işimizi görücek bir çekkat'mı? gerçekten tedirgin olmaya başlamıştım, suratın yanmaya başladığını hissettiğimde kızardığımı anladım

"Se sen ne diyorsun ya çık evimden."dedim. Kekelemekten gerçekten nefret ediyorum, nef ret!

"Diyorum ki ayakta kalmıyacağımıza sevindim."dedi çekyatta uzanırken.

İçim biraz olsun rahatlamıştı

"Hadi kalk git burdan."dedim.

"Sen ne kadar terbiyesiz bir kızsın.  misafirine böyle davranır mı?Hele ki bu misafir insanın patronuysa, ayıp."dedi.

Dediği şey üzerini onun patronum olduğunu ve günün sonundakileri de istemsizce hatırladım. "Ee patronuna bi kahve de mi yapmayacaksın?" dedi doğrulurken. "Evime kahve almadım daha. Önümüzdeki hafta gelirsen-" derken sözümü kendi istediği gibi tamamladı "bana güzel bi yemek yaparsın artık." dedi pişkin pişkin. "Evet, evet hadi git artık. İnsanlar yanlış anlamasın..."

"Ben gidyorum, evine biran önce eşya al yoksa bu çekkat ta boynun tutulur."dedi. Koltuktan kalıp bana doğru gelmeye başlamıştı.

"Eşyalarım bir kaç gün içinde gelecek zaten.."dedim. "Tamam o zaman yarın benden sana izin. Bu iyiliğimi sakın unutma."dedi.

Hâla bana doğru yaklaşıyordu. Onun yaklaşmasıyla doğru orantılı bi şekilde ben de geri geri gidiyordum. "Teşekkür e ederim." dedim ve dış kapıya doğru ilerlemeye başladım. O da arkamdan geliyordu. Kapıyı açtım ve onun çıkmasını bekledim.

"Eee gitmiyor musun?" dedim. Bana doğru yaklaştı ve ben de koridor duvarına yaslandım. Eğildi, şimdi aynı boyda gibiydik, gözümün içine baktı ve yüzünü iyice yüzüme yaklaştırdı. Bense resmen duvarla bütünleşmiştim ama ittirmek veya 'ne yapıyorsun sen' gibi tepkide bulunamıyordum. Resmen donup kalmış, kalbim deli gibi çarpıyordu.

"Tamam gidiyorum. Cafenin önünde söylediklerimde ciddiydim. Fakat azıcık bi değişiklik yaptım. ' 'bana aşık olmayı öğretirmisin?' gibi bişey demiştim, demedim say. Senin görevin artık bana aşkı öğretmek safım..."

Yirmi İkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin